Handan İpekçi'nin yönetmenlik serüveni aslında bir hayli ilginç başlıyor: 1956 doğumlu olan İpekçi, Gazi Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölümü'nde ikinci sınıf öğrencisiyken evlenir ve okulu bırakarak İstanbul'a yerleşir. Kendi deyimiyle, yedi yıl boyunca kendi ev kadınlığı yapar, bir kadın örgütlenmesi içinde yer alır, gecekondu bölgelerinde ev ev dolaşarak örgütlenme çalışması yapar. Bu arada çocuğu olur, onu büyütür. 12 Eylül'ün ardından 2.5 yıl tutuklu kalan eşiyle görüşebilmek için cezaevi kapılarında dolaşır. Sonra eşinden ayrılır, üniversite eğitimini tamamlamak için Ankara'ya döner. Okul bitince tekrar İstanbul'a döner, TRT'de çalışmaya başlar, altı yıl asistanlık yapar. İlk yönetmenlik denemesi Kemençenin Türküsü isimli belgeseldir.
Bu belgeselin ardından yine kendi deyimiyle "yüreğinden çıkma" Babam Askerde filmini çekmeye karar verir. Filmin senaryosunu yazar, yönetmenliğini ve yapımcılığını yapar.
Babam Askerde, Handan İpekçi'nin kendi yaşadıkları kadar aslında bir dönemin de gerçekliğidir. Film, normal yaşamlarında bir araya gelmeleri çok zor olan, üç farklı çevreden üç çocuğun anne-babalarını ziyaret için gittikleri hapishane bekleme salonunda paylaştıkları yaşam ve duyguları anlatır. Bir zamanlar cezaevindeki babasını soran oğluna "Baban askerde" diyen İpekçi, çocuk gözüyle bu "askerlik" sürecini anlatır filminde. İlk filmini aldığı ödüllere rağmen izleyiciyle çok zor buluşur. Yapımcılığını borç parayla üstlendiği filmin harcamalarını çıkarmak için, şehir şehir dolaşarak gösterimini de üstlenir İpekçi. Bütün bu süreci yaşarken ailesiyle yaşamak durumunda kalır. Bu, hem ekonomik açıdan, hem de oğlunun "sıcak bir yuva özlemi" nedeniyle kaçınılmaz bir çözümdür.
Handan İpekçi, senaristliğini, yönetmenliğini ve yapımcılığını üstlendiği ikinci filmi Büyük Adam Küçük Aşk'ta yine Türkiye'nin bir dönemini anlatmayı tercih etmiş; Türkçe bilmeyen Kürt kızı Hejdar'la yalnız yaşayan emekli yargıç Rıfat Bey'in zorunlu beraberliğini ele almış. Filmde yine kendi yaşamından da esinlenmiş.
"Benim babam da emekli yargıç. Benim babam Hejan gibi küçük bir çocukla kalsa ne olurdu, sorusuyla senaryo çıktı. Babam da sürekli Cumhuriyet Gazetesi okur, Atatürkçü, çok otoriter gözükür ama özünde çok yumuşaktır," diyor.
Handan İpekçi ödüllü ve önemli kadın yönetmenlerden biri olarak sinema dünyamızda yerini aldı.