HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, TBMM’de basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Oluç, ekonomik durum, Meclis’te çalışanların haklarına ilişkin görüşülen torba yasa, Ege’de meydana gelen ve İzmir’de 114 kişinin ölümüne neden olan deprem, HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ın tutuklanmalarının dördüncü yıldönümü ve işkence-kötü muamele iddialarına ilişkin konuştu.
Oluç’un konuşması özetle şöyle:
“Tek haneli enflasyon hedefine bu yıl ulaşılamayacak”
“Şu anda ülkenin insanlar açısından en yakıcı olan konusu ekonomik durum.
“Enflasyon verileri açıklandı ve TÜİK’in hormonlu enflasyon verilerine göre, TÜFE ve ÜFE’de, yani Tüketici Fiyatı Endeksi ve Üretici Fiyatı Endeksi’ndeki yükseliş devam ediyor.
“İktidarın tek haneli enflasyon hedefine kesinlikle bu yıl sonuna kadar ulaşılamayacak, bu ortaya çıkmış vaziyette.
“Halkın enflasyonu yüzde 30-40 civarında”
“TÜİK’in hormonlu verilerine baktığımızda da yükseliş sürüyor, ama halkın enflasyonu diyebileceğimiz hayat pahalılığı, çarşıdaki pazardaki hayat pahalılığı açısından baktığımızda, bu oranların yüzde 30 ile 40 arasında olduğunu defalarca söyledik.
“Yani iktidarın krizden V tipi çıkış iddiasının aksine, enflasyon verileri V tipi sıçrama yapıyor. Şimdi baktığımız zaman bu verilere; hem bir ay önceki verilere, hem bir yıl önceki ve son bir yıl içindeki verilere, bir artış yaşandığını çok net olarak görüyoruz.
“Yüzde 80 ekonomi kötüye gidiyor diyor”
“Kamuoyu araştırmalarında, yüzde 80’e varan oranda halkın görüşü ekonomide kötü gidişin devam ettiği yönünde.
“Bu kötü gidişten kim sorumludur? sorusuna yüzde 60 yanlış ekonomi politikaları diyor. Yüzde 46 Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diyor. Yüzde 45 liyakatsiz ekonomi yönetimi diyor.
“Toplumun yüzde 80’i toplamda ekonominin kötüye gittiğini görüyor. Yani mızrak çuvala sığmıyor.
“Meclis neyi tartışıyor?”
“Şimdi buna rağmen enflasyondaki, hayat pahalılığındaki, işsizlikteki, ekonomideki bu kötü gidişata rağmen, Meclis neyi tartışıyor?
“(…) Şu anda Meclis’te görüşülmekte olan bir torba teklif var. Bu 51 maddelik torba teklife baktığımız zaman gördüğümüz işçinin, emekçinin, işsizin, emeklinin, esnafın, çiftçinin, KYK borçlusu öğrencinin, ev emeği harcayan kadının ihtiyaçlarına tam aykırı olan düzenlemelerin yapılıyor olmasıdır. Onların aleyhine bütün kanun tekliflerinin hazırlanmış olmasıdır. Son derece vahim bir durum ile karşı karşıyayız.
“Cop, gaz, polis müdahalesi”
“Bu tartışma Meclis’te sürerken, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, yöneticileri ve üyeleri açıklama yapmak için Meclis’in önüne geldiler ve polis müdahalesiyle karşı karşıya kaldılar.
“Kabul edilemez bir durum bu. Sendikalar bu teklifi tartışmayacak da, bu teklife ilişkin taleplerini, eleştirilerini Meclis’te dile getirmeyecekler de, nerede dile getirecekler? Ama iktidarın verdiği cevap ne? Cop, gaz, polis müdahalesi…
“Sadece sendikalar değil, bakın yürüyüşlerine başlamış olan Somalı işçiler, Somalı madenciler, yaşanmış olan deprem nedeniyle yürüyüşlerine ara vermişler ve depremdeki kurtarma çalışmalarına katılmışlardı.
“Şimdi yeniden yürümeye başladılar, neyle karşı karşıya kaldılar? Yine polis müdahalesiyle, asker müdahalesiyle, copla, gazla karşı karşıya kaldılar.
