Erkek şiddetine dikkat çekmek amacıyla Türkiye’nin dört bir yanında eylemler düzenlenirken, üniversitelerdeki protestolara yönelik ırkçı grupların saldırıları gündeme geldi.
Özellikle "Jin, Jiyan, Azadî" (Kadın, Yaşam, Özgürlük) sloganı bu saldırıların merkezinde yer aldı. Ancak öğrenciler, tüm baskılara rağmen geri adım atmıyor.
İstanbul’da 4 Ekim’de Semih Çelik’in Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner’i öldürmesinin ardından birçok üniversitede kadın cinayetlerine dikkat çekmek amacıyla eylemler düzenlendi. Bu eylemler, "Jin, Jiyan, Azadî" sloganı üzerinden hedef alınarak çeşitli grupların saldırılarına maruz kaldı.
Geçen hafta (8 Ekim), Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü’nde gerçekleştirilen eylemde "Jin, Jiyan, Azadî" dövizi taşıyan bir kadın öğrenci şiddete maruz kaldı.
14 Ekim’de Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde, "Katledilen bütün kadınların ve çocukların hesabını soracağız" şiarıyla yapılan eylemde "Jin, Jiyan, Azadî" sloganı atan öğrencilere, aralarında pek çok erkeğin bulunduğu bir grup saldırdı.
Ankara’daki eylemden bir gün sonra, 15 Ekim’de Koç Üniversitesi Ana Kampüsü’nde erkek şiddetine karşı oturma eylemi düzenlemek isteyen öğrenciler yine, aralarında erkeklerin bulunduğu bir grup tarafından "Jin, Jiyan, Azadî" pankartı gerekçe gösterilerek saldırıya uğradı.
16 Ekim’de de Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, yaşanan bu saldırılar karşısında dayanışma içerisinde olduklarını belirtmek için Kuzey Kampüs'te eylem yaptı.
Ayrıca dün (17 Ekim), Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Matematik Bölümü binasında bulunan Kadın Duvarı’na yazılan yazı tekrar karalandı.
“Güvenlikler, ‘Birilerinin rahatsız olduğunu’ söyledi”
Hacettepe Üniversitesi’nde saldırıya uğrayan ve ismini belirtmek istemeyen bir öğrenci, eylem öncesinde sosyal medyada "Jin, Jiyan, Azadî" sloganı atılması üzerinden bir hedef gösterilme durumunun yaşandığını söyledi:
“Eylem günü de bu dövizi taşıyan kadınlara yönelik, ‘Yasak, indireceksiniz’, ‘Taşıyamazsınız’, ‘Siz teröristsiniz’ gibi söylemlerle defalarca gerginlik yaratıldı. Özel Güvenlik Birimi'ne (ÖGB) şikâyet edildik. ÖGB de dövizleri indirmemiz gerektiğini çünkü ‘Birilerinin rahatsız olduğunu’ söyledi.”
“Tuttuğum döviz elimden alındı, bir kişi üzerime atladı”
"Jin, Jiyan, Azadî" dövizi taşıyanlardan biri olduğunu söyleyen öğrenci, “Basın açıklaması okunurken bir kişi elimdeki dövizi almaya çalıştı, dövizi geri aldım. Aldığım gibi bir kadın üstüme atlayarak bana saldırdı. Çevredeki diğer kadın arkadaşların müdahalesi ile kadını benden uzaklaştırdılar” dedi.
“ÖGB, resmen seyirci konumuna geldi”
Üniversite yönetiminin bir tutum sergilemediğini belirten öğrenci, saldırı anında okulda çok sayıda sivil polis ve güvenlik olmasına rağmen hiçbir müdahalede bulunulmadığını söyledi:
“ÖGB, saldırıdan sonra hiçbir şey yapmadı. ÖGB’ye neden müdahale etmedikleri sorulduğunda ise ‘Kadın güvenlik çağırdık’ gibi saçma bir cevapla karşılaştık. Daha önce yaşanan herhangi bir olayda kadın ya da erkek fark etmeksizin müdahale eden ÖGB, bu sefer bir bahane ile resmen seyirci konumuna geldi. Saldırı, okul yönetiminin gözü önünde yaşanmasına rağmen hiçbir şey yapılmadı. Maalesef şu ana kadar kimseye soruşturma açıldığını duymadım.”
