27 Nisan'da Genelkurmay'ın yayınladığı bildiri, Cumhuriyet mitingleri, Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) boykotu ve Anayasa Mahkemesi'nin 367 kararı derken Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı adaylığının önü tıkandı. Sonra 22 Temmuz seçimlerine gidildi.
Gül şimdi yine aday, ilk turda 341 oy aldı; üçüncü turda seçilmesi mümkün görünüyor ama ne miting, ne de bildiri var. CHP'nin "boykot"u bile yumuşamış durumda.
Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim görevlisi Yrd. Doç. Koray Çalışkan'a göre bu durum "medyanın yarattığı bir yanılsama" ama 22 Temmuz seçimleri de "Kemalizm diye içi boş bir ideolojiyle hareket etmenin halk tabanına yansımadığını gösterdi".
CHP hep söylediği gibi 'Davetlere, resepsiyonlara katılmayacağız' diyor. Orgeneral Yaşar Büyükanıt da 'öz', 'söz' ayrımına devam ediyor. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 22 Temmuz'da cumhuriyet tarihindeki en önemli başarılardan birini kazandı. Oya tercüme edilmeyen Cumhuriyet Mitinglerinin de bu başarıdan sonra devam etmesi mümkün değildi."
AKP'nin ezici bir seçim zaferi kazanmış olmasına rağmen hiçbir siyasi akımı, partiyi ve duruşu ezmediğini, "Biz, bize oy vermeyenlerin tercihine saygılıyız; Türkiye'nin partisi olacağız" gibi açıklamalar yaptığını söyleyen Çalışkan, merkeze oturmak için AKP'nin "aşması gereken sınavlar olduğunu" söyledi. Çalışkan'a göre Gül'ün adaylığı da böyle bir sınav.
"AKP'nin ve ordunun ideolojisi çok farklı değil"
"Gül politik davranıyor, yumuşak konuşarak tehlikeli demeçler veriyor. 301 derdini başımıza o açtı. Bu gibi politikalarla orduya yaklaşacak. AKP orduya ideolojik olarak karşı değil aslında. Sadece başörtüsü gibi sembollerle ordudan ayrılıyor. Önümüzdeki çeyrek yüzyıl ordunun AKP tarzı muhafazakarlıkla barışma zamanı olacak."
AKP'nin devamlı bahsedilen "istikrarı" sağlamak için yeni iktidar döneminde yapması gerekenleri ikiye ayıran Çalışkan, bunların "Orduyla barışmak" ve "Kamu bürokrasisini kendisine karşı olmayan kadroyla değiştirmek" olduğunu ifade etti.
"Mesela Doğan Grubu Emin Çölaşan'ı işten çıkardı. Çünkü Çölaşan AKP'yi sert bir dille eleştiriyordu. Bu Ertuğrul Özkök'ün 'Artık AKP'yle uğraşmayacağız, bükemediğimiz eli öpeceğiz' dediği anlamına geliyor. Özkök bir iktidar barometresi gibidir."
"AKP merkezi yeniden tanımlayacak, CHP yok olacak"
Gerek laik burjuvazinin, gerek CHP'nin seçim yenilgisi nedeniyle AKP'nin kendini çok rahat merkeze oturtacağını söyleyen Çalışkan, ciddi bir kriz çıkmayacağını öngörüyor.
"Uzun süredir AKP'nin attığı politik adımları Ahmet Necdet Sezer çelmeyle karşılıyordu. Şimdi o ortadan kalkacak. Karar alma mekanizması hızlanacak. AKP önümüzdeki iki üç yılda herşey böyle giderse rahatlıkla 'Milli gelirimizi yükselttik' diyebilecek."
Önümüzdeki çeyrek yüzyılda AKP'nin merkezi yeniden tanımlayacağını ifade eden Çalışkan, "Sosyal demokratların ve CHP'nin yok oluşunu ya da kendini sosyalist bir perspektifle yeniden tanımlayışını izleyeceğiz ama birincisi daha mümkün" dedi. (GG)