*Fotoğraflar: Ferid Demirel/bianet
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Cem Karaca Kültür Merkezi’nde düzenlediği Demokratik Cumhuriyet Konferansı ilk oturumuyla devam ediyor.
Moderatörlüğünü Süreyya Karacabey’in yaptığı “Cumhuriyet: Yüzyılın muhasebesi” başlıklı oturumda, Murat Belge, Necmiye Alpay, Oya Baydar, Rıza Türmen ve Sırrı Süreyya Önder konuştu.
İlk konuşmayı Kürt siyasetçi Ahmet Türk yaptı. Covid-19’a yakalandığı için konferansa online olarak katılan Türk, “Kürtlerin Türkiye'yi bölme amacı olmadığını aksine Kürtlerin özgür, eşit yurttaşlık talepleri olduğunu” vurguladı:
"Bugünü anlamak için geçmişi biraz değerlendirmek gerekiyor. Türklük ve Türkçülük, gayrimüslimlerin nüfusun azaltılması ve Kürtleri asimile edilmesi projesiydi. Bir ulus devlet mantığı yaratma tarzıydı. Sivas ve Erzurum kongrelerinde Kürtlere özerklik verme sözü vermişse de, cumhuriyet kurulduktan sonra vazgeçildi.
"Devlet politikası hiç değişmedi"
"Mutabakat tamamen ortadan kaldırıldı. Şeyh Said isyanı sonrasında baskılar attırıldı. İdamların umumi müfettişler tarafından yapılması o dönemin hukukuna aykırıyıdı. İsmet Paşa'nın Kürdistan'da yaptığı gezilerle raporlar hazırlamıştı. Bütün projeler Kürtlerin Türkleştirilmesi projesiydi.
"Ulus devlet mantığı ve devlet politikası hiç değişmedi. Devlet baskıcı politikayla Kürtleri asimile etmeye çalıştı. Yine azınlıklar da öyle. Kürdistan'da Ermeniler azınlığa düştü. Şimdi burada cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken bütün bu yaşananları toplumla paylaşmadan demokrasi bir cumhuriyet inşa etmek kolay olmayacaktır.
"Kürtler eşit olmadan değişim olmaz"
"Kürtlerin eşit olma talepleri karşılanmadan bir değişimden söz etmek zor. Bu coğrafya yaşanan haksızlıkların anlatılmasıyla değişim ve dönüşüm olabilir. Ancak biz demokrasiye inananlar bunu başarabilir. Kürtlerin neden düşmanlaştırılması halk tarafından iyi bilinmesi gerekiyor.
"Kürt halkının taleplerinin Türk halkına doğru bir temelde anlatılması gerekiyor. Kürtlerin asla ve asla Türkiye'yi bölme gibi bir niyetlerinin olmadığını, Türk ve Kürt halkının ortak, demokratik, eşit bir konumda olduğunu anlatmamız gerekiyor. Eğer gerçekten bir kucaklaşma olsun isteniyorsa bu ancak Kürt sorununun çözülmesi ile mümkün olacaktır."
Belge: Demokrasi hiç olmadı
Türk’ün ardından akademisyen Murat Belge konuştu. Belge, Türkiye’de demokrasinin hiçbir dönemde yaşanmadığını belirtti ve şöyle devam etti:
“Hayatınızın kaç yılını demokrasi içinde geçirdiniz, diye sorsam yanıt veremezsiniz çünkü yok. Demokrasisiz geçen bir cumhuriyet oldu. Seçime yaklaşıyoruz. Kritik bir dönemden geçiyoruz. Nedir bu kritik dönem? Bir diktatörlük altında bir seçim daha kaybedersek neler olacağını tahmin etmek zor.
"İyi şeyler olmayacağını tahmin etmek gayet kolay da hangi pozitif tutumdan yol alacağız. Seçime az kalmışken, çözülemediği anlaşılan sorunlar var.
"Türkiye’de yeterli, doyurucu bir demokrasi olamamasının nedenleri arasında Kürt sorunu yok mu? En büyük sorun ve buna bir türlü demokratik bir çözümle yaklaşamıyoruz."
Alpay: Gerçeklik dil üzerinden yok ediliyor
Gazeteci yazar Necmiye Alpay, gerçekliğin yok edilmesi için tüm araçların kullanıldığını en çok da gerçekliğini dil üzerinden yok edildiğini söyledi:
“Türkiye'nin kuruluş yıllarından bugüne gelmek istiyorum. Bugün okullarda, hangi kökenden olursa olsun, çocuklar anadiliyle konuşamıyor.
