Üç yıl önce Ankara'da YÖK'ü protesto eden öğrenci Veli Kaya bir depoya götürülerek polisler tarafından şiddete maruz kalmış, görüntülerse canlı olarak yayınlanmıştı. İçişleri Bakanlığı açılan dava ile 172 YTL maddi tazminat, 3 bin YTL ise manevi tazminat ödemeye mahkûm edildi.
Gazi Üniversitesi'nde ise ülkücü oldukları iddia edilen kişiler Kürt oldukları gerekçesiyle iki öğrenciye silahlı saldırıda bulundu.
Eğitim Sen: YÖK kaldırılmalı
Eğitim Sen Gaziantep Şubesi Başkanı Mehmet Bozgeyik, YÖK'ün varoluş sebebinin üniversitelerin yeni liberal politikalara uyumlu hale getirilmesi, toplumun ve bilimin hizmetinden çıkarak, sermayenin çıkarına hizmet ettirmek olduğunu söyledi.
YÖK'ün, kurulduğundan bugüne kadar geçen süreçte kendisine verilen bu görevi büyük bir başarı ile gerçekleştirdiğine değinen Bozgeyik, "Bu anlamda üniversiteler, zaman içinde bilim yuvaları olmaktan çıkarak ticarileştirildi ve sermaye için faaliyet gösteren kurumlar haline dönüştürüldü" dedi.
YÖK'le birlikte üniversitelerin özgür düşünen, toplum için bilim üreten ve sunan bilim insanlarından arındırılmış, daha sonra da militarist bir anlayışın hakim olduğu kışlalar haline dönüştürüldüğünü söyleyen Bozgeyik, "Bugün birer ticarethane gibi işleyen, içten içe eritilerek kamusallığı yok edilmek istenen üniversitelerimize sahip çıkmanın sorumluluğu ile karşı karşıyayız. Atılacak ilk adım, üniversitelere hakim olan YÖK düzeninin ve YÖK'çü anlayışların kırılmasıdır" dedi.
Geçtiğimiz dönemde YÖK ile AKP arasında ortaya çıkan tartışmaların özünde ne bilimsel özgürlük, ne de akademik özerklik bulunmadığını kaydeden Bozgeyik, şöyle dedi:
"Üniversiteler üzerinden yürütülen tartışmaların özünde, bir bütün olarak üniversitelere hakim olma anlayışı yer alıyor.
"Bu tartışma nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, üniversitelerin, üniversite çalışanlarının ve öğrencilerin zarar göreceği, özerk-bilimsel-demokratik üniversite anlayışının geri plana itilecektir."
YÖK protestosunda şiddet kullanan polise hapis cezası yanında para cezası
6 Kasım 2003'te Ankara Kızılay'daki YÖK'ü protesto eylemine güvenlik güçleri müdahale etmiş, dağılan gruptan yakaladıklarını gözaltına alırken, Kaya ise Şekerbank'a ait depoya götürerek dövmeye başlamıştı.
Şiddet görüntüleri televizyon kameraları tarafından görüntülenmiş, genci kurtarmak isteyen vatandaşlarla avukatların tepkileri de canlı yayında ekranlara yansımıştı.
Olaydan sonra hakkında ceza davası açılan iki polis, "kötü muameleden" altışar ay hapse mahkûm edilmişti. Şiddet mağduru Kaya, avukatı Gökçen Zorlu aracılığıyla, idareye başvurarak gördüğü işkence ve fena muamele nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın karşılanmasını istemiş, ancak idareden olumsuz cevap alınca, bu kez İçişleri Bakanlığı aleyhine 172 YTL maddi, 10 bin YTL de manevi tazminat istemiyle dava açmıştı.
Ankara 9. İdare Mahkemesi, öncelikle Anayasa'ya göre idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü oluğunun altını çizerek davayı kabul etti. Mahkeme, bakanlığın bu olaydan neden sorumlu olduğunu da gerekçesinde şöyle açıkladı:
"Polis memurlarının yasaların kendilerine verdiği yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle polisle arbedeye giren davacıyı etkisiz hale getirip gözaltına alması gerekirken kötü muamelelerde bulunarak maddi ve manevi zarar verdikleri mahkeme kararıyla yargılanan iki polis memuru hakkında verdiği altışar aylık mahkûmiyet kararıyla sübuta erdiğinden davalı idarenin personelinin kusurundan meydana gelen zararı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Olayda, polis memurlarının hatalı davranışları sonucu davacının fiziksel sağlık sorununun olumsuz şekilde etkilendiği anlaşıldığından davacının manevi zarara uğradığının kabulü gerekir. Bu durumda davacı lehine maddi tazminat ve olay nedeniyle duyduğu üzüntüyü kısmen hafifletebilmek için manevi tazminata hükmedilmesi gerekmektedir."
