Haberin İngilizcesi için tıklayın
“20 Temmuz 2016’da ilan edilen ve hala süren OHAL’den önce de var olan haksız gözaltı ve tutuklamalar ile adil yargılanma hakkı ihlal edilerek sona erdirilen yargılamalar sonucu insan hakları savunucularının hapis cezalarına mahkum edilmesi, artarak devam ediyor.”
İnsan Hakları Derneği, “İnsan Hakları Savunucularına, İHD ve İHD Yöneticilerine Yönelik Baskılar Raporu”nu açıkladı.
Raporda, 10 İHD yöneticisinin kanun hükmünde kararname ile ihraç edildiği, İHD’lilere 225 ayrı dava ve soruşturma açıldığı bilgisi yer aldı.
Davalar, mahkumiyetler, soruşturmalar ve tutuklamalar
15 sayfalık raporun yanı sıra İHD yöneticileri ve üyelerine açılan davalar, sonuçlanan davalar ve mahkumiyetler ile tutuklu hak savunucuları ve devam eden soruşturmaların ayrıntılı yer aldığı bir dosya daha açıklandı.
TIKLAYIN - “2017 Yılı Sürekli OHAL Altında Geçti”
Hak savunucularına yönelik baskıların anlatıldığı raporda, “İHD’nin 2017 yılı Türkiye İnsan Hakları İhlalleri Raporu’nda da geçen yılın sürekli OHAL altında geçtiği, Türkiye’nin insan hakları ekseninin kaydığı ve Türkiye’nin tek kişi yönetimine dayalı rejim değişikliğine gittiği tespitinin yer aldığı” hatırlatıldı.
Yedi kentte 10 hak savunucusuna ihraç
KHK ile ihraç edilen İHD’liler şöyle:
İHD Genel Sekreteri Osman İşçi, İHD Ankara Şubesi MYK Üyesi Adnan Vural, İzmir Şubesi YK Üyeleri Mine Çetinkaya, Caner Canlı, Eylem Temiz, Dersim Şube Başkanı Gürbüz Solmaz, Maraş Şube Başkanı Selçuk Delibaş, Sakarya Şubesi YK Üyesi Kamber Göçer, Elazığ Şube Başkanı Behzat Hazır ve İskenderun Şube Başkanı Coşkun Selçuk.
BM insan hakları uzmanlarından çağrı
Raporda, BM insan hakları uzmanlarının da 17 Ocak 2018’de Türkiye’ye OHAL’in sona erdirilmesi için yaptığı şu çağrı da hatırlatıldı:
“Hükümetin attığı adımlar uluslararası insan hakları hukuku altındaki yükümlülüklerine aykırılık oluşturduğundan darbe girişiminden beri duyduğumuz kaygı devam ediyor.
“Gazeteciler, medya, insan hakları savunucuları, hukukçular, akademisyenler ve devlet memurları da dahil olmak üzere sivil topluma yönelik ciddi baskılardan ve ayrıca bir takım yetkilerin Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi altındaki yükümlülüklerle bağdaşmayan şekilde kullanılmasından ötürü ciddi endişe duymaktayız.”
“Hak ve hukuk örgütleri kapatıldı”
Baskıların artmasına dair, dernek ve örgütlerin kapatılması da örnek gösterildi:
“İHD’nin içerisinde yer aldığı İnsan Hakları Ortak Platformu’nun (İHOP), 21 Temmuz 2016-20 Mart 2018 tarihlerini kapsayan OHAL Güncellenmiş Durum Raporu incelendiğinde Türkiye’deki OHAL rejiminin kalıcı bir rejim haline geldiği ve bu rejimin temel hak ve özgürlükleri kısıtlayarak cezalandırdığı kolaylıkla anlaşılabilir. Özellikle kapatılan hak ve hukuk örgütleriyle OHAL rejiminin insan hakları savunucuları üzerindeki baskıları rahatlıkla görülebilir.”
TIKLAYIN - OHAL Raporu: 20 Mart 2018 Güncellemesi
"Türkiye'de adalete olan güven tesis edilmeli" |
Raporda öneriler, talepler ve tavsiyeler şöyle sıralandı: * BM İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi, BM Sözleşmesi haline getirilmeli, Türkiye’de İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi’nin uygulanması için acil tedbirler alınmalı. * Türkiye’de insan hakları faaliyetlerinden dolayı soruşturma ve kovuşturmaya maruz kalan ve tutuklu yargılanan tüm insan hakları savunucuları serbest bırakmalı. * İnsan hakları savunucularının yargılanmasına neden olan veya savunucuları tehditler ve baskılar ile yıldırmaya çalışan aktörler etkili soruşturma yöntemleriyle tespit edilmeli ve etkili bir şekilde kovuşturulmalı, Türkiye’deki cezasızlık politikasına son verilmeli. * Kolluk (polis, jandarma ve istihbarat) ve yargı içerisinde örgütsel faaliyet kapsamında açılan soruşturma ve davaların tamamı yeniden ele alınmalı, kurulan komplolar açığa çıkarılmalı. * İnsan hakları savunucuları hakkında soruşturma ve davalar uluslararası toplum tarafından izlenerek görünür hale getirilmeli, insan hakları örgütlerinin kapasitesinin güçlendirilmesine katkı sunulmalı. * Hukukun üstünlüğü ilkesine uygun bir yargı yapılanması gerçekleştirilmeli, Türkiye’de adalete olan güven yeniden tesis edilmeli, özel yetkili ve görevli ağır ceza mahkemeleri ve savcılıkları kapatılmalı. * Türkiye’nin en önemli sorunu, terör tanımının subjektif olması. Türkiye, BM Güvenlik Konseyi kararlarına uygun olarak terör suçlarını yeniden tanımlamalı, bunun dışındaki suçları terör suçları olarak nitelendirmekten vazgeçmelidir. Türkiye’de şiddete başvuran ile başvurmayan arasında ayrım yapılmalı ve ceza mevzuatı buna göre yeniden düzenlenmelidir. * Türkiye’de, herkesin ifade özgürlüğü, barışçıl toplanma ve gösteri hakkı ile örgütlenme özgürlüğü hakkı, uluslararası sözleşmelerdeki güvenceye kavuşturulmalı. * En kısa zamanda BM İnsan Hakları Savunucuları Özel Raportörü, Terörle Mücadelede İnsan Haklarının Korunması ve Desteklenmesi Özel Raportörü, Kanaat ve İfade Özgürlüğünün Geliştirilmesi ve Korunması Özel Raportörü ve Azınlık Konuları Bağımsız Uzmanı’nın Türkiye ziyaretleri mümkün kılınmalı ve raporlarında belirtecekleri hususlarda gerekli düzenlemeler yapılmalı. * OHAL kaldırılmalı ve meşruiyeti olmayan KHK’lar iptal edilerek mağdur edilenlerin mağduriyeti giderilmeli. * Türkiye’de ifade özgürlüğünün yasaklanması ve cezalandırılması nedeniyle çok büyük bir mağduriyet oluştuğundan temel düzenlemeler yapılıncaya kadar basın ve yayın yoluyla işlenmiş suç ve cezaların ertelenerek iptal edilmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması konusunda acil yasal düzenleme yapılmalı. |
(AS)
* İHD’nin “İnsan Hakları Savunucularına, İHD ve İHD Yöneticilerine Yönelik Baskılar Raporu”nun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
* İHD yöneticilerinin soruşturma ve davaları hakkında bilgiye de buradan…