İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maslak Yerleşkesi'nde dün Milliyetçi Hareket Parti'li (MHP) olduklarını söyleyen grup "yurtsever" olarak nitelenen öğrencilere linç girişiminde bulunmuş 2'si ağır olmak üzere 4 öğrenci yaralanmıştı.
Avukat Can Atalay, bianet'e yaşanan saldırılarla Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) birden fazla maddesinin ihlal edildiğini ve mağdur öğrencilerin mutlaka suç duyurusunda bulunmaları gerektiğini söyledi. Atalay, " Her zaman kolluk güçlerinin eylemcilere orantısız güç kullanmasından yakınılırken bu olayda seyirci kalmış olmaları büyük bir sorun" dedi.
Olayın tanıklarından adını açıklamak istemeyen İTÜ'lü öğrenci A.O. ise "Bu saldırı Türkiye genelinde üniversitelerde yaşanılan atmosferin bir parçası" diyor.
"Saldırılar planlı"
A. O. bianet'e "Bu planlı bir saldırı" dedi. "İfade hakkımızı kullanmak istediğimiz her durumda tehdit ediliyoruz. Akademisyenlerin de desteğiyle bir duyarlılık yaratmak amacındayız."
Dün sol görüşlü öğrenciler İTÜ Maslak Yerleşkesi'nde sabah saatlerinde bildiri dağıtarak daha önce yaşanan olayları protesto etti. Öğrencilerin bildiri dağıttığını öğrenen ülkücü grup bayrak açarak; sloganlarla Rektörlük önüne yürüdü. İstiklal Marşı okuyan ve şenlik alanına yürüyen grup, dışarıda da çıkış kapılarını tuttu. MHP'li olduklarını söyleyen ülkücü gruplar polisin gözü önünde 3 öğrenciyi linç etmek istedi.
İTÜ çıkışında bekleyen ülkücü grup, dışarıya çıkan iki Kürt kökenli öğrenciyi öldüresiye dövdü. Öğrencilerden biri saldırganların elinden kaçıp kurtulurken, polis ülkücülere müdahale etmedi.
İTÜ öğrencisi A.O. uzun zamandır gerginlik yaşandığını, yaşanılan son saldırının Marmara, Ege, İstanbul ve Boğaziçi üniversitelerinde yaşanılan olaylarla eşgüdümlü olduğunu ve günler öncesinden tehdit aldıklarını, ancak okul yönetimince güvenlik önlemi alınmadığını aktardı.
"Akademisyenleri desteğe çağırıyoruz"
A.O. "İTÜ'deki saldırı genel bir saldırı havasının parçası. Afiş asmaktan, yaz okulunu protesto etmeye kadar her türlü demokratik talebimizde 'bölücü' suçlamasıyla tartaklanıyor ve tehdit alıyoruz. Son hedef aralarında Kürt öğrenciler de olduğu için 'yurtsever öğrenciler' oldu. 2'si ağır 4 kişi yaralandı" dedi.
Rektörün olaylara müdahale etmekten kaçındığını gözlemlediğini söyleyen A.O. "Bahar şenliğinde tümüyle yasal ve hakkımız olan konser, panel gibi etkinlikler yapılıyor. Ancak bizim önceden böyle bir saldırının olacağı hakkında aldığımız tehditlerden dolayı tahminimiz vardı" dedi.
A.O. saldırılarla ilgili herhangi planlarının olup olmaması konusunda "Akademisyenleri de bizlere destek vermeye çağırıyoruz. Şimdilik sadece saldırılara karşı sakin olmaya ve kendimizi ifade etmeye çalışıyoruz. Öncelikle tüm üniversitelerde yaşanılan bu olaylar hakkında bir duyarlılık oluşturmak şart" dedi.
Atalay: Öğrencilerin eğitim ve öğretim hakları engellendi
Avukat Atalay, İTÜ'de yaşanılan saldırıları farklı açılardan değerlendirdi ve saldırıya uğrayan öğrencilerin Savcılığa suç duyurusunda bulunmaları gerektiği söyledi. Atalay öğrencilerin TCK'ya göre bir çok açıdan mağdur edildiği görüşünde.
"Bu saldırı her şeyden önce eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi kapsamında değerlendirilmeli" diyor Atalay.
