"Çocuk Haklarının Hayata Geçirilmesinde Çocuk Ombudsmanlığı Sempozyumu"nun son gününde gerçekleştirilen oturumda Türkiye’de çocuk haklarının korunması ve yaygınlaştırılması için ombudsmanlık işlevlerinin güçlendirilmesi tartışıldı.
Kamu Denetçisi , Kadın, Engelli ve Çocuk Ombudsmanı Serpil Çakın’ın kolaylaştırıcılığını üstlendiği oturuma konuşmacı olarak Sivil Toplum Örgütleri Temsilcisi - İnsan Hakları Ortak Platformu Genel Koordinatörü (İHOP) Feray Salman, Gazeteci- Milliyet Gazetesi Ombudsmanı Belma Akçura, İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi’nden (ÇOÇA) Melda Akbaş ve Yüksek Öğrenimde Rehberliği Tanıtma ve Rehber Yetiştirme Vakfı’ndan (YÖRET) Ramazan Kuruçay katıldı.
Sempozyum Yüksek Öğretimde Rehberliği Tanıtma ve Rehber Yetiştirme Vakfı (YÖRET) tarafından düzenlendi, İsveç Konsolosluğu, İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları (ÇOÇA) Birimi, Gündem Çocuk Derneği ve Uluslararası Çocuk Merkezi'nin katkı ve destekleriyle gerçekleştirildi.
Salman: Ombudsmanın güvencesi
Feray Salman ombudsmanın kiminle görüştüğü, kiminle ne konuştuğu, raporuna ne yazdığı gibi konularda herhangi cezai bir yaptırımla karşılaşmaması gerektiğini, ancak yasanın ilgili maddesinin bu güvenceyi sağlamadığını, muğlak ifadeler içerdiğini söyledi.
Salman Ombudsman için sık sık kullanılan “çocuğun sesidir” ifadesini hatırlatarak erişilebilirliğin çocuklar için ne denli önemli bir nokta olduğunu belirtti.
Erişilebilirlik
Farklı sosyal gruplardan, farklı dilleri, dinleri olan, cinsel yönelimleri farklı olan çocukları hatırlatarak bu çocukların hepsinin kamu idaresinin çocuklara sunduğu hizmetlerden eşit biçimde yararlanma hakkını dile getirdi. Çocukların yaptığı müdahaleler sonucunda hak kaybına uğramayacağı bir yapının sağlanması gerektiğine dikkat çekti.
“Bu devletin yetki alanına girmiş sığınmacı çocuklar da dahil olmak üzere, bütün çocukların herhangi bir ayrımcılığa uğramadan ombudsmana erişim hakkını sağlayacak kaynaklar ve araçlar kamu denetçiliğince sağlanmalıdır.”
Salman sivil toplum çalışmalarının da görülmesinin ve ombudsmanlığın bu kuruluşlarla işbirliği içinde olmasının zorunlu olduğuna da değindi. “Bizim önerdiğimiz düzenli işbirliğidir.”
Akbaş: Çocuklardan bürokratik bilgiler isteniyor
Melda Akbaş ise ÇOÇA'nın çocuklarla beraber yaptığı bir hak arama çalışmasını aktardı.
Çalışma esnasında çocukların hak arama yollarını deneyimlerken karşılarındaki kurumlara ulaşma sürecinde çok fazla zorluk yaşadıklarını, bu kurumların birçok zaman kimlik bilgisi gibi bürokratik bilgiler istediğini ve/veya çocukların değil velilerinin aramasını istediklerini anlattı.
Akbaş'ın verdiği bilgilere göre çocuklarda baştan itibaren önemsenmeyeceklerine dair bir kaygı vardı.
Çalışmada çocukların hak arama yollarından/kurumlarından hangisine dair bilgileri olduğu da araştırıldı. Elde edilen verilere göre çocuklar hakları ihlal edildiğinde en çok baroya başvurabileceklerini düşünüyor. Çocukların 'nereye başvururdun' sorusuna verdiği cevaplar içinde kamu denetçiliği en alt sırada yer alıyor.
Kuruçay: Rehberlik servisleri
Ramazan Kuruçay küçük yaş gruplarındaki çocukların olabildiğince erken yaşlarda tanıştırmanın ombudsmanlık kurumunun yerleşmesine katkı sağlayacağını belirtti.
Okullardaki rehber öğretmenlerle ombudsmanlığın örtüştüğünü söyledi.
“Rehberlik servislerinin eğitsel bir ombudsmanlık alanı olduğunu hatırlamalıyız. Çocukların ilk etapta ulaşabileceği, devletin sağladığı imkanlardan yararlanmak üzere ilk temasa geçtikleri yerler buraları.”
Kuruçay rehberliğin bir çocukla ilgili bir sorun karşısında nasıl takıldığını anlattı. Örnek olayda sorun yaşayan çocukla ilgili olarak okul içinde hemen çözüm bulunamıyor ve Rehberlik Araştırma Merkezi’ne (RAM) gönderiliyor. Ancak RAM iki ay sonraya randevu veriyor. İki ay sonra işlem yapıldığında çocuk bir hastanenin psikiyatri servisinde gönderiliyor. Orası da bir ay sonraya randevu veriyor. Randevudan bir ay sonra da rapor alınabiliyor. Kısacası çocuğun eğitim hakkından yararlanabilmesi için ilemler üç aydan fazla sürüyor. Fakat öğrencinin bu süreç içinde okuldan uzaklaşıyor.
Kuruçay sözkonusu kurumun, RAM’ın Kağıthane ve Eyüp bölgelerine baktığını ve iki ilçenin toplam nüfusunun 800 bine yakın olduğunu hatırlattı. Yaptığı görüşmelerde 15 uzmanın çalıştığı RAM’da daha geniş bir kadro olsa bile bu kadronun çalışabileceği yer olmadığını öğrendiğini aktardı.
Akçura: Türkiye'nin gözüne ihtiyaç var
Belma Akçura da konuşmasında medya ombudsmanlığı hakkında bilgi verirken ombudsmanın konumunu anlattı. Medyanın çocuk hak ihlallerinde diline dikkat etmesinin önemli olduğunu söyledi, sorunların dramatize edilmeden çözülmesi gerektiğini ifade etti.
“Kürt sorunundaki üçüncü göz tartışmaları gibi çocuk sorununun çözümünde de Türkiye’nin gözüne ihtiyaç var." (YY)