3 bin YTL faiziyle ödenecek
Mahkeme, bakanlığı bu görüşle Kaya'ya, kırılan gözlüğü için 172 YTL maddi tazminat, 3 bin YTL ise manevi tazminat ödemeye mahkum etti. Bu miktara, davanın açıldığı tarihten itibaren yasal faiz de yürütülecek.
Bursa'dan da YÖK'e protesto
Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) üyesi üniversiteliler dün (7 Kasım) Orhangazi Meslek Yüksek Okulu (MYO) önünde YÖK'ü protesto etti.
Okul önünde konuşma yapan ÖDP Gençlik Meclisi üyeleri gösterilerini yaptıktan sonra olaysız bir şekilde dağıldılar.
Öğrenciler "12 Eylül Faşist Askeri Darbesi topluma çekidüzen vermek için birçok kurumu tasfiye ederken koyduğu yasa ve kurumlarla birçok kurumun da içini boşaltma gayreti içine girdi. Toplumsal gelişmenin motor gücü olan üniversiteler de bu baskı ve şekillendirmeden nasibini aldı, üniversitelerin içinin boşaltılması ve düzen ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendirilmesi için faşist cunta tarafından YÖK kuruldu" dediler.
YÖK'ün bu süreç içinde üniversiteleri hızla yozlaştırdığını söyleyen öğrenciler, eğitiminse para ile alınıp satılır bir meta haline getirildiğini, lise eğitiminin ise tamamen dershanelerin eline ve insafına terk edildiğini, öğrencilerin bütün bir hayatına Öğrenci Seçme Sınavı'yla (ÖSS) karar verildiğini, kazananlarınsa yüksek eğitim harçları, beslenme ve barıma sorunları ile karşı karşıya kaldıklarını söylediler.
"Bilim yuvası olması gereken Üniversiteler sürekli kameralarla ve polis tarafından gözetlenip en ufak demokratik talepler dahi polis zoru ile yok edilmeye çalışılıyor..Üniversiteyi bitirenler de iş bulabilmek için yine paralı hale getirilen Kamu Personeli Seçme Sınavı'na (KPSS) tabi tutuluyor"
Öğrenciler "Biz YÖK'ün 25. yılında örgütlenmek, direnmek ve dayanışmak zorundayız. Eşit özgür ve parasız eğitim hakkı için sesimize ses katmak, üniversiteler üzerindeki YÖK ve AKP ablukasını dağıtmak zorundayız. Tamamen paralı hale getirilen eğitim sistemine karşı örgütlenerek hayatımızı 'para'latmayacağız " dediler.
Gazi'de Kürt oldukları gerekçesiyle öğrencilere saldırı
Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde gerçekleşen olayda 4. sınıf öğrencisi Aslan Oktay, 5- 6 kişilik bir grup tarafından silahla her iki ayağından vuruldu. Saldırıda, 3. sınıf öğrencisi Abdullah Demir'in de burnu kırıldı.
İkisi de Mardin Kızıltepe nüfusuna kayıtlı olan öğrencilerin "Kürt" oldukları nedeniyle dövüldükleri öne sürüldü.
Gazi Üniversitesi daha önce gazeteci Metin Uca'ya yönelik saldırı ile öğretim üyesi Remzi Altınpolat'ın uzun saçlı ve küpeli olduğu gerekçesiyle ülkücü oldukları iddia edilen öğrencilerce dövülmesi olaylarına sahne olmuş, cumartesi ise (4 Kasım) silahlı yaralama olayı meydana gelmişti.
İdareciler müdahale edemedi
Kavga öncesi güvenlik görevlilerinin ortadan kaybolduğunu da iddia eden öğrenciler, olay yaşanırken idarecilerin de bahçede bulunduğunu ancak müdahale edemediğini kaydettiler.
Olayla ilgili olarak, Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ve Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri soruşturma başlattı. Olay yerinde 9 milimetrelik boş kovanlar bulundu. Silahı kullandığı iddia edilen A.Y.'nin arandığı belirtildi. (EZÖ/TK)