"Bahar şenliği kapsamında yapılan etkinlikler Rektörlüğün izni ve bilgisi dahilinde olduğu için öğrenimin kapsamında ele alınmalı. Bu durumda olayın Türk Ceza Kanunun 112. maddesi kapsamında değerlendirilebilmesi olasılığı ortaya çıkıyor."
"Kolluk olanlara seyirci kaldı"
Atalay, öğrencilerin de yasalara göre siyasi, sosyal kanaatlerini açıklama ve yayma haklarının olduğunu ve saldırıyla bu haklarının engellenmek istendiğini, bu konunun da TCK'nin 115. Maddesi kapsamında değerlendirilebileceğini söylüyor
Okul dışından geldikleri anlaşılan yüzlerce insanın kolluk güçlerince hiç bir müdahale olmaksızın yaptıkları eylemin büyük bir sorun olduğuna dikkat çeken Atalay, "Kolluğun aldığı önlemlerde genelde orantısız güç kullandığından şiddetle yakınıldığı"nı anımsattı.
Atalay "Önceden bilindiği halde kolluk açık ve yakın bir tehlike olduğu halde yerleşke içinde hiçbir şekilde yeterli güvenlik önlemi almıyor. Hem eylem öncesi hem de eylem sonrası öğrencilerinin şiddete maruz kalmasına göz yumuyor. 119. madde bu çerçevede değerlendirilebilir." dedi.
TCK'nin 283. Maddesi kapsamında "suçluyu kayırma" dan da bahsedilebileceğini söyleyen Atalay, saldırganların kimliğinin saklanmasının da ayrıca tartışılması gerektiği görüşünde.
"Özel güvenlik güvensizliğin kaynağı olabiliyor"
Atalay saldırganların öğrencilere karşı öldüresiye şiddet kullandığını, büyük olasılıkla öğrencilerde kalıcı hasar bıraktığını, bu durumun ise Türk Ceza Kanunun 87/1 kapsamında değerlendirilebileceğini ekledi. Avukat Atalay, "Kolluk güçlerinin görevi kötüye kullanıp kullanmadıkları tartışılmalı" diyor.
Atalay olayların "özel güvenlik" güçlerine yönelik itirazları da haklı kıldığı kanısında.
"Özel güvenlik görevlilerinin görevi güvenliği sağlamakken güvensizliğin temel kaynağı olabiliyorlar" diyor. "Rektörlüğün bu konuda sorumlu olduğu açık. Öğrenciler ayrıca rektörlük makamı ve özel güvenlik görevlileri ile ilgili olarak da suç duyurusunda bulunabilirler."
Atalay, öğrencilerin bu süreci basit bürokratik işlemler olarak görmelerinden ziyade ciddiye alıp takip etmeleri gerektiği görüşünde.
* Eğitim ve öğretimin engellenmesi
Madde 112-1: Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla;
a) Devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine,
b) Öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına,
Engel olunması hâlinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
* İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme
Madde 115-1: Cebir veya tehdit kullanarak, bir kimseyi dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya veya değiştirmeye zorlayan ya da bunları açıklamaktan, yaymaktan men eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2: Dinî ibadet ve ayinlerin toplu olarak yapılmasının, cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmesi halinde, yukarıdaki fıkraya göre ceza verilir.
* Kasten yaralama
Madde 86-1: Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2: Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silahla,
İşlenmesi hâlinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
* Hürriyete Karşı Suçlar - Ortak hüküm
Madde 119-1: Eğitim ve öğretimin engellenmesi, kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetlerinin engellenmesi, siyasî hakların kullanılmasının engellenmesi, inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme, konut dokunulmazlığının ihlâli ile iş ve çalışma hürriyetinin ihlâli suçlarının;
a) Silahla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
e) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
İşlenmesi hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
2: Bu suçların işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
* Suçluyu kayırma
Maadde 283-1: Suç işleyen bir kişiye araştırma, yakalanma, tutuklanma veya hükmün infazından kurtulması için imkân sağlayan kimse, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2: Bu suçun kamu görevlisi tarafından göreviyle bağlantılı olarak işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
3: Bu suçun üstsoy, altsoy, eş, kardeş veya diğer suç ortağı tarafından işlenmesi hâlinde, cezaya hükmolunmaz.