Aile ferdi Emily Bazelon, Friedan 'in kalp yetmezliği sonucu öldüğünü açıkladı.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki yıllarda, zorunlu ev hanımlığı, sınırlı kariyer olanakları ve kürtajın yasallaşması için kampanya da dahil, kadınların hayatlarını etkileyen konular hakkında coşkulu ve zekice bir analiz içeren "The Feminine Mystique," 20. yüzyılın en etkili kitaplarından biri sayılıyor.
W.W. Norton & Co., tarafından yayınlanan kitap, 2000 yılına kadar 3 milyondan fazla sattı ve birçok dile çevrildi.
"The Feminine Mystique" Friedan'ı dünyaca ünlü bir kadın haline getirdi. Ayrıca, bu kitapla birlikte Friedan, 1960'ların sonlarındaki kadınların özgürleşme hareketinin ve ardından da, yüzyılın sonlarında, oy kullanma hakkı kampanyalarına dönüşen ve 'feminizmin ikinci dalgası' adını alan büyük sosyal ayaklanmanın en önde gelen mimarlarından biri haline geldi.
1966'da Friedan, Ulusal Kadın Örgütü'nün kurulmasına yardımcı oldu. 1969'da Kürtaj Yasalarının İptali için Ulusal Dernek'i kurdu.
Bu dernek şu anda 'Naral Pro-Choice America' olarak biliniyor. Gazeteci Gloria Steinem ve aktivist avukat Bella Abzug ile birlikte, 1971'de ' Politik Kadın Kozası'nı (Women's Political Caucus) kurdu.
Yıllar içinde bazı feministler Friedan'ın çalışmalarını demode oldukları gerekçesiyle dışlamış olsalar da, cinsiyet farkı gözetmeyen ' Yardım Gerekiyor ' (Help Wanted) reklamlarından, siyasette, tıpta, ruhban sınıfında ve askerde kadının yerine kadar, modern dünyada rutin sayılabilecek bir çok şey Friedan'ın kadınların binbir güçlükle elde etmelerine yardımcı olduğu ilerlemelerin direk sonuçlarıdır.
1942'de Smith College'den en üstün başarı derecesi ile mezun olan parlak öğrenci Friedan, psikoloji eğitimi almıştı ama bu alanda hiç çalışmadı.
Kadınlığın Gizemi'ni yazdığında, ev gelirine, kadın dergilerine serbest yazılar yazarak katkıda bulunan bir ev kadını ve anneydi.
Friedan lirik üslup sahibi bir yazar olarak tanımlanmamasına rağmen, Kadınlığın Gizemi bugün de, 40 yıl öncesinde olduğu kadar büyüleyici:
Friedan kitabın önsözünün ilk cümlesi olarak, "Uzun bir süre net olarak göremememe rağmen gitgide, Amerikalı kadınların sürmeye çalıştıkları hayatta çok yanlış bir şeyler olduğunu farkettim," yazmıştı.
"Bunu ilk olarak, yarı suçluluk duygusu ile, dolayısıyla isteksizce, ve neredeyse kendime rağmen, bir eş ve üç küçük çocuk annesi olarak sürdürdüğüm hayatımda bir soru işareti olarak hissettim. Yeteneklerimi ve eğitimimi beni evden uzaklara götüren bu çalışmada kullandım."
Sonraki 400 sayfada Friedan savaş sonrası ABD'de en yaygın inanışlardan birini saptıyor, inceliyor ve acımasızca sorguluyor: banliyölü kadınının evinde olmaktan memnun olduğu efsanesi.
Kitap, Friedan'ın Smith'teki mezuniyet sınıfıyla 15. yıl buluşması için 1957'de gerçekleştirdiği bir araştırma ile başlıyor. Bu araştırma, hakim olan savaş sonrası bir efsaneyi çürütmeyi amaçlıyordu.
Bu efsaneye göre, yüksek öğrenim kadınların eş ve anne rolüne adapte olmalarını engelliyordu. Kendi hayatını da düşünerek, Friedan, sınıf arkadaşlarının, bu role ve hayatlarına gayet iyi adapte olduklarını söylemelerini bekliyordu.
Ancak kadınların cevaplarında çok daha rahatsız edici bir şey keşfetti -- "adı olmayan problem" adını verdiği "isimsiz, acı veren bir hoşnutsuzluk."
Bettye Naomi Goldstein, 4 Şubat 1921'de Illinois'in Perioa şehrinde dünyaya gelmişti. Rusya göçmeni olan babası Harry, köşe başındaki bir yaka-düğme dükkanını şehir merkezindeki zengin bir mücevher mağazasına dönüştürmeyi başarmıştı.
Yetenekli ve otoriter annesi, işini, evliliği ve çocukları için bırakmadan önce, yerel gazetenin kadın sayfasının editörlüğünü yapıyordu. Friedan, ancak yıllar sonra annesinin soğuk ve eleştirel tavırlarının sevdiği işi bırakmak zorunda kalmasının yarattığı derin acıyı örtmek çabasının sonucu olduğunu anladı.
