Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, Ceza Yasası'nın 216/1 ve 301/2 maddeleri uyarınca 1,5 ile 5 yıl hapis istemiyle dava açılan iki öğretim üyesi ve kendilerini savunan, aralarında Oya Aydın, Bahri Bayram Belen, Haluk İnanıcı, Sezgin Tanrıkulu, Kazım Genç ve Asude Şenol'un da aralarında bulunduğu 20'ye yakın avukat da katıldı.
Mahkemenin talebine yanıt veren Adalet Bakanlığı'nın davada, "yargı organlarını alenen aşağılama" iddiası yönünden soruşturma iznine gerek olmadığını bildirdi.
Yargılama 216'dan devam ediyor
Bunun üzerine, suç tarihini de dikkate alan Mahkeme Hakimi Avni Mis, 301. madde yönünden soruşturma izni bulunmadığını ifade ederek bu açıdan yargılamayı durdurarak, Adalet Bakanlığı'na yazı yazıldığını anımsattı.
"Halkı kin ve düşmanlığa tehlikeli tahrik" suçunu düzenleyen 216. madde yönünde yargılamaya devam eden mahkeme, bugün de suçlamaya konu raporun oylamasında bulunan 6-7 kişiyi şahit sıfatıyla dinledi.
Prof. Dr. Oran'dan, şahit dinlenmesine tepki
Şahitlerin dinlenmesine tepki gösteren Prof. Dr. Oran, "Şahitlerin tamamı bizim aleyhimizde ifade verse bile, bizi hangi ceza maddesinden mahkum edeceksiniz?" diyerek mahkeme başkanına tepki gösterdi.
Prof. Oran, "Beraatle sonuçlansa bile, kendisinden resmi rapor istenenlerin başına bu gelenlerden sonra siz devlet olarak hangi uzmandan rapor isteyeceksiniz? Hangi uzman rapor yazar bundan sonra" diye konuştu.
Sanık olarak yargılanan diğer öğretim üyesi Prof. Dr. Kaboğlu ise, daha önce verdiği savunması ek olarak mahkemeye 9 sayfalık bir savunma metni sundu. Devletin yargı kurumunun, yasa ile kurulmuş ve hedefleri arasında insan hakları geliştirmek ve korumak olan bir başka kurumunu (BİHDK) yargıladığını ifade etti.
Kaboğlu: 301'i Anayasa Mahkemesi'ne götürün
Dava ile Türkiye'nin ve raporda atıf yapılan "Türkiyelilik" kavramının yargılandığını savunan Prof. Dr. Kaboğlu, "Dava ile bu işin geldiği aşama, düşünceyi ifade özgürlüğüne bir müdahaledir ve Türkiye'de problemlerin üzerinin şalla örtüldüğünün göstergesidir" diye konuştu.
Prof. Dr. Kaboğlu, 301. maddenin Anayasaya aykırı olduğunu öne sürerek, mahkemeden, konunun Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesini talep etti.
Kovuşturmanın sadece Türkiye'de değil, dünyanın çeşitli ülkelerinde infial uyandırdığını söyleyen Prof. Dr. Kaboğlu, "Bu dava, bugün ve burada bitirilmelidir" dediyse mahkeme, diğer şahitlerin dinlenmesi için yargılamaya 10 Mayıs'ta devam edilmesine karar verdi.
"Sevr Paranoyası" Savcıyı rahatsız etti
Davanın başladığı 15 Şubat'ta da mahkeme yaklaşık 25 şahit dinlemişti. 14 Kasım'da iddianamesini yazan Ankara Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkaslan, rapordaki "Sevr Paranoyası" kavramına atfen, "bu raporda, azınlıklar yönünden ileri sürülen taleplerle, yurdumuzu işgal altına sokan Sevr Antlaşması'nın azınlıklara ilişkin hükümleri büyük benzerlikler göstermektedir. Böyle bir benzerlik karşısında Sevr paranoyasına kapılmanın yadırganacak bir yönü yoktur" ifadelerini kullanmıştı.
Savcı Türkaslan, "Türklük" yerine "Türkiyelilik" kavramı önerildiği için raporu eleştirmişti. (EÖ)