Sabit Fikir ve İstanbul Modern'in işbirliği ile düzenlenen ve bugüne dek çok sayıda yazarı, okurla buluşturan "Sözünü Sakınmadan" etkinliği, 6 Eylül'de son buldu. Etkinliğin kapanış konuğu ise Yekta Kopan oldu. Semih Gümüş ve Ömer Türkeş'in moderatörlüğünü yaptığı etkinlikte, Yekta Kopan'la edebiyat ve sanat üzerine söyleşi gerçekleştirildi.
Edebiyatta hep yalnız kalmak istedim
Çocukluğundan itibaren yazmaya başladığını ifade eden Kopan, iyi bir okur olmanın yazar olmaktan daha önemli olduğuna vurgu yaparak: "Hayatta durmak istediği yer, yazardan öte iyi bir okur olmak. İyi okur olmaya çalışan birisiyim. Bunun yanında yazıyorum. Yazar olarak kendimi adlandırmak ve anlamlandırmaktan da hoşlanıyorum." dedi.
Ankara'da geçirdiği çocukluk ve gençlik yıllarında posta yoluyla çeşitli dergilere şiir ve öykülerini yollayarak edebiyata adım attığını belirten Kopan: "Hiçbir zaman bir aidiyet duygusuyla bir edebiyat muhitinde yer almak istemedim. Edebiyatta hep yalnız kalmak istedim" diyerek edebiyat ya da düşünce muhitlerine karşı olduğunu ifade etti.
12 Eylül'ün yaşanmışlıklarını birinci elden gözlemlediğini belirten Kopan, bu dönemin yaşından büyük tanığı olduğunu söyledi ve sonradan geri dönüp kendisini temize çekmesi gerektiğini ifade etti.
Kopan, yazdığı metinlerdeki kırılganlık durumunu şöyle nitelendirdi:
"Metinde de normal hayatta da en çok samimiyete inanan birisiyim. Ve yazacağım şeydeki samimiyetin merkezinde de ben olmalıyım. Yazar kimliği ve başarılan-başarılamayan tüm ilişkileri sorgulayan kimliği oradan geldi. Çünkü bu benim. Kırılgansam kırılganım. Hüzünlüysem hüzünlüyüm. Ama bu benim."
Yazar da okur da cesur olmalı
Kopan, edebiyatın ticari bir yanının da bulunduğunu ve bunun bazı yazarların, okurlarca yeterince tanınmamasına yol açtığını vurguladı ve bu noktada yayıncıların ve okurların taşın altına elini koyması gerektiğini ifade etti.
Edebiyatın ticari yönünü yürütenlerin, edebiyatta bir merkez ve anayol belirlediğini belirten Kopan, bunun kültür, sanat ve eğitim politikalarının da bir sonucu olduğunu söyledi.
"Yazarın da okurun da o anayol dışındaki yollara bakacak cesareti olmalı. Erdemli ve cesur davranmazsak hayatı anlayamayız. Hepimiz ayrıyız, biriciğiz ve farklı yollara girme cesaretimiz olmalı."
"Sanat üretimi bu noktadaki umutsuzluğu anlamak için yan yollar üretir. O umutsuzluğu anlamak için yan yollar bulmalıyız. Merkezin girdabına kapılmayacak kadar cesur olmalıyız."
"Edebiyatın bir misyonu olması gerekir. Meselesi olmayan bir edebiyata ya da sanat pratiğine inanmıyorum. 'Neden okuyorum, hayatın neresinden kaçmak için okuyorum?' sorularının okurlarca cevaplanması gerekir."
"İsmi ve imzayı değil, metni önemseyen okur önemlidir. Edebiyatın ve edebiyat üreticisinin kibrine, okuyucunun yenik düşmemesi gerektiğini düşünüyorum." (İD/EKN)