Akıllı, Yahudi, sözünü sakınmayan, ve o günkü standartlarda sevimsiz olan Bettye Goldstein toplum tarafından soyutlanmıştı. Ama Smith'te her şey değişti. Hayatında ilk defa istediği kadar zeki ve coşkulu olabiliyordu, sesini istediği kadar yükseltebiliyordu.
Ve dört mutlu yıl boyunca böyle davrandı. Betty Goldstein 1942'de üniversiteden mezun oldu. Bu arada, annesinin bir özentisi olarak gördüğü adının sonundaki "e" harfinden de kurtulmuştu. Psikoloji dalında master yapmak için Kaliforniya Berkeley Üniversitesi'nden burs aldı.
Berkeley'de ünlü psikolog Erik Erikson ve diğerleri ile çalıştı. Doktoraya devam etmesini sağlayacak ve birincisinden daha prestijli olan ikinci bir burs kazandı.
Ancak onun başarısını tehdit olarak gören genç bir fizikçi ile birlikteydi. Fizikçi bu bursu reddetmesi için ona baskı yaptı.
Baskılara boyun eğen Friedan bu anısını daha sonra verdiği röportajlarda sık sık aktardı. Fizikçiyi de reddedip, New York'ta Greenwich Village'e yerleşmeden önce Peoria'daki evine döndü.
Orada, Friedan ülkedeki işçi gazetelerine haber sağlayan küçük bir haber ajansı olan Federated Press'te çalıştı. 1946'da Amerikan Elektrik, Radyo ve Makine Çalışanları Birliği'nin haftalık yayını U.E. News'da muhabirlik yapmaya başladı.
1947'de, sonraları reklamcı olacak olan tiyatro direktörü Carl Friedan ile evlendi. Bir aile kurdular ve New York'un Rockland County banliyölerindeki dağınık Viktorya stili bir eve taşındılar.
Evliliği 1969'da boşanmayla sona eren Betty Friedan'ın Daniel, Emily ve Jonathan Friedan adında üç çocuğu, Harry Goldstein adında bir oğlan kardeşi, Amy Adams adında bir kızkardeşi ve dokuz torunu var.
Kadınlığın Gizemi için çok farklı yorumlar yapıldı. Kitabı şaşırtıcı bulan eleştirmenler de vardı, öfke uyandırdığını söyleyenler de, kitabı temkinli şekilde övenler de.
Ancak okuyucuların tepkisi öyle büyük oldu ki, Friedan kadınların hayatları konusunda sözlerden daha fazla şey yapması gerektiğini fark etti. Ailesiyle birlikte Manhattan şehrine döndükten sonra kadınlar için, Siyahların İlerlemesi için Ulusal Dernek'in (NAACP) kadın versiyonu yerine geçecek ilerici bir örgüt kurmaya karar verdi.
1966'da Friedan ve bir grup iş arkadaşı Ulusal Kadın Örgütü'nü kurdu ve 1970'e kadar örgütün başkanlığını yürüttü.
Betty Friedan'ın diğer kitapları arasında "It Changed My Life: Writings on the Women's Movement" (Hayatımı Değiştirdi: Kadın Hareketi Üzerine Yazılar -Random House basımevi, 1976); "The Second Stage" (İkinci Aşama -Summit basımevi, 1981); ve "The Fountain of Age" (Yaş Çeşmesi -Simon & Schuster basımevi, 1993) de var.
Tüm başarılarına rağmen, Friedan hep Kadınlığın Gizemi ile bir devrim başlatan banliyölü ev hanımı olarak bilinecek. Tek bir kitabın böylesi kapsamlı, gürültülü ve devam eden bir sosyal değişime neden olduğu çok nadirdir.
Kitap, analizlerinde o kadar başarılıydı ki, gelecekçi Alvin Toffler'in dediği gibi, "tarihin tetiğini çekmişti."
Friedan'ın öngördüğü, kadın ve erkeğin eşit yaratıldığı üzerine kurulu yeni toplum yapısı o günkü sosyal normları öylesi tersyüz ediyordu ki, yıllar boyunca fikirlerini tekrar tekrar anlatmak zorunda kaldı.
1963'de Life dergisine şöyle dedi Friedan: "İnsanlar şunu dediğimi sanıyor: 'Dünya kadınları, birleşin - kocalarınızdan başka kaybedecek hiçbir şeyiniz yok.' Bu doğru değil. Elektrikli süpürgelerinizden başka kaybedecek hiçbir şeyiniz yok." (MF/EA/BA)
*Kadınlığın Gizemi 1983'te Tahire Mertoğlu çevirisiyle E Yayınları'ndan çıktı.
** Margalit Fox'un 5 Şubat 2006'da New York Times gazetesinde "Los Angeles Times gazetesi bu haberin hazırlanmasına katkıda bulunmuştur" ibaresiyle yayımlanan yazısını Türkçeleştirdik.