“Yani bu ülkede işçi, emekçi hakkını istemeye, savunmaya kalkıştığı zaman, iktidarın verdiği cevap çok açık bir şekilde ya polis müdahalesi ya asker müdahalesi oluyor. Bu durumu kınıyoruz. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Bu durumu protesto ediyoruz.”
Torba yasada ne var?
Meclis'in gündemine gelmiş olan bu torba yasadaki bazı maddelere değinmek istediğini ifade eden Oluç, skandal bir durumla karşı karşıya olduğumuzu ifade ederek “Geçmişte Türkiye’de hayali ihracat diye bir durum vardı, bugün hayali istihdama dönüştü” dedi ve torba yasaya ilişkin özetle şu bilgileri paylaştı:
- Son üç yılda istihdam artsın diye işsizlik fonundan milyarlarca lira işverenlere teşvik verilmiş. Fakat bakıyoruz son üç yıla, istihdam düşüyor, işsizlik artıyor. Yani hayali istihdam teşvikleri yapılmış ve işverenler aslında halktan alınan vergilerle maliyetlerini sıfırlamış. Şimdi bu torba yasayla istihdamın düştüğü, işsizliğin arttığı bu dönemde yeniden işveren teşvikleri gündeme gelmiş vaziyette.
- Bütün bu teşvikler ve çeşitli barış adı altındaki afların süresinin uzatılması da Cumhurbaşkanı’nın yetkisine bırakılıyor. Yani aslında bir partinin genel başkanı olan Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı olarak bütün bu süreleri uzatma imkanına da sahip oluyor.
- İşsizleri koruma amacı olan İşsizlik Sigortası Fonu’ndan, prim desteği adı altında işverenlere ölçüsüz kaynak aktarımı yapacaklar. İşsizlikle mücadele için getirilen bu düzenleme aslında yeni bir işsiz ordusu yaratacak.
- 25 yaş altındaki işçiler ile 50 yaşın üzerindeki işçilerin kıdem tazminatı haklarını da ortadan kaldıracaklar. İhbar tazminatına hak kazanımlarını engelleyecek bir durumla karşı karşıyayız.
- Emeklilik haklarına yönelik bir müdahale ile karşı karşıyayız. Bu da Anayasa'ya aykırı bir durum.
“Deprem araştırma komisyonunu kabul etmek zorunda kaldılar”
Saruhan Oluç, Ege’de yaşanan depreme ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.
Depremin aslında İzmir’de değil, Seferihisar açıklarında yaşandığını ama İzmir’de ortaya çıkan olumsuz sonuçlarla karşı karşıya olduğumuza dikkat çeken Oluç şunları dedi:
“Defalarca söylediğimiz şey, bir kez daha yaşandı. Dün bu Meclis'te ortak araştırma komisyonu kurulmasına aylar ve yıllar sonra nihayet karar verildi.
“Defalarca önergeler getirildi depremle ilgili komisyonlar kurulsun ve Meclis çalışma yapsın diye. Her seferinde iktidar partileri bu önergeleri reddetti.
“Ancak bu kez sonunda kabul etmek zorunda kaldılar. Çünkü hiçbir şey savunacak durumları yok.
“Neden bu kadar ağır bir tahribatla ile karşı karşıya kalınıyor, Araştırma Komisyonu işte bunu araştıracak. Önümüzdeki süreçlerde yaşanabilecek depremlerin tahribatlarını önlemeye yönelik hangi önlemler alınabilir, komisyon bunu araştıracak.
TIKLAYIN - 5 parti deprem araştırması için anlaştı
“Deprem vergilerini nereye harcadınız?”
“Fay Kanunu’nun acilen çıkarılması gerekiyor, bir kez daha bunu vurguluyoruz.
