Genelkurmay Başkanlığı hükümetten Avrupa Birliği sürecinde, yeni Ceza Yasası'nın 301. maddesiyle, Vakıflar Yasası'yla ve Kıbrıs'la ilgili "şimdiye kadar yapılanların ötesine geçmemesini" istedi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'sa, dün Harp Akademileri'nin yeni öğretim yılının başlangıcında yaptığı konuşmada, ordunun "sistematik ve önyargılı saldırı" altında olduğunu iddia etti.
"Bugüne kadar, kısmi suskunluğumuz devletimize, ulusumuza, dirlik ve düzenimize duyduğumuz saygıdan ileri gelmektedir. Şunun bilinmesini isterim ki, her şeyin bir hududu vardır. Bu hududu kimsenin zorlamaması gerekir."
Büyükanıt: Askerlerin yerleşik düzenlemelerinden vazgeçmeyiz
Askerlerin taraf olduğu ve vazgeçemeyeceği unsurlardan biri olarak "Silahlı Kuvvetlerin yerleşik düzenlemelerinin politik, hissi ve önyargılı yaklaşımlarla bozulmaması" olduğunu söyleyen Büyükanıt, "adeta devleti budayarak bireyi yüceltmek gibi bir eğilimin ortaya çıktığını görüyoruz. Tabidir ki birey çok önemlidir. Ancak bireyi yükseltirken devleti yıpratmak ne kadar demokratik ve akılcıdır? Devlet ve birey rakip unsurlar mıdır? Devlet, birey için var olan bir yapı değil midir? Devleti, bireyi ezen bir kurum olarak görebilir miyiz?" de dedi.
Ordudan "Frene basılsın" uyarısı
Referans gazetesinin dün yayınladığı, Barçın Yinanç imzalı habere göre, Genelkurmay Başkanlığı Plan ve Prensipler Dairesi Başkanı Korgeneral Hilmi Akın Zorlu, Dışişleri Bakanı ve AB Başmüzakerecisi Ali Babacan başkanlığında 17 Eylül’de Ankara'da yapılan toplantıda, "Kıbrıs, TCK 301 ve Vakıflar Kanunu gibi konulara bu dönemde girilmesini doğru bulmadıklarını" söyledi.
Habere göre, Ali Babacan yorum yapmadı. AB konularıyla ilgilenen bürokratlarsa, hükümetin AB'ye katılım sürecine hız kazandıracağı yönündeki izlenimden yola çıkan askeri kanadın, reform sürecinde fazla ileri gidilmemesi için frenleyici bir etki yapmaya çalıştığını söylüyor.
Ancak aynı bürokratlar, askerin kaygısının yersiz olduğunu zira, hükümetin basına yapılan açıklamaların tersine, katılım sürecine hız kazandıracak reformları yapmaya niyetli görünmediği görüşündeler.
Büyükanıt DTP'ye "hukuki tedbir" istedi
Büyükanıt Demokratik Toplum Partisi'ni kast ederek "tedbir alınması gerekir" de dedi.
"Terör örgütüne terörist diyemeyen, terör örgütü mensuplarını 'kardeşlerimiz' diye tanımlayan, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne 'bölücü' diyen bir zihniyetle karşı karşıya bulunmaktayız. Demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti bu sorunu hukuk içinde çözmek zorundadır. Çünkü yine bu kişilerden biri 'Biz PKK'ya terör örgütü diyemeyiz. Terör örgütü dersek biz sizleşiriz' diyor. 'Biz sizleşiriz...' Buna hukuk içinde mutlaka çözüm bulunması gerekir. Çünkü on binlerce Mehmetçiğimiz dağlarda terörle mücadele ederken ülkenin başkentinde bu tarz konuşmaların olması çok hazindir ve tedbir alınması gerekir.''
Erdoğan: DTP'lilerin Meclis'e gelişi yasal
Başbakan Erdoğan da yeni yasama yılıyla ilgili resepsiyonda gazetecilerin sorusu üzerine "Şu anda parlamentoya gelmiş olanlar hukuki bir süreç içerisinde parlamentoya gelmiş olan insanlar. Şu anda yasalar içerisinde geldiler, yasalar dışında değil. Eğer yasadışı bir şey varsa, o zaman burada herhalde gereğini yapmak yargıya düşen bir şeydir. YSK olumsuz karar vermedi" dedi. "DTP'lilerin fezlekesi gelirse tutumunuz ne olur?" sorusuna "Doğmamış çocuğa don biçmenin anlamı yok" yanıtını verdi.
Türk: Bu bir linç politikası
Milliyet'in haberine göre, gazetecilerin Beytüşşebap'ta 12 kişinin öldürülmesi ve Büyükanıt'ın DTP'ye yönelik suçlamalarına yönelik sorularını yanıtlayan DTP Grup Başkanı Ahmet Türk demokrasinin gelişmemesi için birtakım güçlerin devreye girdiğini, faturanın ise DTP'ye kesildiğini söyledi. Türk şöyle konuştu:
"1993-1994 politikasına benzer linç politikası geliştiriliyor. Oysa ki niyetimiz belli. Böyle bir günde böyle bir açıklama beklemiyorduk. Bu açıklamayı doğru bulmuyoruz. Biz toplumsal barışı gerçekleştirmek isterken ötekileştirmeye yönelik, susturmaya yönelik girişim var. Birileri tatmin olacaksa her şeye hazırız, ölmeye de" dedi. (TK)