"Okul dışı kalan büyük bir gerçeklikler var. Kan gövdeyi götürüyor ama dillerimiz arasında bağlantı kurulmuyor. Çok mücadele ettik ama yolun dönüp dolaşıp başına geliyoruz."
Baydar: Türk ulus devleti doğuştan sakat
Yazar Oya Baydar ise, “Niye hala demokratik cumhuriyet bir özlem olarak kalıyor?” diye sorarak başladığı konuşmasına şöyle devam etti: “Bu macera yüz yıldan çok önce başlıyor. Zor koşullarda bir doğum bekleniyor. Bu bebek bir ilk günah ile doğuyor. Daha doğrusu Türk ulus devleti doğuştan sakat. Bir doğum sakatlığı var.
"Cumhuriyetin doğuş günahı ulus devletin egemen Türk unsuru üzerinden kurulması. Misak-ı Milli sınırları içindeki halkların kimliklerinin ve haklarının tanınmaması. 1925’ten itibaren Kürt bir tehdittir ve Türkleştirilmesi gerekmektedir. Ulus devletin Türklük üzerinden kuruluşu bütün gelişmelere yol açıyor. Günümüze kadar böyle getiriyor”
Türmen: Ulus devletten arınmak gerek
Rıza Türmen, konuşmasına "Şu yaşa geldik demokratik bir cumhuriyette yaşayamadık. Her şey o kadar çökmüş ve enkaz haline gelmiş ki, yeni bir cumhuriyet kurabilir miyiz sorusunun tam zamanı" sözleriyle başladı:
"Yeni bir şey inşa edebilecek bir dönemdeyiz. Bunun için bir fırsat var. Cumhuriyetin aydınlanmacı yüzü bir türlü Türkiye’ye sirayet etmemiş.
“Tek kimlikli vatandaşlık anlayışından çok kimlikli vatandaşlık anlayışına geçilmelidir. Geçilirken de geçmişle hesaplaşmadan, yüzleşmeden dönüşüm sağlanamaz. Türkiye’de demokrasi tartışmaları her zaman devlet üzerinden yapılmıştır. Demokrasi tartışmalarını halk üzerinden yapmamız gerekiyor. Vatandaşlığı ulus devletten arındırmak lazım.
"Yeni bir demokrasi düşünülmeli"
"Merkezi örgüt yereli boğmaktadır. Yerele nefes alma imkanı vermemektedir. Merkeziyetçi yönetimden kurtulmamız lazım. Halkın kendisiyle ilgili kararları yerelde alabileceği bir demokrasi önemli.
"Yerel demokrasi getirildiği takdirde siyasi kutuplaşmalar da ortadan kalkar. Kürt meselesinin çözümüne önemli katkılar bulunur. Altılı Masa Kürt sorununun nasıl çözüleceğini söylemiyor. Kürt sorununu çözmeden nasıl demokrasiyi getireceksiniz . Parlamenter demokrasi otoriterleşmeye kaymaya her zaman açıktır, bu nedenle yeni bir demokrasi düşünmemiz gerekiyor.”
Önder: LGBTİ+ kurum temsiliyeti ıskalanmış
Oturumun son konuşmacısı Sırrı Süreyya Önder, LGBTİ+ların konferansta olmayışını eleştirdi ve devam etti:
Önder, sözlerine Kürtçe "Xer hatin (Hoşgeldiniz)" diyerek başladı. Konuşmacılar arasında LGBTİ+ bireyleri olmadığını söyleyen Önder bu nedenle öz eleştiri vererek söze başladı ve "LGBTİ+ kurum temsiliyeti ıskalanmış. Kendi adıma özür diliyorum" dedi.
Türkiye siyasetine ve siyasetçilerine değinen Önder, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın siyasi yönüne vurgu yaptı:" Sayın Öcalan'ın tüm siyasetçilerden bir farkı var, Sayın Öcalan gerçeğe saygısı olan tek siyasi aktördür, bu çok önemli."
Daha sonra Cumhuriyet tarihine değinen Önder şöyle devam etti:
"Cumhuriyetin zalimliğini tekçiliğini konuştuk. Elimizde çözümlerimiz var. Ona göre problemler tarif ediyoruz. Ama bu nedir konuşmuyoruz.
"Kürtler bu ülkenin istikbalinde söz sahibi ve hisse sahibi olmak istiyorlar. Kimsenin hakkına göz dikmeden, bu hisse egemenliğin paylaşımıdır. Bunu cesurca, çerçevesini net çizerek tarif etmezseniz, bu tür panelleri izlemeye devam edeceksiniz. Egemenlik paylaşımında korkacak bir şey yok. Adını doğru koyalım, bundan fazla dayak yemeyiz."
(RT)