OHO 2013 sırasında gerçekleşen geziler kapsamında Rum Vakıfları Derneği ziyaret edildi. Katılımcılar, derneğin içinde bulunduğu Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi’ni gezerek kilise hakkında bilgi aldı. Ziyaret sırasında bütün gayrimüslim azınlıkları temsilen Vakıflar Meclisi üyesi Laki Vingas konuştu. “Azınlık vatandaşları eşit vatandaşlardır,” sözleriyle konuşmasına başlayan Vingas, Türkiyeli azınlıkların hukuki temsiliyeti üzerine bilgi verdi.
“Diyalogda bulunmak ve birbirimizi dinlemek önemli, paylaştığımız ortak değerler var. Bizim neslimizde birbirimizi bu kadar yakından tanıma şansımız yoktu; ders kitaplarından ve ailelerimizden duyduklarımızla diğer halkları tanıyorduk. Tarihi yazanlar ise gerçekleri çarpıtıyordu. İnternet çağı ile birlikte farklı dinamikler gelişti.”
“Sivil Toplum Kuruluşları Rumlar ile görüşmek istediklerinde başvurabilecekleri bir mecra yoktu, görüşülecek tek platform Patrikhane idi ama o da dini bir kurum. Toplumumuzda dinden çok daha fazla dinamik var; Patrikhane’den farklı bir platform gerekiyordu. Biz de 2011’in ilk günlerinde kurulduk. Çok katılımcımız olamadı henüz çünkü defansif yaşamaya alışmış, çekingen bir halkız.”
Başbakanlık’a bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü kapsamında 15 kişiden oluşan Vakıflar Meclisi üyesi olan Vingas, müdürlüğün çalışmalarından da çok detaylı bir şekilde bahsetti.
Azınlıklar bir ülkede demokrasinin kriteridir
“Cemaat vakıflarının tüzüğü yok. Bu cemaat vakıflarının merkezinde okul, hastane, ibadethane gibi kurumlar var; vakıf bu kurumları merkeze alarak işliyor. Vakıflar 21. yüzyılda gerekli mi sorusu üzerine düşünüyoruz. Müze statüsü mü olmalı, kültür varlığını korumak üzerine mi çalışmalar yapılmalı? Vakıflar aslında günümüzün sivil toplum kuruluşları konumunda olmalılar. İbadet, eğitim, aşevi işlevlerine sahip; filantropik, sosyal boyuta sahip olmalılar. Vakıflar yalnızca dini ibadet edilen kurumlar değiller. 21. yüzyılda küreselliğin ve dinamiğin dışında kalmış gibi görünüyor olsalar da vakıflar çok değerli, ama güncellenmeli.”
“Nefret söylemi konusuna ağırlık veriyoruz. Vatandaşlık haklarının varlık gösterebildiği bir anayasa talebimiz var. Anayasa taslakları tartışılırken fikirlerimizi belirttik. Yine de zaman zaman inanılmaz kırıcı söylemlerle karşılaşıyoruz. 1908’deki söylem ile 2013’deki söylemin aynı olmasının iki açıklaması olabilir: ya kültür eksikliği ya da IQ eksikliği. Bu söylemden medet ummanın başka bir mantığı olamaz. Azınlıklar bir ülkede demokrasinin kriteridir; azınlıkların yaşam şartları ülkenin demokrasi seviyesi hakkında çok şey söyler. Azınlıklara antika eşya gibi yaklaşıp ‘Az kaldılar, iyi koruyalım bari’ de dememek gerekiyor; biz yalnızca eşit vatandaşlık istiyoruz.”
Vingas son olarak Türkiyeli Rum halkının basınından da bahsetti. Osmanlı’da Rum gazeteciliği konusunda araştırmalar yaptıklarını söyleyen Vingas, medya alanında cemaat olarak zayıf kaldıklarını söyledi. Şu an İstanbul’da basılan başlıca Rum gazetesi, yalnızca Yunanca yayımlanan Apoyevmatini. Vingas, medya alanında cemaatlerin kendilerini geliştirmesi gerektiğinin altını çizdi. (EK/HK)