“Hayat Işığı” anlamına gelen Or-ahayim Balat Musevi Hastanesi, 1898 yılında Sultan II. Abdülhamid’in fermanıyla küçük bir sağlık ocağı olarak kuruldu.
Hastanenin temeli, evlere dağıtılan yardım kumbaraları, yurt dışına yapılan yardım çağrıları, balolar, piyesler ve sokaklarda rozet satışı gibi çeşitli faaliyetlerle toplanan 11 bin altınla atıldı. Mimar Gabriel Tedechi imzalı hastanenin inşaatı iki yılda bitirildi.
Kurucu başkanı Dr. Yüzbaşı Rafael Dalmediko. Diğer kurucu üyeler arasında Dr. Avramino dö Kastro, Abraham Gerson, Amiral Dr. İzak Molho Paşa, Jakob Habib, Jozef Halfon, Robert Levi, Yuda Levi Kebapçıoğlu, Samuel Rizo, Elia Suhami Rafael Levi, Dr. İzidor Grayver Paşa ve Dr. Eliyas Kohen Paşa gibi isimler var.
Hastanenin tarihinde önemli rolü olan hekimlerden biri Mustafa Kemal Atatürk’ün de doktoru olan Dr. Samuel Abravaya Marmaralı. TBMM'nin 4 ve 5. dönemlerinde Niğde’den bağımsız milletvekili seçilen Marmaralı, hastanede 40 yıl çalıştı.
Çalışanlara onur madalyası
Hastane iki dünya savaşı gördü.
Birinci Dünya Savaşı (1914) sırasında hastanenin önce 30, ardından da 40 yataklık karantina pavyonu yaralı askerlerin bakımı için Hilâl-i Ahmer’e (Kızılay) tahsis edildi. Hastane çalışanları Kızılay tarafından onur madalyası ile ödüllendirildi. 1921’de Rusya’dan, 1934’de Polonya’dan gelen göçmenleri ağırladı.
Hastane tarihindeki ikinci önemli dönüm noktası 1920’lerde yaşandı. Bağdatlı iş insanı Sir Elllie Kadoorie hastaneye büyük bir bağış yaptı. Bu bağışla hastane alanına üç büyük bina daha yapıldı ve bu tarihten sonra hastanenin “modern” dönemi başladı.
Hastane yıllar içinde kurulan Hastane Komitesi, Kadınlar Komisyonu, Gençlik Kolu, Pembe Melekler gibi grupların çalışmalarıyla varlığını sürdürüyor. İnsani yardım kuruluşu olarak hizmet veren hastanenin misyonu “dinler üstü bir anlayışla şifa dağıtmak” ve dil, din, ırk ve cinsiyet farkı gözetmeksizin her zaman insanlık yararına hizmet vermek.
Bir hikâye
Hastanenin misyonuna dair sitesinde yer alan bir hikâye:
“Talmud’daki bir mesel, tek başına bahçesine ağaç diken yaşlı bir adamın öyküsünü anlatır. Oradan geçmekte olan hükümdar, yaşlı adama alaycı bir ifade ile 70 yıl sonra meyve verecek olan bu ağacın ürününü tatmayı nasıl ümit ettiğini sorar. Yaşlı adam etraftaki diğer ağaçları gösterir ve şöyle cevap verir: ‘Atalarım benim bu ağaçların meyvesini yemem için emek sarf ettiler. Şimdi de bana düşen, benden sonraki kuşakların faydalanabilmesi için gayret göstermemdir.’
“Özel Balat Hastanesi’nin yukarıda sözü edilen ağaçtan bir farkı yoktur. Kurumumuzu 100 yıl önce kuranların da, on yıllar boyunca onu yaşatanların, bugün onu gelecek için hazırlayan ve geliştirenlerin de Talmud’da bahsedilen yaşlı bilgeden farkları yoktur. Özetle, Or-Ahayim’li olmak bir ananeyi, bir ritüeli yaşatmaktır. Uzak geleceği görmek, bizden sonraki kuşakların isimsiz kahramanları olmayı göze almak demektir.”
Or-ahayim Balat Musevi Hastanesi’nin tarihçesine dair detaylı bilgi, hastanenin kurumsal internet sitesinden alınmıştır. (TY)