Barış Girişimi sözcüsü Aydın Engin, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Yavuz Önen, Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) Genel Sekreteri Hayri Ateş, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkan Yardımcısı Hakan Tahmaz, Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Genel Başkan Yardımcısı Veysi Sarısözen, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı Sami Evren ve Türk Mimar Mühendisleri Odaları Birliği (TMMOB) Başkanı Kaya Güvenç yetki tezkerelerinin ikinci defa meclis gündemine getirilmesi olasılığını bianet'e değerlendirdi:
Meclisin direnmesi ahlaki sorumluluk
Aydın Engin: Barış girişimi ikinci tezkerenin tekrar meclise geleceğine ilişkin haberlerin yoğunlaştığı bugünlerde Meclisin ilk kararında direnmesinin hem siyasal hem ahlaki bir sorumluluk olduğu kanısındadır.
Meclise ikinci tezkerenin getirilmesi bir iradenin ortaya koyulması anlamına gelir. Yani meclise "Siz birincisinde yanlış karar verdiniz, bu kararınızı düzeltin" demek olur.
Bize göre bunun ne siyasal ne de ahlaki bir açıklaması mümkün değildir. Meclis 1 Mart günü savaşa açık açık "Hayır" demiştir. Bu kararı değiştirmesi için herhangi bir neden yoktur. Savaşa evet demek için de bir neden olamaz.
AKP'ye sesleniyoruz; Parti çıkarları ile ülke çıkarları arasında bir tercih yapmak gerektiğinde parti çıkarlarını öne çıkarmak bir milletvekili için siyasal intihar anlamına gelir. Türkiye'yi savaşa sürüklemek onursuzluğunu üstlenecek bir parti yerine parçalanmış bir partiyi yeğlemek daha doğru.
"Fiili işgale meşruiyet arıyorlar"
Yavuz Önen: Türkiye fiilen işgal altında. ABD, Meclis kararına da gerek duymadan askeri hareketliliğine devam ediyor. ABD askerinin Mardin'de arazileri bir yıllığına kiralaması da bunun örneği. Tezkerenin ikinci defa meclise getirilmek istenmesinin nedeni de bu fiili duruma hukuki zemin yaratmak amacıyla yapılıyor. Genelkurmay Başkanı'nın açıklamaları da bu yönde.
Biz barış savunucuları olarak 1 Mart'taki dayanışmayı diri tutmalıyız, programatik ve milletvekilleri üzerinde etkili olabilecek etkinlikler düzenlemeliyiz.
"Genelkurmay açıklaması toplumsal beklentilere denk düşmedi"
Hayri Ateş: Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) ABD politikalarını meşru bulduğu bir ortamda Genelkurmay'ın tezkereyi destekler bir açıklama yapması, savaş karşıtı toplumsal eğilimleri yönlendirebilmesi açısından olumsuz.
Genelkurmay, toplumsal beklentilere denk düşmeyen bir yaklaşımdadır. Güneydoğu bölgesinde Olağanüstü Hal'in (OHAL) geri getirilmek istenmesinden de anlaşıldığı gibi, savaş karşıtlarına yönelik baskılar oluşabilir.
ABD'nin Kuzey Irak'a yönelik bir harekatı ve Türkiye'nin de buna katılımı, ülkemizdeki 15 yıllık çatışmanın yarattığı ağır ekonomik ve sosyal kayıpların devamı açısından tehlikelidir. ABD, Türkiye'deki savaş isteyen kesimlerin tavrı nedeniyle, tezkere çıkmadan askerlerinin Güneydoğu bölgesinde hareket etmesini sağlayabilmektedir.
Üsler kapansın, işgal bitsin
Hakan Tahmaz: Genelkurmay Başkanı'nın açıklaması Türkiye siyasetinde ordunun rolünü gösteriyor. Bu tavır demokratik sistemle bağdaşmıyor. Açıklamada savaştaki zararlardan söz ederken insan kaybına değinmemesi önemlidir.
Meclis'ten tezkereye ret kararı çıkmışken ABD'nin Güneydoğu bölgesinde fiili bir "işgalde" bulunması, Meclis iradesine karşı ABD ile bir anlaşma yapıldığı anlamındadır.
Irak'ta Savaşa Hayır Koordinasyonu olarak, gerekçe ne olursa olsun savaş karşıtı tutumuz değişmeyecek. Yoğun bir eylem programıyla ABD üslerinin kapatılması ve işgalin bitmesi talebimizi duyuracağız.
AKP-Asker çatışmasının galibi: AKP
Veysi Sarısözen: AKP ile Genelkurmay arasında savaş kararının sorumluluğu kimde kalacak diye bir çekişme oldu, AKP, tezkere için ret kararı çıkmasını sağlayarak açıklamayı Genelkurmay'ın yapmasını sağladı. Genelkurmay, belki de ilk defa İslami temelli bir partinin destekçisi oldu. Yani bu çekişmeyi AKP kazandı.
Barış hareketi, bundan sonra Kemalist ve şeriatçı unsurların da konumlarını da tekrar değerlendirmek durumundadır. Şimdi ordudan sermayeye, ABD'den AKP'ye geniş bir cephede savaş karşıtlığı yapma zamanıdır.
Genelkurmay'ın açıklaması baskı unsuru
Sami Evren: Meclis'in, halkın kararını yansıtır bir şekilde tezkereyi reddetmesine karşı, Genelkurmay'ın açıklaması bir baskı unsurudur. Türkiye'de demokrasi askıya alındı. ABD'ne yıllardır olduğu gibi Türkiye üslerini kullanması ve şu anki hareketlilik, hükümetin halk iradesi üzerinde hareket ettiğinin göstergesidir.
İkinci tezkere de meşru değil
Kaya Güvenç: Birinci yetki tezkeresinin de meşruiyeti yoktu, ikinci defa getirilmesinin de meşruiyeti olmayacak. Bunun yapılması, anayasaya aykırı davranmak anlamına gelir.
Türkiye parlamenter hayatında bunun gibi birçok olayla karşılaştık. Ama ilk tezkereye "Hayır" deyip de ikincisine "Evet" diyenler on yıl sonra da olsa açıklanacaktır. On yıl da uzun bir süre değildir. O zaman da bu vekiller kendilerini savunacak bir şey söyleyemeyecekler.
Milletvekilleri olaya partileri açısından değil, halk açısından bakmalı. Tüm bunlara rağmen ben, ikinci defa da meclisin bu tezkereyi kabul etmeyeceğine inanıyorum. (HA/ÖG/NK)