“Sosyal medyada hedef gösterildim”
Ayrıca, saldırı sonrasında doğrudan tehdit almadığını belirten öğrenci, bazı sosyal medya hesapları tarafından hedef gösterildiğini belirtti:
“Paylaşımlarda, ‘İsimleri elimizde, gereken yapılacaktır’ şeklinde ifadeler var. Yine paylaşımların altına gelen yorumlarda ‘İsmini söyleyin, biz gerekeni yapalım’ şeklinde yorumlar yapılıyor.”
Bir grubun saldırısına maruz kalmadığını ama tüm eylem boyunca yapılmaya çalışılan provokasyonların arkasında faşist bir grubun olduğunu düşünen öğrenci, kendisine saldıran kişinin de ırkçı ve faşist grubun bir parçası olduğunu düşündüğünü belirtti.
“Yükselen gerici hareketi, AKP-MHP iktidarı besliyor”
Öğrenci, kadınların sadece özgürlük taleplerinin değil, haklarını aramalarının da bir toplumsal dirençle karşılaştığını söyledi. Aynı zamanda, eylemlere giden kadınların hedef gösterildiğini, şiddete, tacize, tecavüze ses çıkaranların “makbul” kadın olmamakla suçlandığını söyleyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Yükselen gerici bir hareket var ve bu hareket, AKP-MHP iktidarının politikalarından besleniyor. Üniversitelerde, liselerde ve yurtlarda eylemler yapıldı. Bu eylemler neredeyse ülkenin her tarafına yayıldı. Bu saldırılar, işte tam da bu yükselen güçlü sesi boğmak ve bu eylemleri bölmek için sosyal medyada başlayan linç kültürünün bir parçası.”
Ankara Üniversitesi’nde de eylem yapan kadınlara saldırı
Ankara Üniversitesi’nde saldırıya uğrayan ve ismini belirtmek istemeyen bir öğrenci, eylemden önceki gün Mülkiye Teşkilatı isimli sosyal medya hesabından, Ankara Barosu 68. Genel Kurulu hakkında bir yazı paylaşıldığını belirtti:
“Ankara Barosu 68. Genel Kurulunda, ‘Jin, Jiyan, Azadî’ sloganını atan Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar (ÖÇAV) hakkında bir yazı paylaşılarak korku yaratılmaya çalışıldı. Biz, 14 Ekim günü basın açıklamamızı okuduk ve sloganlarımızı attık. ‘Jin, Jiyan, Azadî’ sloganını atmamızla birlikte faşistler bize karşı saldırı girişiminde bulundular.”
“Gitmesi gereken biz değil, bize saldıranlar”
Sivil polislerin ve ÖGB’nin kendilerini okuldan çıkarmak istediğini fakat okulu terk etmediklerini söyleyen öğrenci, “Eylem sonrasında okulda kadın arkadaşlarımızla beraberken yanımızdan geçen iki kişi, bize hakarette bulundu. Cevap verdiğimizde ise yine saldırıya geçtiler ve küfürler savurdular. ÖGB’nin saldırganları uzaklaştırmasıyla olay kapandı ve hiç kimse için bir soruşturma açılmadı” dedi.
“Üniversite yönetimi ne olay öncesinde yapılan terörize edici açıklamalara bir tepki verdi ne de saldırı anında ve sonrasında saldırganlar hakkında bir yaptırım uyguladı. ÖGB, saldırı esnasında bize susup dağılmamızı söyledi ve son aşamada da bizi okuldan çıkarmaya çalıştı. Okuldan gitmesi gereken biz değil, bize saldıranlardı. Bu yüzden de kampüsümüzü terk etmedik.”
Kişisel sosyal medya hesabında gündemle ilgili paylaştığı gönderilerin yorumlarında tehdit ve hakaret içerikli mesajlar aldığını söyleyen öğrenci, “Gördükleri yerde yolumu keserek bana zarar vereceklerini söylediler. Bu tehditlerle bizleri yıldırıp korkutacaklarını düşünüyorlar” dedi.
“Eylemlerin kriminalize edilmesine sessiz kalmayacağız”
“Jin, Jiyan, Azadî” sloganının, Jîna Mahsa Amini eylemlerinde ve Hindistan’daki kadınlarca da kullanılan, evrenselleşmiş ve kalıplaşmış bir slogan olduğunu söyleyen öğrenci, slogana karşı yapılan ırkçı bir saldırının söz konusu olduğunu belirtti:
“Faşistlerin, ‘Jin, Jiyan, Azadî’ sloganını terörize etmesine, ırkçı ve provokatif söylemleriyle hakkımızı aradığımız eylem alanlarını kriminalize etmesine sessiz kalmayacağız. Bu yüzden de ‘Kadın, Yaşam, Özgürlük’ sloganını her dilde atmayı sürdüreceğiz.”