“Halen toplanmakta olan deprem vergilerinin nereye harcandığına dair doğru dürüst cevap vermemiş bu iktidara kez daha soruyoruz. Bu vergileri nereye harcadınız? “İmar barışı adı altında çıkardığınız felaket barışlarının sonucunu yaşıyoruz. İmar barışı sonucu ortaya çıkan sonuç nedir? Denetimsiz ve kötü durumda olan yapıların kullanılmaya devam etmesi anlamına gelmektedir. Bunun sonucunda insanlar hayatlarını yitirmektedir ve çok sayıda tehlikede olan bina vardır. Bu binalar kullanılmaya devam edilmektedir.
“Denetim sorunu çok büyüktür. Yapı denetimi doğru dürüst yapılmıyor, bunu yapan firmalar ve mühendisler büyük vebal altındadır.
“Cezasızlık”
“Ve cezasızlık politikaları vardır. Düzce, Yalova, Kocaeli, Van, Sakarya gibi yerlerde yaşanmış olan depremlerin sonucunda çok az sayıda dava açılmış ve ceza verilmiştir.
“Büyük bir cezasızlık politikası sürmektedir. Bu sürdüğü müddetçe de depremlerin yaratacağı sonuçlardan kurtulma imkanı yoktur. Tedbirsizlik, imar affı, kaçak yapılaşma, rantçı zihniyet bu depremlerde ortaya çıkan sonucun sorumlusudur. Yani çöken sadece çürük binalar değildir; çöken bu çürük iktidardır, rantçı sistemdir.
“4 Kasım’da halkın iradesi gasp edildi”
“Biliyorsunuz 4 Kasım 2016’da, yani bundan 4 yıl önce HDP’nin o dönemki Eş Genel Başkanları ve milletvekillerine yönelik bir siyasi darbe gerçekleştirildi.
“Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş başta olmak üzere vekillerimiz tutuklandı. Meclis ve halkın iradesi yok sayıldı, gasp edildi.
“Şu anda halen cezaevlerinde siyasi rehin olarak tutulmakta olan milletvekillerimiz, seçilmişlerimiz, belediye eşbaşkanlarımız bulunmaktadır.
“4 Kasım 2016’da bu iktidarın yapmış olduğu siyasi darbenin bugüne kadar 4 yıllık uzantısı her alanda halk iradesinin gasp edilmesi anlamına gelmektedir.
“Belediyelerde seçilmiş olan eşbaşkanların yerlerine kayyım atanması da böyledir, milletvekillerin ve seçilmişlerin siyasi rehin olarak tutulması da böyledir. Tamamen hukuksuzdur.
“İşkence yapan iktidar”
“İşkence ve kötü muamele yapan ve bunu sürdüren bir iktidarla karşı karşıyayız.
“Van’da gözaltına alındıktan sonra ağır bir işkenceye ve helikopterden atılmaya maruz kalan Osman Şiban ve hayatını kaybeden Servet Turgut’un avukatları hak arama hürriyetlerinin kısıtlanması gerekçesiyle AYM’ye başvurdular.
“Biz bu konuyu gündemde tutmaya devam edeceğiz. Çünkü çok açık bir işkence, kötü muamele vardır, asla kabul edilmeyecek bir durum vardır.
“Neden bir soruşturma açılmadı? Açıldıysa kimin hakkında açıldı? Bu işkence emrini verenler, uygulayanlar kimlerdir? İşkenceyi, kötü muameleyi yapanlar, o helikoptere binmiş olanlar kimlerdir? O helikopterden insanları atan kimlerdir? O helikopterden insanların linç edilmesine yol açmış olanlar kimlerdir?
“Sadece bu değil. Van Valisi ‘usule uygun muhafaza altına alındılar’ dedi. Birisi yoğun bakımda hayatını kaybetmiş olan Servet Turgut, öbürü de hafızasını kaybetmiş, yeni hafızasına kavuşmuş olan Osman Şiban.
“Bu insanlar için ‘usule uygun muhafaza altına alındılar’ diyen Van Valisi hakkında bir soruşturma açıldı mı?
“Hakkari’de bir kişinin öldürülmesine onay veren, yani Şerali Dereli’nin öldürülmesine ‘mevzuata uygundur’ diyen ve buna onay veren Hakkari Valisi hakkında bir soruşturma açılmadı hala, açılmayacak mı?” (EKN)