Demokrasi İçin Birlik, Olağanüstü HAL (OHAL) ilanın birinci yıldönümü nedeniyle OHAL altında geçen bir yılda yaşanan ihlallere dair raporunu yayınladı.
68 sayfalık rapor parlamenter demokrasi, basın özgürlüğü, akademi, sivil toplum, yayıncılık, emek hareketi, çevre, kadınlar, LGBTİ’ler, yerel yönetimler, sanat gibi alanlardaki ihlallere yer veriyor.
Demokrasi İçin Birlik, OHAL’in kaldırılıp Kanun Hükmünde Kararnameler’in (KHK) iptal edilmesi çağrısı yaptı.
Raporun tanıtıldığı basın toplantısına aralarında Halkların Demokratik Partisi milletvekilleri Garo Paylan, Ahmet Yıldırım, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Kadir Gökmen Öğüt, Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yargıçlarından Rıza Türmen, Anayasa hukukçusu İbrahim Kaboğlu, hak savunucusu Melda Onur, Türkiye İnsan Hakları Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Emek Partisi Merkez Yürütme Kurulu üyesi Levent Tüzel, Gençay Gürsoy, KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, DİSK Koordinatörü Hakan Koçak’ın da aralarında olduğu isimler katıldı.
"Siyasal partiler ve sivil toplum birlikte varolmalı"
TIKLAYIN: ŞEBNEM KORUR FİNCANCI: OHAL, HAK İHLALLERİ İÇİN UYGUN ORTAM HAZIRLADI
Ayşegül Devecioğlu’nun paylaştığı rapor özetinin sonunda siyasal partilerle sivil toplumun birlikte mücadelesi vurgusu yer aldı:
“Siyasetin alanı daraldıkça, Meclis’te siyaset yapma olanağı sınırlandıkça, siyaseti Meclis dışına, yeni bir kamusal alana taşımak kaçınılmazdır. Bu kamusal alan, sivil toplumun var olduğu özerk bir kamusal alandır. Bu yeni siyasal alanda siyasal partilerle sivil toplum birlikte var olmak zorundadırlar.
“25 günlük Adalet Yürüyüşü de gösterdi ki, demokrasi mücadelesinin anahtarı halktır. Bu mücadelenin uzun soluklu bir halk hareketine dönüşmesi, mücadelenin başarıya ulaşması açısından büyük bir önem taşıyor. Referandumda ortaya konulan kitlesel hayır iradesinin ve Adalet yürüyüşünün ortaya çıkardığı rüzgârın, demokrasi güçlerinin ortak mücadelesine yeni bir soluk kazandırması gerekiyor. Adalet talebi, OHAL’in kaldırılması, demokratik toplum örgütleri ve siyasi partilerin eşit aktörler olarak aynı zeminde buluşmasıyla, birbirini beslemesiyle, güçlenip toplumsallaşabilir. Bu ortaklaşma zeminini yaratmak için Demokrasi İçin Birlik olarak biz varız; hazırız."
“Binlerce işsiz”
Raporda yer verilen OHAL dönemindeki hak ihlallerinden bazıları şöyle:
* Binlerce kişi hukuksuz şekilde işsiz bırakıldı. Kendileri ve aileleri açlığa mahkûm edildi. 20 Temmuz itibariyle kamu kurumlarından ihraç edilenlerin sayısı 112 bin 863 Bu sayıya özel öğretim kurumların da çalışma izni iptal edilenler de eklenince rakam 135 bin 337’e ulaşıyor. Mahkeme kararı olmadan maaşlarını ve emeklilik haklarını kaybettiler. İşlerine iade edilmeleri talebiyle açlık grevine başlayan iki kamu emekçisi Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 134. gününde, hapishanede ölümle pençeleşiyor. Onlara destek olmak için açlık grevine başlayan Esra Özakça ise 59. gününde, İsmail Erdoğan 57. gününde.
* Seçme ve seçilme hakkı ihlal edildi. Anayasaya aykırı olarak Halkların Demokratik Partisi milletvekilleri ve eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ tutuklandı. CHP milletvekili Enis Berberoğlu’yla birlikte 12 milletvekili hapiste bulunuyor.
“Dört grev ertelendi”
* Çeşitli işkollarında dört grev ertelendi. Grev hakkı ihlal edildi.
