Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) seçim kampanyasının son demlerinde hararetle kullandığı "Onlar Konuşur, AK Parti Yapar!" yeni bir tartışmayı beraberinde getirdi: Onlar kim? Bir 'karşısına alış' ile ifadesini bulan tavrın Biz'leri hedef aldığı malumumuz.
Bu açıdan, sloganın öznesinin Biz'den mahrum oluşu tesadüf olamaz. Sınırlarını, belirlenmemiş herhangi bir Biz ile yoğrulmaktan, bütünleştirmekten imtina eden AKP, daha da ileri giderek Biz'leri mücadele odağı olarak karşına koymakta tereddüt etmemektedir. Bu bağlamda "özne" olarak sunulan bu "AK Parti" nasıl anlaşılmalıdır?
Roboskî'den Gezi'ye, Lice'den Kobanî'ye insan hayatına kast eden, Ordu'dan Şırnak'a HES'lerle doğayı katleden, elini kadının bedeninden çek(E)meyen, gülmeyi "ayıplayan" bir "özne" olarak...
Başka'ya "konuşmayın!" demek: Sözün değersizleştirilmesi
Sloganını "konuşmak" edimi üzerinden şekillendiren AKP, açıkça sözü de değersizleştirmektedir. Konuşma, eylemenin bir parçası olmaktan dışlanırken, bir eylem biçimi olarak "yapmak" yüceltilirken, "yapmak" da yol yapmaya, başörtüsünü kaldırmaya, HES'ler inşa etmeye indirgenmektedir.[1]
Bunun karşısında ise HES'lere, doğanın talanına, kürtaj yasağına, kentin talanına, anadilinde eğitimin vd. insanî hakların gaspına karşı çıkanın eyleyişini -Onlar'a atfetmek suretiyle- öteki ilan etmek vardır. Yani AKP, Gezi'de olduğu gibi, halkın karar mekanizmalarında yer alarak 'söz sahibi olma', ihlal edilen bir hakkı 'dillendirme' talebi ile açıkça alay ettiği bu sloganında, Biz'leri "sadece konuşan", "anlamsız işlerle meşgul olan" özneler olarak konumlandırmaktadır.
Biz’ler "yapmak”tan acizdir. Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın dediği gibi, "oraya eksik yazdıkları şey" şudur: "'Onlar boş konuşur, AK Parti yapar' olması lazım."[2]
Ancak, Tanıl Bora'nın da belirttiği üzere, AKP'nin unuttuğu ve unutturmaya çalıştığı şey şudur: "Evet, ayinesi iştir kişinin, lâkin lâfa da bakılır pekâlâ. [...]Söz de eylemdir. Şöyle değil de böyle konuşmak, şunu değil de bunu söylemek de, yapmaktır."[3]
"Biz'ler HDP"
İnsan özneyi mümkün kılan "konuşma"yı hedef alan AKP, "Biz'ler"i hedef alırken de açıkça HDP'yi işaret etmektedir. Peki, HDP'nin "Biz'ler"i nasıl anlaşılmalı?
Halkların Demokratik Partisi’nin seçim beyannamesinin ilkeleri ile tutarlılık içerisinde güçlü bir biçimde sahiplendiği Biz’ler, öncesiz ve sonrasız bir şekilde Biz'i siyasal özne olarak temel alırken AKP’nin seçim endeksli hesaplarının aksine, partiyi ya da kurumu insan öznenin önüne koyma hatasına düşmemektedir.
Öyle ki HDP'nin bu Biz'leri, karşısına Onlar'ı alarak ya da Siz'i koyarak bir ikiciliğe de mahal vermemektedir. AKP'nin "Onlar Konuşur AK Parti Yapar" sloganının temellendiği Ben (Biz)[4] ve Öteki (Sen-O/Siz-Onlar) arasındaki ikicilik yerle bir edilmektedir. Bu doğrultuda, HDP'nin "Biz'ler"i, dışlayıcılığın ve ötekileştiriciliğin kurucu unsuru olan modern bağlamda bir özne-nesne ilişkisini, böylesi bir düalizmi kesin bir şekilde reddetmektedir.
Biz-Siz ya da Biz-Onlar karşıtlığına gitmeden, sadece Biz'in kapsayıcılığını mesken edinen HDP, dışlama yoluyla doğacak olan hiyerarşik dizgelerin karşısına oturmaktadır. Yani, "Cinslerin, ulusların, meslek erbaplarının, nesnelerin, doğanın, düşün, ihtimalin, etnisitenin, inancın yatay bir düzlemde bir aradalığının eseri olan"[5] HDP'nin bu Biz'leri; bir kimseyi ya da herhangi bir şeyi karşısına alarak değil, içleyerek kendini şekillendirmekte ve var etmektedir.
Martin Buber'in Ben-Sen arasındaki ilişkiden bahsederken "O"nun konumuna dikkati çekerek vurguladığı üzere, "O, anonim olandır."[6] Ben'in Sen ile olan ilişkisindeki karşılıklılığa dahi kapalıdır. AKP'nin, Biz'leri "O(nlar)" olarak işaret etmesi bu açıdan önemlidir.
