"Bölgeye yapılmış gibi görünen bu yatırımlar ya Türkiye'nin batısının yararlandığı ya da bölgede bir Olağanüstü Hal'i (OHAL) sürdürmeye yarayan askeri veya idari harcamalar."
Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği (GÜNSİAD) Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu da, bianet'e bölgede gerek özel gerek kamu yatırımlarının gözle görülür sonuçlar üretmediğini söyledi.
Bedirhanoğlu, bölgede bir "yatırım iklimi"nin oluşturulabilmesi için, öncelikle şiddetin durdurulması gerektiğini belirtti.
"Çatışma ortamı sona ermeli. Bunu daha önce de defalarca söyledik; PKK'nin silahlı şiddetten, şiddeti yöntem olarak kullanmaktan mutlaka vazgeçmesi gerekiyor.
Sorun demokratik kanallar üzerinden çözülmeli. Devletin de şiddet bahane edilerek OHAL, Terörle Mücadele Yasası, sıkıyönetim gibi uygulamalara başvurmaması gerek. Antidemokratik yaklaşım sıkıntı getirir. Ekonominin bereketi için demokrasi şart."
Sönmez: Sivil yatırımlar son derece düşük
İktisatçı Sönmez, Erdoğan'ın sözünü ettiği 7,5 katrilyonluk kamu yatırımının AKP iktidarı dönemindeki yatırım miktarı olduğunu belirttikten sonra, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin genel kamu yatırımları içindeki payının yüzde 10-15'i geçemediğini söyledi.
"Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) verilerinde bu durum rahatlıkla görülebilir.
"Bu miktar içinde önemli olan bölüm enerji ve ulaştırma yatırımları. Bir de askeri, Milli Savunma Bakanlığı ağırlıklı idari yatırımlar var.
"Özellikle Güneydoğu Anadolu Projesi'nde (GAP) üretilen enerji ülkenin batı bölgelerine yarıyor. Bölgedeki insanların doğrudan yararlanacağı sivil yatırımlarsa son derece az. Tarım, sanayi, sağlık, eğitim gibi alanlara yatırımlar son derece düşük."
"Pozitif ayrımcılık gerekiyor"
Sönmez, kamu yatırımlarında bölgesel bir pozitif ayrımcılık gerektiğinin altını çiziyor. "Daha sivil, doğrudan bölge insanının yararlanacağı yatırımlar olmalı."
Ancak, Uluslararası Para Fonu (IMF) programları, bölgesel eşitsizliği daha da artırıyor.
"IMF zaten kamu yatırımlarına karşı. Gerekli gördüğü yerlerdeki yatırımların da bölgesel kalkınmaya faydası yok. IMF zaten sosyal devlete karşı olmak demek. Programdan bu yana, bölgesel farklılık giderek büyüyor. Yapılmış gibi görünen yatırımlar, en çok küreselleşmeyle bütünleşen batı bölgelerine hizmet ediyor."
Özel yatırımlar içinse, daha çok teşvik gerektiğine işaret ediyor Sönmez.
"Vergi kolaylıkları, emek yoğun projeleri özendirecek yatırımlar, gerekli arsa tahsisleri gibi yöntemlere ihtiyaç var. Bu da politik bir pozitif ayrımcılık demek."
Bedirhanoğlu: Güvenlik, istikrar; bölgesel ve sektörel politika gerek
Bedirhanoğlu'ysa sözünü ettiği "yatırım iklimi"nin acilen oluşturulabilmesi için gerekenleri şöyle özetledi.
Güvenlik ve istikrar adımları: "Güvenlik ve istikrarı pekiştirmenin adımları atılmalı. Şiddet ortamı sona erdirilmeli. PKK şiddet yönteminden vazgeçmeli. Askeri hareketlilik de çözüm değil."
Bölgesel ve sektörel teşvik politikası: "Teşvik yasalarının popülist olmayan yaklaşımlarla çıkarılması gerek. Sigorta ödemeleri, elektrik giderleri gibi muafiyetler batıda da uygulanıyor. Türkiye'nin hemen hemen bütün illeri teşvik kapsamında. Bu pozitif ayrımcılık getirmiyor.
"Bölgesel ve sektörel pozitif ayrımcılık gerekiyor. Her sektöre teşviğe gerek yok. Örneğin pamuk, bölgede önemli bir hammadde. Demek ki tekstil ürünlerine ve sanayisine bağlı teşvikler, muafiyetler uygulanabilir. Keza, mermer de bu kapsam içine alınabilir. Tarım ve hayvancılıkla ilgili yatırımlar için de aynı şey söylenebilir."
Mevzuat katılımla hazırlanmalı: "Yasal mevzuatın pozitif ayrımcılık yaklaşımıyla ve bölgedeki sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla hazırlanması gerekiyor.
"Yaklaşık bir buçuk ay önce, STK'ler olarak Başabkan'la görüştük, sorunları aynı masada konuşma olanağı bulduk. Teşvik politikalarının eksiklikleriyle ilgili ikna olduğunu düşünüyoruz. Çünkü daha sonra, Giresun'daki konuşmasında, mutlaka bölgesel ve sektörel teşvik politikası uygulanması gerektiğini kendisi de söyledi. Bu bizimle yapılan görüşmenin bir sonucuydu. Sonbaharda, yasal mevzuat değişikliğinin gündeme gelmesini bekliyoruz." (TK/KÖ)