Parasız eğitim ve söz hakkı için eyleme giden öğrencileri karşılaştıkları polis şiddetinden sorumlu tutan, eylemlerin arkasında "birilerinin" olduğunu söyleyen iktidara bir dizi köşe yazarından da medyada destek geldi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan protestolarla ilgili ''İki haftadır İstanbul'daki tuzak, tezgah ne ise Siyasal Bilgiler Fakültesi'ndeki (SBF) olay aynıdır. Kimse bunu özgürlükler adına ifade edemez... Protestoda bulunanların hangi yapının mensubu olduklarını tahmin ediyoruz" dedi.
" Bu tür adımlar atıldığı sürece görevi güvenliği sağlamak olan polis de ortaya gereken tavrı koyacaktır." Erdoğan medyayı da olayları "dödüre döndüre yayınladığı için" kınadı.
Beki-Yetkin polemiği
Radikal'de öğrencilere yönelik polis şiddetini öğrencilerin davet ettiğini savunan Akif Beki ve onu eleştiren Murat Yetkin arasındaki tartışma üçüncü gününe girdi.
Beki "Kabul edelim ki, öğrenci arkadaşlarımız da Başbakanlık'taki bir toplantıyı basmalarına polisin yol vermeyeceğini bilmeliydi. O kadar naif olmamalıydılar. İyi niyetle kışkırtır, kutlu bir dava uğruna fiziki güç kullanırlarsa polisten aynı karşılığı alacaklarını kestirebilmeliydiler" demişti.
Yetkin bunu eleştirerek Beki'yi Fehmi Koru'yla takas etmeyi önerdi. Beki de "Bence kimseyi alıp Murat'ı vermeyelim. Yerinde dursun, işine gücüne baksın" diye cevap verdi.
Türköne doktorluğa devam ediyor
Hafta sonu İstanbul'da polisin öğrencilere yönelik şiddetiyle ilgili hakaret ve ayrımcılık içeren iki yazı Zaman'da Mümtazer Türköne ve Sabah'ta Emre Aköz'den geldi.
Türköne 7 Aralık'ta "Polislerin hastanelerin acil servislerinde görev yapan güvenlik görevlileri gibi davranmaları gerekir. Hastanın kendisine ve çevresine zarar vermesini engelleyecek şekilde etkisiz hale getirecek ve tedavisine katkıda bulunacaksınız" diye yazdı.
Bugün de devam ederek "Ha elinizdeki silahla sağa sola ateş etmişsiniz, ha bir genç hanımın bebeğini kaybetmesine vesile olmuşsunuz. Yeterli reklam yapıldı mı? Hepsi şiddete dayanan siyasî reklamın gücü hesaplanırken aynı haneye artı olarak yazılır" dedi ve "eski tüfekleri" de hastalıklı olmakla suçladı.
Türköne "bazı" Radikal yazarlarının da propaganda için dayak yiyen öğrencilerin oyununa gelerek reklamlarını yapmakla eleştirdi.
Aköz Ergenekon'u buldu
Aköz'se öğrencileri "illegal örgüt militanlarının kışkırttığını" belirttikten sonra polis şiddeti nedeniyle bebeğini kaybeden kadın öğrenci için "Hamileydim, çocuğumu kaybettim" şeklindeki duygu sömürüsünü kimse yutmasın. Madem bebeğini önemsiyorsun, ne işin var orada?" dedi.
Aköz bugün de eylemci öğrencilerin "Sol Kemalist, vesayetçi, askerci, katı laikçi bir ideolojileri" olduğunu iddia etti; üstü örtülü olarak Ergenekoncu olduklarını öne sürdü. Amaçlarının da "yeni anayasayı engellemek olduğunu" söyledi.
Sabah'ta Nazlı Ilıcak öğrencileri başlarına gelebilecekler konusunda uyardı: "Aklı başında hiç kimse, üniversitelerin 1980 öncesinde gördüğümüz gibi anarşi yuvaları haline gelmesine izin vermez". (EÜ/EÖ)