Biz'i O(nlar)'laştıran ve "O'(nlar) dünyasının pasif bir nesnesi haline getiren" AKP, kendisini ise tek "Ben" kılarak özne-nesne ilişkisini derinleştirmektedir.Özne-nesne ilişkisi üzerine kurulu olan Ben'in O ile ilişkisi, AKP'nin O'nlar (yani Biz'ler)'le kurduğu, kurmaya çalıştığı ilişkidir aslında.
"Le Monde est à Nous!"
La Haine'in[7] bir sahnesinde, filmin ana karakterlerinden olan Said, arkadaşları Hubert ve Vinz'le banliyöden çıkıp geldikleri Paris'in merkezinde yürürken, bir reklam panosunda yazılı olan şu slogana rastlar: "Le Monde est à Vous! (Bu Dünya Sizin!)". Said, yol üzerindeki bilboard'da yazılı olan bu sloganın tek bir harfinin üzerini elindeki sprey ile çizer ve sloganı altüst eder:
"Le Monde est à Nous! (Bu Dünya Bizim!)". HDP de Said'in bu yaptığını, "Biz"in altını çizerek, AKP'nin sloganına, reklamlarına ve bu sloganlar ile temellenen siyasetine yapmaktadır.
Sözü değersizleştiren AKP'nin "(Boş) konuşmayın!" tehdidinin karşısına dikilen HDP, güneş olup, bulut olup, yağmur olup, demir, kömür ve pamuk; bahar, umut ve barış; düğün, horon ve zeybek; halay, türkü ve şarkı; ezgi, kadın ve genç; emekçi ve sevgi olup, eşitlik ve kardeşlik bayrağının taşıyıcısı olmuştur.
Seçime sayılı günler kalmışken, gökkuşağının renklerinin oylarımıza emanet olduğunun bilinciyle: Biz'ler Meclise/Em ber bi Meclîsê/ Ma ver bi Meclîsî. (BA/HK)
* Yazıya katkılarından dolayı Bahar Şimşek'e teşekkürler.
[1] Örnekler için bkz.
1- https://www.youtube.com/watch?v=TGx-OxULbxM
2- https://www.youtube.com/watch?v=8SosgAnaPCs
3- https://www.youtube.com/watch?v=Dr0YjIXbx1Q
4- https://www.youtube.com/watch?v=uZgRPxjBJOg
[2] "'Onlar Boş Konuşur, AK Parti Yapar' Demeliydik". http://www.trthaber.com/haber/gundem/onlar-bos-konusur-ak-parti-yapar-demeliydik-187096.html
[3] Bora,Tanıl. (2015). Biz, Yaparız! http://www.birikimdergisi.com/haftalik/biz-yapariz
[4] Burada Ben'in çoğulu olduğundan "Biz" parantez içerisinde gösterilmiştir; ancak yazının girişinde de belirtildiği üzere AKP'nin sloganının öznesi olan "AK Parti", bu parantez içindeki "Biz"e tekabül etmemektedir. Slogandaki "AK Parti" öznesi, Aydınlanmacı aklın çıkarcı "Ben"i gibi kurgulanmaktadır. Yani tıpkı burada olduğu gibi AKP, "Biz"i sadece paranteze almaktadır.
[5] Şimşek, B., & Jongerden, J. (2015). Demokrasi İradesinin Beyanı ya da Yaratıcı Hareketler Çokluğu: Biz'ler HDP. Birikim (313), 17-23.
[6] Gültekin, Ahmet Cüneyt. (2012). Levinas ile Buber: Ben, Sen ve Başkası. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi. (52-1), 15-28. [Bkz. http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/26/1668/2.pdf]
[7] Mathieu Kassovitz'in yazıp yönettiği 1995 yapımı "La Haine (Protesto)" adlı film, Paris gettolarında yaşayan üç gencin hikayesi üzerinden ırkçılığı ve adaletsizliği anlatmaktır. Filmin üç ana karakteri Said, Vinz ve Hubert'tir. Said, Cezayir asıllı bir Arap'tır; Vinz, İsrailli bir Yahudi ve Hubert de Haitili bir siyahtır. Her üç genç de yaşadıkları ülkede, Ortadoğulu, Yahudi ve siyah oldukları için dışlanmaktadırlar. Seyirci, filmde, üç gencin arkadaşı olan ve polisler tarafından maruz kaldığı işkence nedeniyle yoğun bakımda olan Abdel'in yaşam ve ölüm arasındaki mücadelesi esnasında olup bitenleri görür. Abled, filmin sonunda hayatını kaybeder. Film, Filistin-İsrail savaşındaki Yahudi-Filistin düşmanlığını bireyler (Said-Vinz) üzerinden ele alırken, benzer dışlanmışlıklara maruz kalan Said ve Vinz'in sıkı dostluğuna dikkati çeker; diğer taraftan polis şiddeti, orantısız güç, sistemin adaletsizliği filmin ayna tuttuğu temel unsurlar olarak seyircinin karşısına çıkar.