Wings Of Love/ Stephen Pearson
Aşk olgusu doğal olarak her toplumda, kültürde, dahası mitolojide, romanlarda, öykülerde ve şiirde yer edinse de "işte aşk! dedirten büyülü sonuca ulaşılmadığında anlamına kavuşuyor bir ölçüde.
Bundandır ki çelişkileriyle, karmaşıklığıyla ve yanılsamalarıyla her türlü eğretilemeye uğramıştır.
Kendine yetmemenin arayışı mıdır, kendini ötekinde bulma mıdır, içgüdüsel bir dürtü ya da hastalık mıdır bilinmez ama her defasında konuşmaktan yorulmadığımız, savaşırken, savrulurken yediden yetmişe kaçınılmaz duygudur aşk.
İnsanın konu olduğu bütün zeminlerde varoluşu anlamlandıran aşk, özellikle edebiyat ve sanatta tüm olay örgüsü aşkın biricikliğinde yapılanır. "Edebiyatta Aşk Söyleşileri" adlı söyleşi dosyamızın bu hafta ki konuğu Müge İplikçi.
Evrensel bir duygudur aşk. Nerde ve nasıl olduğu hala bilinmeyen bir gizem... Aşkın insanlar için ortak noktaları ve bir ölçüsü var denebilir mi?
Yaşam için zor soru. O yüzden kurgusal boyutta kaçamak bir cevap vereyim: Zaman ve mekânı birlikte 'üçüncü bir yere' taşımaya yeltensem, sanırım konu olarak sadece ve sadece aşkı seçerdim.
Ölçüsüzlüktür aşk. Ve dikkat! İki taraf için aynı mıdır sorusunun karşılığı aranmamalıdır.
Bu soru sorulmaya başladığında aşkı kaçırıveririz elimizden ve pat, tekrar dünyaya düşüveririz. Aşk, aşk olarak yaşandığında yeryüzünü aşabilir. Sen, ben ve hatta o şeklindeki detaylara girmekse, dediğim gibi aşkı yok etmektir. Yazık!
Günümüz aşk ilişkilerinde mantığın/aklın ağır bastığı birliktelikler ön plandadır. Kalp ve akıl arasındaki yolculukta ruhun ihtiyaç duyduğu asıl enerjiyi sağlayan boyut ne sizce?
Boş yere kurguya kaçmadım! O duygudaki ölçüsüzlüğü ve çılgınlığı sevenlerdenim. Kısaca soyut kalabilmeli... Ne kadar somutlaştırılırsa o kadar estetize ve romantize edilebilir gibime geliyor...
O zaman da, diyelim ki 14 Şubat gibi tarihlerde kredi kartlarındaki hareketlilik olarak karşımıza çıkabiliyor.
Aşk tek boyutlu değildir, karmaşadır çoğu zaman. Farklı duygularla sahiplendiği bedeni besler. İnsanı güçlü tutan yanı iyimserliği mi, yüksek bilinci midir?
İyimserlik burada belirleyici bence. Ancak şunu da hemen belirteyim, iyimserliği yüksek bilinç karşısında yitik bir fark edemeyiş hali olarak da algılamıyorum.
Düşünce ile o kadar kavrulursunuz ki vardığınız yer bambaşka bir iyimserliğe bırakabilir sizi. Hem orada hem burada olma halidir bu.
Aşkı evrensel kılan bu harmanlanma hali de olabilir. Ha, olmayabilir de. Açıkçası aşkın böyle bir derdi olduğunu da sanmıyorum. Onu böyle düşünmeye çalışmak biz insanların derdi galiba!
Aşk her başıma vurduğunda makaraları koyuveririm
Hayatımızın aşk ile başlayan ve aşksız biten zamanları vardır. Her halükarda insanın unutamadığı aşkı ve aşkın unutturmadığı insanlar var mıdır?
Elbette var! Ama bunun özel bir önemi var mı? Hayır! Şunu ifade etmem lazım. Aşk her defasında başıma vurduğunda, tıpkı gülme krizindeki (belirtmem lazım, gülmeye bayılırım!) gibi makaraları koyuveririm.
Aşklı anlarımı aşksız anlarımdan ayıran da budur.
James Joyce "Aşk, aslında hiç doğal olmayan bir olgudur ki kendini nadiren tekrar eder" der. Aşkın yokluğuna inananlardan mısınız?
Kanımca aşk var. Ancak biz onu, birçok duyguda olduğu gibi abartmaya meraklıyız gibime geliyor bana. Anlara adlar koymaya, o adları sağa sola çekiştirmeye başladığımızda ise elimizden uçup gidiyor sanki.
Dahası hiyerarşiler devreye giriyor. İktidar halleri... Bu kaçınılmaz aslında. Dediğiniz gibi çağın tetiklediği bir şey. Peki, ne oluyor o zaman? Ne olacak, sahayı ilk terk eden aşk oluyor.
Müge İplikçi hakkındaİstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. İstanbul Üniversitesi Kadın Sorunları ve Araştırma Bölümü'nden ve The Ohio State University'den iki ayrı yüksek lisans derecesi aldı.1 996 Yaşar Nabi Nayır Gençlik ödülü, 1997 Haldun Taner ödülü üçüncülüğü ve 2010 ÇGYD Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği jüri özel ödülü aldı. Perende (1998), Columbus'un Kadınları (2000), Arkası Yarın(2001), Transit Yolcular (2002), Kısa Ömürlü Açelyalar (2009) adlı beş öykü kitabı yayınlandı. Romanları Kül ve Yel (2004), Cemre(2006), Kafdağı (2008) Civan (2012) Yıkık Kentli Kadınlar ve Cımbızın Çektikleri (Ümran Kartal ile birlikte) adlı inceleme kitapları, iki çocuk (Uçan Salı ve Acayip Bir Deniz Yolculuğu) ve gençlik (Yalancı Şahit) eserleri bulunuyor Yazarın öyküleri Almanca, İngilizce, İsveççe, Hollandaca, Slovakça, Bulgarca ve Kürtçe'ye çevrildi. Türkiye PEN Kadın Yazarlar Komitesi başkanlığını aralıklı olarak 2004-2005 ve 2007-2009 yılları arasında yapmıştır. |
(PT)