Yavuz Önen, öncelikle, Ali Bayramoğlu'nun Sempozyum'un düzenlenmesi sürecine çok sonra katıldığı için bilgi eksiklikleri olduğunu belirterek, Sempozyum fikrinin sahibi Minnesota İşkence Mağdurları Tedavi Merkezi (CVT) Müdürü Douglas Johnson ile yaklaşık 5 yıl önce konuya ilişkin ilk görüşmeyi TİHV'nin yaptığını kaydetti.
Yavuz Önen, ayrıca Sempozyum'a katılıp katılmama konusunda ilk günden itibaren TİHV'nin tavrının net olduğunu, Bayramoğlu'nun ifade ettiği gibi "Sempozyum öncesi faaliyetlere katılıp, sonradan Vakıf isminin resmi olarak Ulusal Danışma Kurulu içinde görülmemesi" şeklinde bir tavırları olmadığını ifade etti.
Diktatörlükleri destekleyen AID'nin finansmanına karşı çıktık
TİHV Başkanı Yavuz Önen bianet'e şu açıklamayı yaptı:
* Douglas Johnson bu teklifi önce Vakıf'a getirdi. "Sempozyumu birlikte düzenleyelim" dedi. Biz de AID (Amerikan Agency for International Development) kaynaklı bir para ile, hele hele Türkiye'de işkence mağdurlarını tedavi eden bir merkez olarak böyle bir Sempozyumu örgütleyemeyeceğimizi söyledik.
* Gerekçemiz de AID'nin pek çok diktatörlüğü destekleyerek, pek çok işkencenin, faili meçhul cinayetin ve kaybolmanın sorumlusu olması idi. Latin Amerika'da, Şili'de ve özellikle Türkiye'de insanlık suçlarının sorumlusu olduğunu bildiğimizden böyle bir etkinliğe katılamayız dedik. Bunu çok açık olarak söyledik. Douglas Johnson da bunu açık olarak duydu.
* Bizim işkence mağdurları gibi spesifik bir alanda çalışan bir Vakıf olarak tavrımız net oldu. Onun için Bayramoğlu'nun TİHV üzerine bir polemik başlatma niyetinin ne olduğunu da anlayamadım.
* Bayramoğlu yanlış bir bilgi üzerine kurmuş öfkesini. Kendisi beni arayıp Danışma Kurulu'na üye olmamı istedi; ben reddettim. Onun iddia ettiği gibi katılım örgütleme, sonra resmen gözükmeme gibi bir tarzımız hiçbir aşamada olmadı.
* Yaklaşık beş yıl önce TİHV'nin aldığı tavrın doğru ve isabetli olduğu, bugün Afganistan ve Irak örnekleri ile kanıtlandı. Ayrıca Sempozyum açılışında ABD Büyükelçisi Edelman'ın insan hakları ortamına hitap etmesini de içimize sindiremezdik. (YS/BB)