Ders zilinin çalmasıyla birlikte yeni eğitim-öğretim dönemi başladı. 18 milyon öğrenci okullarda yerini alırken kimi çocuklar eğitim sistemindeki eksiklik ve engellere takıldı.
Türkiye’de yaklaşık 700 bin otizmli çocuk olduğu tahmin ediliyor ama sadece 44 bini eğitim hakkına ulaşabiliyor. Bu da otizmli çocukların büyük bir bölümünün eğitimin dışında kaldığını ve ciddi bir fırsat eşitsizliği yaşandığını gözler önüne seriyor.

Türkiye Otizm Meclisi’nden 2 Nisan Farkındalık Filmi
Otizmli çocuklar eğitime ne kadar dahil ediliyor, okulların şartları uyumlanmalarına ne derece imkan sağlıyor ve mevcut problemlerin çözümünde hangi yollar izlenmeli?
Tohum Otizm Vakfı Genel Müdürü Burçak Karakaya ile tüm bu soruların yanıtlarını ve otizmli çocuklar açısından eğitim sisteminin karnesini konuştuk:
"Eğitime erişememedeki temel sorun okullarımızın henüz her çocuğa eğitim verecek biçimde tasarlanamamış olması.
Okullarda yeterli sayıda özel eğitim sınıfı olmaması, öğretmenlerin kaynaştırma ortamındaki çocuklarla çalışmada bilgi ve becerilerinin sınırlı olması okullaşma oranlarını etkiliyor. Haftada en az 20 saat yoğun ve kesintisiz özel eğitim verilmesi gerekirken, uygulamada bu süre çok daha düşük kalıyor."
"Her 31 çocuktan 1’inin otizmli olduğu ve ülkemizde 2,5 milyondan fazla bireyin otizmle yaşadığı düşünüldüğünde, özel eğitimin önemi çok daha net ortaya çıkıyor.
Bilimsel araştırmalar, 18 ay civarında başlayan ve haftada en az 20 saat süren eğitimin otizm belirtilerini önemli ölçüde azaltabileceğini ve çocukların bağımsız yaşam becerilerini geliştirebileceğini ortaya koyuyor. Eğitim, otizmli bireylerin topluma eşit katılımının anahtarıdır."

Türkiye Otizm Meclisi: Kurs sorunu çözümsüzlüğe ve bir sosyal krize doğru ilerliyor
Peki okulların fiziki koşulları...
"Sessiz alanlar, gürültü, koku gibi duyusal durum düzenlemeleri ya da küçük gruplara uygun sınıf düzenleri çoğu okulda bulunmuyor.
Bu nedenle yapılması gerekenler çok net: Okullarda erişilebilir ve düzenlenmiş eğitim ortamları oluşturmak, öğretmen ve akran eğitimleriyle kapsayıcı bir iklim yaratmak ve öğretmenleri yalnız bırakmayacak destek mekanizmaları kurmak."
Mevcut sorunların çözümünde nasıl bir işbirliği öneriyorsunuz bu meselenin görev dağılımı ne olacak?
"Otizmli çocukların eğitim sorunlarının çözümü tek bir kurumun değil, herkesin ortak sorumluluğu. Kapsayıcı eğitim politikalarının güçlendirilip, özel eğitim alanındaki öğretmen açığını kapatmalı, kaynaştırma ortamlarındaki öğretmenlerin otizme özgü mesleki becerileri güçlendirilmeli ve okulların fiziki koşullarını her çocuk için erişilebilir yapmalı. Okullar herkesin okulu olmalı."
Otizimli bir bireyin çeşitli uyaranlara karşı hassasiyeti olduğunu biliyoruz peki iletişim iletişim kurarken hangi konularda farkındalık geliştirmemiz gerekiyor?
"Otizm bireyin göz teması kurma, konuşma, karşısındaki ile sohbet etme ya da oyun oynama gibi sosyal ve iletişimsel becerilerini etkiler.
Otizmin bir diğer özelliği tekrarlı davranışlar, takıntılar ve sıra dışı ilgilerdir. Otizmli bireylerde sallanma, parmak ucunda koşuşturma gibi tekrarlı davranışlar görülür. Stres ya da sevinç gibi yoğun duygular yaşadıkları zamanlarda bu davranışlarda artış olur.
Otizmli bir çocuğun yakınında olan yetişkinler için doğru iletişim kurmak çok önemli. Onlara yaklaşırken empati, sabır ve saygı en temel ilkeler olmalıdır."

Türkiye Otizm Meclisi: Sorunlu veli değiliz, çocuklarımızın haklarını talep ediyoruz
Otizmlilerle iletişim kurarken nelere dikkat etmelisiniz?
· Açık, net ve kısa cümlelerle iletişim kurun.
· Şakalar, imalar ve deyimler yerine somut ifadeler kullanın.
· Sabırlı olun, yanıt vermesi için bekleme süresi tanıyın.
· Davranışlarını yargılamayın, duygularını anlamaya çalışın.
· Yüksek ses ve kalabalık ortamlardan uzak tutmaya çalışın.
· Rutinlerine saygı gösterin; değişiklik gerekiyorsa önceden haber verin.
· Eğer göz teması kurmuyor başka yere bakıyorsa ısrarcı olmayın, size bakması için zaman tanıyın.
· Ani dokunuşlardan kaçının. Dokunmadan ya da sarılmadan önce mutlaka izin alın.
Bu hassasiyetlere dikkat edildiğinde, otizmli çocuklar kendilerini güvende hisseder, çevreleriyle daha rahat iletişim kurar ve toplumsal ortamlara uyum sağlama konusunda desteklenmiş olurlar.
(NÖ)






