Yükseköğretim Kurulu (YÖK) “özgür ve güvenli üniversite" için sivil polislere yer ayrılmasını istedi. Farklı üniversitelerden konuştuğumuz öğrenciler tepkili. Özel güvenlik, kamera, kimlik kontrolü, parmak izi gibi uygulamalarla birleşince fişlemenin katılaşacağını, üniversitenin tam olarak karakola dönüşeceğini söylüyorlar.
Sibel Eliçora, 20, İstanbul Üniversitesi, Ekonometri: Sivil polisler zaten varlar ve düzenlediğimiz etkinliklerde notlar alarak, bakışlarıyla taciz ediyorlar. Bu gelişme baskının artacağını gösteriyor. Sivil polisleri okulun öznesi haline getirmeye çalışıyorlar. Zaten her yerde kamera var, yakında anfilere de yerleştirecekler diye tiye alıyorduk, ama derse girerken bile bizi yoklama altına alacaklar.
İbrahim Arslan, 22, Galatasaray Üniversitesi, İletişim: Bu tür durumları saçma sapan buluyorum, bunlar öğrencileri apolitikleştirmek adına yapılan sindirme politikaları. Denetim toplumu yaratmaya çalışıyorlar fişleyerek.
Banu Öztürk, 38, Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Doktora: Üniversiteler -zaten polis gibi hareket eden- özel güvenlik şirketlerine teslim edilmişti. Güvenlik görevlisi, sivil polis, kamera gibi şeylerin üniversitelerde hiç olmaması gerekir. Kameralar şu an yalnız merkezi yerlerde ama demek ki her yere taşıyacaklar. Hocalar da, öğrenciler de gözetlenecek.
Semiha Demirok, 22, Mimar Sinan Üniversitesi, Sosyoloji: Biz girişte kimlik gösterme zorunluluğunu tartışıyorken şimdi bunlar konuşuluyor. Üniversiteyi, üniversite haricinde her şeye çevirmeye çalışıyorlar. Bir karakol haline getirmek kabul edilebilir değil. Bundan sonra çok daha sert şeylerin yaşanacağını düşünüyorum.
Umut Kocagöz, 23, Boğaziçi Üniversitesi, Felsefe: Aslında en korkuncu, öğrencilerin ve hocaların sivil polisleştirilip, denetimin bir parçası haline getirilmesi; iktidarların tam da istediği denetim mekanizması. Resmi izin verildiğinde, denetim çok daha güçlenecek ve yaygınlaşacaktır. Bu, hem fiziki gözlemle yapılan işlerin fişlenmesi anlamına geliyor, hem de sizin içinizde bir sürekli-gözlem mekanizması doğmasına neden oluyor. Yani öğrenciler, yaptıkları eylemler ve görüşmelerde güvensiz hissedeceklerinden dolayı kendilerini kısıtlayarak, kendi gözlem ve iç denetim mekanizmalarını oluşturacaklar.
Ezel Ünal, 23, Galatasaray Üniversitesi, Siyaset Bilimi: Bu durumların kaldırılması gerekirken resmiyet kazanması, sivil polisin henüz girmediği üniversitelere de girmesi anlamına geliyor. Hali hazırda emniyete çalışan öğrenci-polis kadroları var. İstanbul Üniversitesi girişinde zaten sivil polis kulübesi vardır, bunu herkes bilir, olmayan üniversitelerde de olsun diye yapıyorlar. Öğrenciler değil eyleme katılmak, artık arkadaşları arasında fikir belirtirken bile yan masadaki polis tarafından fişlenecek. Fişlemenin detaylı ve resmi bir biçimde yapılmasıysa artık soruşturmalarda tutanakların resmiyet kazanacağını ve reddedilemeyeceği anlamına geliyor. (EÇ/EÜ)