Koç Üniversitesi’nde oturma eylemine saldırı
Koç Üniversitesi’ndeki eylemde saldırıya uğrayan ve ismini belirtmek istemeyen bir öğrenci, tanıdıkları ve bildikleri sıra arkadaşları tarafından saldırıya uğradıklarını söyledi:
“Saat 12.45 civarında başlayan eylemde biz yaklaşık 50 kişiydik. Eylemin ilk yarım saati içerisinde 3 erkek, ‘Jin, Jiyan, Azadî’ pankartını gördükten sonra oturan arkadaşlarımızın yanına gelerek pankartların kaldırılmasını istedi ve istekleri reddedilince de megafonumuzu tekmeledi.”
“Üzerimize cisimler fırlatıldı”
Ayrıca önlerinden bozkurt işareti yaparak ve "Ne mutlu Türk’üm diyene" diyerek geçen kişiler olduğunu belirten öğrenci, “Yaklaşık 10 kişi, bağırarak üzerimize yürüdü ve bize çeşitli cisimler fırlattı. Fırlatılan cisimlerin isabet ettiği öğrenci arkadaşlarımız var” dedi.
Bu esnada kendilerine pek çok cinsiyetçi küfür edildiğini belirten öğrenci, saat ilerledikçe karşılarındaki grubun daha da kalabalıklaşarak 200 kişi civarına yükseldiğini söyledi:
“Bizleri ablukaya alanların neredeyse hepsi, güçlerini erkek adaletten alan erkeklerdi. Mesela Ümit Özdağ, eylemi ‘Kampüste bölücü çetelere izin vermeyen milliyetçi gençlerin gözlerinden öperim’ diyerek paylaştı. O ve onun gibi nefreti körükleyen her erkek, o gün karşımızda saldırıdaydı.”
Öğrenci; saldırılar başlayınca, toplanan ÖGB’ye alandan çıkmak istediklerini ama şu anda güvenli şekilde dağılmalarının mümkün olmadığını ve karşılarındaki kalabalık dağıldığı takdirde onların da dağılacağını söylediklerini belirtti.
Saldırıların bu kadar uzun sürmesinde Atatürkçü Düşünce Kulübü’nün (ADK) büyük bir payı olduğunu düşündüğünü söyleyen öğrenci, “Aralarında, defalarca kez şahit olduğum üzere, tüm eylem boyunca kalabalığı kışkırtıcı slogan atarak üzerimize saldırttıktan sonra ayırmaya çalışıyormuş gibi yapanlar vardı. Arabuluculuk yaptıklarını söyleyerek defalarca kez bizim tarafa doğru geldiler. Biz, dağılacağımızı söylememize rağmen karşı tarafa gittiklerinde o kalabalığın bize doğru ilerlemesini sağladılar” dedi.
Koç Üniversitesi öğrencisi olmayan insanlara, burs ve kimlik bilgilerinin sızdırıldığını söyleyen öğrenci, kulübün bu duruma önayak olduğuna dair büyük şüpheleri olduğunu belirtti.
Öğrenci, sözlerine şöyle devam etti:
“Geçen günlerde de sosyal medya hesaplarından, ‘Her görüşten kadınla faşizme karşı dayanışma içerisinde olacağız’ yazdıkları bir bildiriyi önce paylaşıp sonra sildiler. Bunun sonrasında ise yayımladıkları açıklama metninde, ADK Yönetim Kurulu’nun üniversite yönetiminin ricası üzerine ortamı sakinleştirmek için orada olduğunu açıkladılar.”
“Rektör Yardımcısı: ‘İki taraf da kötü niyetli’ dedi gitti"
Sonrasında Öğrenci Dekanı Bülent Kılıç ve Rektör Yardımcısı Havva Funda Yağcı Acar’ın alana gelerek iki tarafla görüştüğünü belirten öğrenci, aynı anda dağılmaları ve bir güvenlik koridoru oluşturulması üzerinde anlaşmaya varıldığını fakat eylemciler dağılmaya hazırlanırken karşılarındaki grubun üzerlerine doğru ilerlediğini söyledi:
“Biz gerilerken slogan atmaya ve bozkurt işareti yapmaya başladılar. Bu esnada Rektör Yardımcısı, ‘İki tarafın da kötü niyetli olduğunu’ belirterek alanı terk etti. Öğrenci Dekanı da bir süre sonra ortalıktan kayboldu.”
