Avrupa Birliği’nin Lizbon Antlaşması ve beraberinde bağlayıcı hale getirilen Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi, tüm bireylerin, ayrım gözetilmeksizin sağlık hizmetlerine erişimini ve insan onuruna saygıyı güvence altına almayı amaçlayan evrensel bir insan hakları çerçevesi sunuyor.
Antlaşma, yalnızca Avrupa Birliği üye ülkelerinde değil, insan hakları konusunda küresel bir referans noktası olarak değerlendiriliyor.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın hasta ve yaşlı mahpuslar için yaptığı açıklamalar, bu uluslararası ilkelerle paralellik taşıyor. Yıldız, “Hapis cezasının infazı, mahkumun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa, iyileşene kadar infazın geri bırakılması tartışma konusu olmamalıdır” diyerek, insan yaşamının kutsallığını ve mahpusların yaşam hakkını vurguluyor.
Lizbon Antlaşması’nın temel ilkeleri
Lizbon Antlaşması, Avrupa Birliği'nin daha demokratik bir yapıya kavuşmasını amaçlamakla birlikte, Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi’ni yasal olarak bağlayıcı hale getirerek bireylerin sağlık hizmetlerine erişim hakkını güvence altına almıştır.
Bildirge, insanlık onuruna saygı, işkence ve insanlık dışı muamele yasağı gibi ilkeleri benimserken, hasta mahpusların yaşam hakkını koruma noktasında yol gösterici bir çerçeve sunuyor.
Feti Yıldız, hasta ve yaşlı mahpusların infazlarının doktor ve adli tıp raporlarına dayalı olarak ertelenmesi gerektiğini ifade ederken, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiye Anayasası’nın 17. maddesine atıfta bulunarak, her insanın doğuştan gelen yaşama hakkına sahip olduğunu vurguladı. Bu yaklaşım, Lizbon Antlaşması'nın temel haklara ilişkin ilkeleriyle örtüşüyor.
Lizbon Bildirgesi, her bireyin ayrım gözetmeksizin yeterli tıbbi bakım hakkına sahip olduğunu vurgulayan evrensel bir belge olarak dikkat çekiyor.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu, hasta mahpusların haklarının korunması konusunda bu bildirgenin önemine dikkat çekiyor.
Bildirge, yalnızca nitelikli tıbbi bakım hakkını değil, aynı zamanda şu hakları da içeriyor:
- Seçim yapma özgürlüğü
- Kendi kaderini belirleme hakkı
- Bilgilendirilme hakkı
- Gizlilik hakkı
- Hastanın onuruna ve özel yaşamına saygı talep etme hakkı
İHD’ye göre, bu ilkeler hasta mahpusların insanca yaşam ve sağlık haklarının korunmasında yol gösterici bir rehber niteliği taşıyor.
Lizbon Antlaşması nedir?
Lizbon Antlaşması, Avrupa Birliği'nin (AB) anayasal temelini değiştiren ve Birliğin karar alma süreçlerini daha demokratik hale getirmeyi amaçlayan önemli bir düzenleme. 13 Aralık 2007'de AB üyesi 27 ülke tarafından Lizbon’da imzalanmış ve 1 Aralık 2009'da yürürlüğe girdi.
Antlaşmanın temel hedefleri:
- AB'nin daha demokratik bir yapıya kavuşması
- Üye ülkelere Birlikten ayrılma hakkının tanınması
- Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi’nin bağlayıcı hale getirilmesi
Her ne kadar Lizbon Antlaşması doğrudan hasta mahpus haklarını içermese de, Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi’ni yasal olarak bağlayıcı kılmasıyla, hasta mahpuslar da dahil olmak üzere, insan haklarının güvence altına alınmasında önemli bir role sahiptir.
Bu bildirge, insan onuruna saygı, işkence ve kötü muamele yasağı, sağlık hizmetlerine erişim gibi temel hakları garanti altına alır.
Lizbon Antlaşması’nı kimler imzaladı?
Antlaşmayı, Avrupa Birliği üyesi 27 ülke imzaladı:
- Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Kıbrıs Cumhuriyeti, Çekya, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İrlanda, İtalya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Hollanda, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, Slovenya, İspanya, İsveç ve Birleşik Krallık.
Türkiye Lizbon Antlaşması’nı imzaladı mı?
Türkiye, Avrupa Birliği üyesi olmadığı için Lizbon Antlaşması'nı imzalamadı. Ancak, Türkiye'nin AB ile üyelik müzakereleri yürüten bir aday ülke olarak, Birliğin temel değerlerine uyum sağlamaya çalıştığı biliniyor.
Bu bağlamda, Türkiye'de hasta mahpusların haklarına ilişkin düzenlemeler, ulusal mevzuat ve uluslararası insan hakları sözleşmeleri çerçevesinde ele alınıyor.
