Hocam;
Bu mektup "eşit, kardeşçe bir yaşam" idealinizi paylaşan öğrencilerinizin size söylemek istediklerinin yazıya dökülmüş halidir. Güneşli bir dünyaya adadığınız yaşamınızda yeni bir yıla parmaklıklar arkasında giriyorsunuz; fakat şiirdeki gibi
"Hangi zorluğu
yenmemiş insanoğlu.
Hele taşıyorsa içinde
bu insanca sevgiyi."
Sesimiz yankılansın koğuşunuzun duvarlarında, sesimiz çarpsın kapınızı kıranların yüzüne, sesiniz çoğalsın sesimizle; işlesin Türkiye halklarının yüreğine. Sesimizi susturmaya çalışıyorlar; haykırıyoruz "eşitliği, kardeşliği ve özgür düşünceyi."
Sizi dört duvar arasına koyan zihniyet sizin sesinizin ve ışığınızın duvarlarla engellenemeyeceğini hesaba katmadı. Biz buradayız ve gücünüz gücümüzdür.
O kadar aşikardır ki sizin tutuklanmanız, hakim samimiyetsiz politikalara eklemlenmeyi reddeden ve akademisyenlerin ve öğrencilerin de içinde bulunduğu, sorunların adil çözümünde ısrarlı bütün muhaliflere iktidarın gönderdiği bir mektuptur.
Biz bu mektuba cevaben diyoruz ki; muhalefetin yargı mekanizmaları aracılığıyla sesinin kısıldığı, halkın insan olmanın verdiği en temel haklarından mahrum bırakıldığı, insanların korkutularak konuşamaz, düşünemez ve örgütlenmez hale getirilmeye çalışıldığı, iktidarın halklara rağmen olduğu bir toplumda var olmak bizim için artık dayanılmaz hale geldiğinden, bugünden sonra bedeli ne olursa olsun "özgür, eşit ve barış içinde bir dünya" idealimize daha sıkı sarılacağız.
Biz bu olanları izlerken nefes daraltıcı bir utanç duyuyoruz. İktidarın adaletine olan güvenimiziyse çoktan yitirdik. Çünkü görünen o ki onun adalet bildiği zulümdür.
Bu zulme karşı biz de diyoruz ki "Hayatı sadece kendimiz için yaşamıyoruz, ve korkmuyoruz; hiçbir şeyden. Yarın bizim çünkü..." (HK)