Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Metris R Tipi Kapalı Cezaevi'nde hayatını kaybeden hasta mahpus Abdulkadir Kuday ile ilgili basın toplantısı düzenledi.
MA’nın haberine göre, dünkü toplantıda konuşan Kuday’ın avukatı Eda Önal, “Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olması nedeniyle ve ‘infazına hiçbir şekilde ara verilemeyeceği’ sebep gösterilerek tahliye edilmedi. AİHM, bu hususun işkence yasasına aykırı olduğunu açıklamasına rağmen Abdulkadir Kuday, hapishanede ölüme terk edildi. En son yaptığımız başvuru 10 gün önce reddedildi. AYM’nin bu ret kararından sonra Abdulkadir Kuday’ı kaybettik” dedi.
Abdulkadir Kuday, dün sabah hayatını kaybetti. Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) cenazesi alınan Kuday, memleketi Mardin’de toprağa verildi.
Adli Tıp “cezaevinde kalabilir” demişti
ÖHD üyesi Avukat Sidar Perçin de Kuday’ın yaşadığı sağlık sorunlarını aktararak, tahliye girişimlerinin sonuçsuz bırakıldığını hatırlattı:
“1 Aralık 2021 tarihinde ölümcül kas ve sinir hastalığı olan ALS teşhisi konuldu. Motor nöron hastalığı olarak da bilinen ALS, kas güçsüzlüğüne neden olan beyin ve omurilikteki sinir hücrelerini etkileyen ilerleyici ölümcül bir kas hastalığıdır. Tekirdağ Dr. İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesi’ne ait sağlık kurulu raporunda, ‘Ağır hasta olup engellilik halinin olduğu, bu sebeple infazının 6 ay geri bırakılması gerektiği’ belirtilmiş fakat hemen akabinde ‘R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na nakli gerektiği’ şeklinde yeni bir rapor düzenlenmiştir. Adli Tıp Kurumunun (ATK) 24 Aralık 2021 tarihli raporunda ise Abdulkadir Kuday’ın, R Tipi ceza infaz kurumu şartlarında infazına devam olunabileceği ifade edildi, bunun üzerine mahpusun Metris R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sevki yapılmıştı.
“AİHM’e göre, işkence yasağının ihlali”
Kuday’ın hastalığının daha da ilerlemesi nedeniyle bu yıl içerisinde birçok kez acil olarak hastaneye kaldırıldığını ve 3 Eylül’de AYM’ye yapılan tahliye talebinin reddedildiğini ifade eden Perçin, “AİHM, iyi bir ceza adaletinin gerçekleştirilmesi adına, insani nitelikli bir takım tedbirlerin alınmasının gerekli olduğu durumların ortaya çıkmasının imkan dahilinde olduğunu kabul eder ve özellikle ölümcül hastalığa yakalanmış kişiler veya sağlık durumu sürekli şekilde cezaevi koşulları ile uyumsuz hale gelmiş kişilerin alıkonulmaya devam etmesinin 3’üncü madde (işkence yasağı) kapsamında değerlendirilebileceğini ifade eder” dedi.
Türkiye’de hapis cezasının siyasi mahpusların yaşamlarını kaybetmesine varacak ihlallerin yaşamasına sebep olan bir pratik haline geldiğine vurgu yapan Perçin, “Bizler bu pratiğe alışmıyor ve tüm hasta mahpusların yaşam hakkı ihlallerinin hesabını hukuk önünde soracağımızı bir kez daha tekrar ediyoruz. Zira uluslararası ve ulusal düzenlemelerle yargı kararları kapsamında devlet, hapishanelerdeki mahpusların sağlık ve yaşamlarından doğrudan sorumludur” diye konuştu.
(AS)