* 15 üniversite kapatıldı, KHK’larla 5 bin 644 akademisyenin işine son verildi; üniversitelerde çalışanlar dahil edildiğinde bu rakam 7 bin 800 kişiyi aştı.
* Seçilmiş Yerel Yöneticiler görevden alınarak, cezaevlerine konuldu ve yerlerine seçilmemiş kişiler atandı. Kayyum atanan Belediye sayısı 86’ye ulaştı.
“965 şirkete kayyum”
* Malvarlıklarına hukuksuz biçimde el kondu. KHK’lar kapsamında Türkiye'nin 43 ilinden toplam 965 şirkette kayyumlar Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna (TMSF) devredildi, 107 gerçek kişinin malvarlıklarına da kayyum olarak TMSF getirildi.
“168 bin 801 kişi hakkında adli işlem”
* Binlerce kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların avukat görüşleri sınırlandı. İşkence ve kötü muamele yaygınlaştı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ 7 Temmuz 2017’de yaptığı açıklamada, 15 Temmuz'dan sonraki süreçte, 168.801 kişi hakkında adli işlem yapıldığını söyledi.
“İhraç edilenlerin yüzde 20’si kadın”
* Kadınlara karşı hak ihlallerinde artış yaşandı. Hak arama kanalları tıkandı. KHK’lar ile 50’yi aşkın kadın sivil toplum kuruluşu kapatıldı. KHK’lar ile kamu kurumlarından ihraç edilenlerin yüzde 20’sini kadınlar oluşturdu. Kadın cinayetlerinde artış ve nitelik değişikliği dikkat çekti.
* OHAL kültür sanat alanına yayınevi kapatmaları, yazarların tutuklanması, konserlerin festivallerin, tiyatro oyunlarının yasaklanması, kültür merkezlerinin kapatılması inanç merkezlerine yönelik baskılarla damgasını vurdu. Alevilerin inanç merkezlerine ve kutsal günlerine yasak kondu. Laik, özgür bilimsel eğitimi ortadan kaldıracak adımlar atıldı. Eğitim kurumlarından başlayarak sistematik biçimde toplumu muhafazakarlaştırma ve dincileştirme çabaları hız kazandı.
* LBGTİ+ bireylerin mağduriyetlerini artırdı militarizm, homofobi ve transfobiyi yükseltti. Cezasızlık teminatı, hukuksuz uygulamalar, homofobik saldırıları ve polis şiddetini artırdı. LBGTİ+ yurttaşlar arasında korku ve yılgınlık yaygınlaştı, örgütlenme, toplanma ve gösteri yapma hakları kısıtlandı.
“180 medya kuruluşu kapandı”
* OHAL döneminde hükümet 180 medya kuruluşunu kapattı. Gazeteciler tutuklandı. KHK’larla 180 medya kuruluşu kapatıldı. 2017 Nisan- Mayıs- Haziran dönemini kapsayan Bia Medya Gözlem Raporu’na göre Türkiye’de136 medya temsilcisi hapishanede.
“445 yatırımcı lehine ÇED kararı”
* Çevreye zarar veren başta Termik santraller ve HES’ler olmak üzere yatırım ve projelerin çevreye etkisini değerlendiren Çevre etki değerlendirmesi (ÇED) raporlarını ayak bağı olan gören iktidar, OHAL’i fırsata çevirdi. SİT kavramı tarihe karıştı. Doğal, tarihi varlıklar yıkıma uğradı. 445 ÇED kararı yatırımcı lehine çıktı.
* Sivil topluma yönelik yaptırımlar ve verilen cezalar açısından tüm dönemlerin en büyük kıyım ve baskısı gerçekleşti. 1401 dernek ve 122 Vakıf kapatıldı.
“30 yayınevi kapatıldı”
* OHAL ilan edilmesinin ardından yazarlara, yayınevlerine keyfi gerekçelerle davalar açıldı, yazarlar hapse atıldı. 34 yazar tutuklu bulunuyor. Kitap toplatma ve yasaklamaları arttı. 30 yayınevi kapatıldı. Binlerce yayıncılık çalışanı işsiz kaldı.
* Güneydoğu bölgesinde çok geniş kamulaştırmalarla kitleler göçe zorlandı, mülksüzleştirildi. Diyarbakır Sur’da tarihi miras yok edildi, kamulaştırmalarla yoksullar kent merkezinden sürgün edildi, demografik yapı değiştirildi. (BK)