Bilgi Notu:
Lizbon Antlaşması’nın getirdiği birtakım kaydadeğer yenilikler şöyle:
1. Lizbon Antlaşmasında daimi bir AB Konseyi Başkanı görevi ihdas edilmiştir. Bu kişi nitelikli çoğunluk yöntemiyle bir kereye mahsus yenilenebilen 2,5 yıllık bir süre için AB üyesi ülkeler tarafından seçilecektir.
AB’ne üye ülke sayısının artmasıyla birlikte Dönem Başkanlığının her altı ayda bir ülkeden başka bir ülkeye geçmesi yönündeki sistemin işlemesi zor hale gelmiştir. Bu çerçevede, Lizbon Antlaşması’nda 2,5 yıllık süre için seçilecek Daimi AB Konseyi Başkanı’nın AB Konseyi toplantılarına Başkanlık etmesi kararlaştırılmıştır. Bunun yanında, Lizbon Antlaşmasıyla getirilen bir diğer yenilik birbirini takip eden üç dönem başkanı ülkenin grup başkanlığı adı altında sektörel konularda ortak bir program hazırlamalarıdır. Böylece AB’nin işleyişi açısından önemli bir kurum olan Dönem başkanlığında süreklilik sağlanmış olmaktadır.
2. Lizbon Antlaşmasıyla birlikte getirilen bir diğer önemli yenilik nitelikli çoğunluk oylama sisteminde değişikliktir. Yeni sistem nitelikli çoğunluğun sadece üye ülkelerin sayısı ve sahip oldukları ağırlıklı oya göre tanımlamamakta, ülkelerin nüfuslarını da hesaba katmaktadır. Bu çerçevede, Lizbon Antlaşması uyarınca 2014 yılından itibaren aşamalı olarak yürürlüğe girmesi öngörülen yeni nitelikli çoğunluk sistemi AB nüfusunun en az % 65’ini oluşturacak şekilde üye ülkelerin en az % 55’inin (27’den 15) karar alınabilmesi için onay vermesi şartını getirmektedir. Bu yeni nitelikli çoğunluk sistemine “çifte çoğunluk” adı verilmiştir. Polonya’nın itirazları nedeniyle bu sistemin 1 Kasım 2014 tarihinden itibaren yürürlüğe girmesi de Lizbon Antlaşmasıyla karara bağlanmıştır. Diğer taraftan 1 Kasım 2014 ile 31 Mart 2017 tarihleri arasında bir üye ülkenin talep etmesi halinde eski nitelikli çoğunluk yöntemi uygulanmaya devam edecektir. Ancak 31 Mart 2017 tarihinden sonra nitelikli çoğunlukla karar alınabilecek konularda yukarıda anlatılan çifte çoğunluk sistemi uygulanacaktır.
3. Ayrıca, Lizbon Antlaşmasıyla Avrupa Parlamentosundaki (AP) üye sayısı 751 (750 üye + Başkan) ile sınırlandırılmaktadır. Ülkelerin AP’da temsil edileceği üye sayısı en az 6, en fazla 96 olabilecektir. Parlamento üyeleri beş yıl için seçilmekte ve AP, başkanını kendi üyeleri arasından seçmektedir.
4. Lizbon Antlaşması AB Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi için de bir düzenleme getirmektedir. AB Konseyi, nitelikli çoğunlukla, Komisyon Başkanı ile de anlaşarak, Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisini atayacaktır. Yüksek Temsilci, Birliğin Ortak Dış ve Güvenlik Politikasını yürütmekle görevlendirilmiştir. Ayrıca, Yüksek Temsilci, Dış İlişkiler Konseyine başkanlık yaptığı gibi, Komisyon Başkan Yardımcısı olarak da görev almaktadır.
5. Lizbon Antlaşmasında yer alan bir diğer husus AB komiserlerinin sayısının azaltılmasıdır. Yeni sisteme göre Lizbon Antlaşmasının yürürlüğe girdiği tarih ile 31 Ekim 2014 arasında atanmış Komisyon, her üye ülkeden birer temsilciden oluşacaktır. Komisyon içerisinde Başkan yardımcılığını da yürütecek Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi de yer alacaktır. 1 Kasım 2014’ten itibaren ise Komisyon komiserlerin sayısı azaltılarak her bir üye ülkeden bir komiser yerine üye ülkelerin 3’te 2’sinden gelen komiserlerden oluşacaktır. Üye ülkelerden komiser seçimi rotasyon temelinde şekillenecektir.
6. Son olarak, İnsan Hakları alanında ayrıntılı düzenlemeler getiren AB enstrümanı Temel Haklar Şartı, Lizbon Antlaşması’nda yapılan bir atıfla hukuki olarak bağlayıcı hale getirilmiştir.
Anlaşmanın tam metni için tıklayınız
(EMK)