Manisa'da yaşayan anne Ayşe Karakaya, 73 yaşında... 30 yıl önce oğlu Ertuğrul'u yitirdi. Ertuğrul Karakaya, ODTÜ'de Öğrenci Temsil Kurulu sözcüsüydü. 1977'nin şubatında rektör Hasan Tan'ın üniversiteyi tatil etmesinden sonra öğrenci eylemleri başladı. Karakaya da bu eylemlerin içindeydi. Eylemler haziran ayına dek sürdü. Salihli Savcılığı'nın iddianamesine göre, 8 Haziran 1977'de jandarmayla girdiği çatışmada, arkadaşlarının verdiği ifadeye göre ise okula girerken vuruldu.
Anne Karakaya, haberi o sırada çalıştığı hastanede öğrendi. Oğlu, Ankara'da bir tabutun içinde kendisine teslim edilmişti:
"Ben onu kırık karyola üzerinde, hastadan artan çayla büyüttüm. Fakirlik yüzünden İstanbul'a gelmiştik. Darüşşafaka'da okumuştu. Ben o sıra ellerin nöbetini tutardım. Akşam haberini aldık, sabah tabutunu elimize verdiler. "
Torunlarına da dava açıldı
Ertuğrul Karakaya, Salihli'de toprağa verildi. Baba Osman vefat edince oğlunun yanına gömüldü. Anne Karakaya'nın da gözleri görmez oldu. Ama anne, her cuma oğlunun mezarını ziyaret etmeyi sürdürdü. Her yılın 8 Haziranı'nda ise mezarı başında Ertuğrul'u anma töreni yapılıyordu. Geçen yıl da anmada 19 kişi vardı.
Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), Emek Partisi (EMEP) ve Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyeleri anmaya katıldı. Salihli Savcılığı'nın hazırladığı, "tanık gözlemleri ve mezarlık çıkışındaki sessiz görüntülerden" derlenmiş iddianameye göre, anma şöyle geçmişti: "Nazif Cengiz Kutlu, onun devrim şehidi, iyi ve cesur olduğunu belirtip gelenlere teşekkür etti. Edhem Sarıhan, saz çaldı. 'Ertuğrul yaşıyor, mücadele sürüyor' diye slogan atıldı."
Bu 19 kişinin içinde Ayşe Karakaya'nın iki kız torunu da bulunuyordu. Kızların babası Erol Karakaya ise anmaya katılamadığı halde şüpheli listesindeydi:
"Bir insan mezara gidip yakınını anamayacak mı? Bugün Hrant Dink'i öldürenler kahraman ilan edilirken, ben biraderimin mezarına nasıl gidemem?"
Savcılıkta ifade veren Kutlu, görüntülerin yasaya aykırı biçimde çekildiğini, buna dayanarak soruşturma yapılamayacağını savundu. Anma nedeniyle ifade verenlerden Okan Esen, Karakaya'nın suç işlemediğini, düşüncelerini aynen kabul ettiğini söyledi. İsmail Fethi Eken de olmayan bir suçun övülemeyeceğini vurguladı.
Anne Karakaya da savcılığa çıkarıldı. İfade verdiği anı anlatırken, ağlamaklıydı:
"Dedim ki, senin akraban hiç öldü mü? Ben 29 senedir ağlaya ağlaya... Adam dayanamadı vefat etti. Ben altı yedi senedir körüm, oturak kaldım. Arkadaşları her sene geliyorlar mezarına. Bir şey yapıp etmiyorlar. Şimdi bu beni rezil etme değil mi? Benim arkam yok."
"Bu, Türkiye'ye yakışır mı?"
Savcı Seyfullah Öselmiş, 19 şüphelinin, "Karakaya'nın ölüm yıldönümünde umuma açık yerde aleni olarak 'Devrim şehitleri ölümsüzdür', 'Ertuğrul yaşıyor, mücadele sürüyor', 'Devrimci gençlik, çizdiğiniz yolda' sözleriyle slogan atma suretiyle işlenen suçu ve suçluyu övmek" kararına vardı. Ve şüpheliler hakkında, TCK'nın 215. maddesi gereğince, iki yıla kadar hapis cezasına çarptırılmalarını istedi.
Salihli Sulh Ceza Mahkemesi de bu davayı kabul etti. Anne Karakaya, şimdi 19 sanıkla birlikte 9 Mart'ta hâkim karşısına çıkmaya hazırlanıyor:
"Benim çocuğum yamalı pantolonla liseye gitti. Ankara'da tabuta koyup verdiler. Ben bu mahkemeyi değil, ahiret mahkemesini bekliyordum. Şimdi cezalandırılmak için bilmem nereye çıkacakmışız. Tamam, çıkayım! Beyim oğlumun sağında yatıyor. Benimki de hazır, soluna kazdırmışım. Gelip görsünler. Ben ne diyem oğul? Bu, Türkiye'ye yakışır mı?" (İS/KÖ)