“Servislerimizin önü kesildi”
Saat 18.00’e doğru güvenlik eşliğinde alandan çıkabildiklerini söyleyen öğrenci, okuldan çıkmaları için getirilen servislerdeyken önlerinin kesildiğini belirtti:
“Biz servislerdeyken bozkurt işareti yaparak araçlarıyla gezenler vardı. Servislerin önü kesildi, biz de olabildiğince arabaların plakalarını almaya çalıştık. Ayrıca, bize saldıran grubun da bizden 15 dakika sonra İstiklal Marşı okuyarak dağıldığını öğrendik.”
“Jin, Jiyan, Azadî; hareketimizin vazgeçilmez bir parçası”
Öğrenci, özellikle “Jin, Jiyan, Azadî” sloganının hedef alındığını söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Feminizm; dil, din, ırk fark etmeksizin kadınların omuz omuza verdikleri bir mücadele. Haliyle, eylemlerimizde hangi dilde pankart açmak isteyen öğrenci varsa onlar için bir güvenli alan. ‘Jin, Jiyan, Azadî’ ise özellikle milyonlarca Kürt kadının yaşadığı ülkemizde hareketimizin vazgeçilmez bir parçası ve öyle olmaya devam edecek.”
Boğaziçi Üniversitesi’nde saldırıya uğrayan kadınlarla dayanışma
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, geçtiğimiz günlerde yaşanan tüm bu saldırılar karşısında 16 Ekim’de Kuzey Kampüs'te dayanışma eylemi yaptı.
“Canımızı nasıl savunuyorsak Kürtçeyi de savunacağız”
Eylem komitesinden Pelin G., bianet’e şunları söyledi:
“İnsan haklarını savunan herkese terörist yaftası atan iktidarla ortaklaşmamak ve çevremizde hızla yükselen faşizm dalgasına karşı birbirimize sahip çıkmak için buradaydık. Koç Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi dâhil ülkenin dört bir yanında kadına şiddete karşı düzenlenen eylemlerde kadınlara saldıranların, ‘Jin, Jiyan, Azadî’ sloganını hedef gösterenlerin ve failleri koruyan sistemin erkek olduğunu biliyoruz. Bu bağlamda, ‘Canımızı nasıl savunuyorsak Kürtçeyi de savunacağız’ diyoruz. Dayanışmamız her zaman devam edecek.”
ODTÜ’de Kadın Duvarı’ndaki yazılar yeniden silindi
ODTÜ’de Matematik Bölümü binası inşaatı sırasında silinen “Biz kadınlar barışta ısrarcıyız ancak yasaklarla savaşacağız!” yazısı, geçtiğimiz haftalarda tekrar yazılmıştı. Buna ek olarak yazının altına; Türkçe, Kürtçe, Arapça ve Farsça "Kadın, Yaşam, Özgürlük" sloganı da eklenmişti.
Geçtiğimiz hafta "Jin, Jiyan, Azadî" yazısının üstü kimliği belirsiz kişi veya kişilerce karalanmış, fakat sonrasında öğrenciler tarafından yeniden yazılmıştı.
Dün ise yine kimliği belirsiz kişi veya kişilerce, Türkçe yazılan “Kadın, Yaşam, Özgürlük” dışındaki diğer sloganların üstü karalandı, Türkçe sloganın altı çizildi ve duvarın altına "Yettiniz" yazıldı.
“Misyonları sadece okulda var olduklarını göstermek”
Yaşananlarla ilgili ODTÜ öğrencisi Buse H., “Yazıları kimin karaladığı belli değil, örgütlüler mi belli değil. Haliyle şu anlık misyonları sadece okulda var olduklarını göstermek ve okuldaki sol hegemonyanın önünü kesmek gibi görünüyor” dedi.
“Mücadelenin enternasyonal kimliğiyle ilgili ODTÜ hemfikir”
Ayrıca Buse H., bugün saat 16.30’da duvarın tekrar boyanması için yapılan çağrıyla ilgili de şunları söyledi:
“Bu noktada, duvarın yeniden boyanması için yaptığımız çağrıda da aslında ‘Jin, Jiyan, Azadî’ sloganının ne bağlamda kullanıldığının ve kadın mücadelesinin enternasyonal bir kimliği olduğunun vurgulanması gerektiği konusunda ODTÜ öğrencileri olarak hemfikir olduğumuzu düşünüyorum.”
Nedir bu Jin Jiyan Azadî?
(ET/EMK)