Öğretmen Ağı tarafından düzenlenen SEÇBİR Öğretmen Ağı Akademi Buluşmaları’nın yeni döneminde dijital medya okuryazarlığı ve eğitim müfredatında dijital medya eğitimi konuları çevrimiçi bir etkinlikte ele alındı.
22 Ekim'de düzenlenen ve Melisa Soran'ın modere ettiği etkinliğe, IPS İletişim Vakfı / bianet'in paydaşı olduğu "Our Media" (Bizim Medyamız) projesi kapsamında oluşturduğu Medya Okuryazarlığı Koalisyonun da danışmanı olan Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu konuşmacı, sosyolog Prof. Dr. Kenan Çayır ise tartışmacı olarak katıldı.

Ne kadar medya okuryazarısınız?
Etkinlikte dijital medya okuryazarlığının kapsamı tanımlandı. Prof. Giritli İnceoğlu, dijital okuryazarlığın yalnızca teknolojik kullanım becerisi olmadığını vurgulayarak, “İçinde eleştirel düşünme, etik farkındalık ve aktif yurttaşlık meselesi var. Eleştirel dijital okuryazarlık, kullanıcıların dijital içerikleri sorgulama, analiz etme ve aynı zamanda dönüştürme becerisidir” dedi.
Giritli İnceoğlu, dijital devrimin yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda toplumsal bir dönüşüm olduğunu vurguladı. 1990’lı yıllarda internetin yaygınlaşmasıyla birlikte, bilgiye erişimin kolaylaşacağı, daha fazla kişinin sesini duyurabileceği ve katılımcı demokrasinin güçleneceği yönünde büyük bir iyimserlik hâkim olduğunu söyledi. İnceoğlu'na göre dijital ortamlar bu beklentileri bir noktaya kadar karşıladı; kadın hareketleri, çevre savunucuları, LGBTİ+lar ve mülteciler gibi daha önce kamusal alanda yer bulamayan gruplar, dijital medyada kendi hikâyelerini anlatma ve dayanışma ağları kurma imkânı buldu.

DİJİTAL MEDYA OKURYAZARLIĞI - 1
Dijital medya okuryazarlığının temel kavramları ve kuramsal çerçeve
"Ancak zamanla bu alan, yalnızca özgürleşmenin değil, aynı zamanda yoğun bir denetimin de sahnesine dönüştü" diyen İnceoğlu, kullanıcıların ilgi ve duygularının veri haline getirilip ticari meta olarak kullanıldığını, sosyal medya platformlarının özellikle öfke, korku ve nefret gibi duygulara hitap eden içerikleri öne çıkardığını belirtti. Bu durumun, dijital kamusal alanı yankı odalarına ve kutuplaşma ceplerine dönüştürdüğünü ifade etti.
“Artık birçok sesin yükseldiği ama bu seslerin bir gürültüye dönüştüğü, bilgi ile görünürlük arasındaki farkın silindiği bir ortamdayız” diyen İnceoğlu, herkesin algoritmaların hangi içeriklerin değerli olduğuna karar verdiği bir görünürlük ekonomisinin parçası haline geldiğini ifade etti.
Yine de karamsar bir tablo çizmekten uzak duran İnceoğlu, dijital etik, medya okuryazarlığı ve eleştirel bilinçle yeni bir denge kurulabileceğini savundu. “Mesele teknoloji değil, mesele biziz. Teknolojiyle ne yaptığımızı sorgulamalıyız” dedi.

Dijital güvenliğiniz ne durumda?
"Üç yaklaşım arasında denge kurulmalı"
Giritli İnceoğlu, çocuklara yönelik dijital medya eğitimlerinin teşvik edici veya katılımcı yaklaşımlardan ziyade koruma odaklı olduğunu söyledi.
"Türkiye'de müfredat ve dijital medya eğitimlerin çoğu baktığımız zaman korumacı yaklaşıma dayanıyor. Çocuklarımızı risklerden, zararlı içeriklerden korumayı hedefliyor. Bu tabii ki önemli ama çok yetersiz. Çünkü otomatikman gençleri renk pasif kullanıcı konumunda bırakıyor.
Teşvik edici yaklaşım dijital ortamı yaratıcılık ve öğrenme fırsatı olarak görüyor. Katılımcı yaklaşım dediğiniz zaman öğrencileri aktif yönetici veya eleştiren yurttaş haline getiriyor.

DİJİTAL MEDYA OKURYAZARLIĞI – 7
Yapay zekâ çağında çocuklar: Fırsatlardan yararlanırken risklerden nasıl korunacaklar?
Benim önerim, müfredatın bu üç yaklaşım, hibrit bir şekilde arasında denge kurması ama ağırlık özellikle katılım Yani çocukları koruyalım yerine çocuklarımızı güçlendirelim anlayışının tatil olması gerektiğini düşünüyorum."
Giritli İnceoğlu, öğretmenlerin rolünün merkezi olduğunu vurguladı: “Sınıfta öğrencinin bir arkadaşına yönelik alaycı bir paylaşım yaptığını gördünüz. Bunu sınıfla birlikte tartışmak, empatiyi ve dijital etik bilincini geliştirmek açısından önemli. Öğrenciler, ‘Bu içerik kimin bakış açısıyla üretildi? Hangi çıkarı destekliyor?’ gibi soruları sormalı” dedi.
Buluşma, dijital medya okuryazarlığının yalnızca teknik becerilerle sınırlı olmayan, eleştirel düşünceyi, etik değerleri ve demokratik katılımı önceleyen bir anlayışla ele alınması gerektiği vurgusuyla tamamlandı.

