Gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın ile Yalçın Küçük ve eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın aralarında bulunduğu 13 sanıklı Oda TV Davası'nda savcı mütalaasını açıkladı.
Savcı, somut ve yeterli delil olmadığı gerekçesiyle tüm sanıkların beraatini talep etti.
İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuksuz yargılanan sanıklar Hanefi Avcı, Ahmet Şık, Yalçın Küçük, Barış Pehlivan, Barış Terk Oğlu, Nedim Şener, Muhammet Sait Çakır ve Coşkun Musluk katıldı.
Somut delil bulunmuyor...
Oda TV’nin haberine göre, savcı mütalaasında iddialara ilişkin somut delil bulunmadığını belirtti, Oda TV bilgisayarlarına virüs gönderildiğine ilişin bilirkişi raporu olduğunu hatırlattı, Ergenekon’un varlığına ilişkin kesin bir tespit yapılmadığını belirterek beraat istedi.
Mütalaadaki ifadeler şöyle:
"Ancak iddianamede suçlama konusu yapılan yazı ve yorumların gazetecilik faaliyeti sınırını aşıp, suç örgütü faaliyetine ulaştığına dair somut deliller ortaya konulamadığı, keza sanıkların yönlendirme ve teşviki ile işlenmiş somut bir suç olgusuna da rastlanılamadığı, keza suçlamaya dayanak gösterilen dökümanların da bir kısmının virüs yoluyla Oda TV internet sitesi bilgisayarına göndermiş olabileceğine ilişkin bilirkişi raporu bulunduğu, dava açılırken dahi suçlama konusu yapılan dökümanların sanıklar tarafından yazıldığı ya da Oda TV bilgisayarında açılıp okunduğuna dair somut bir kanıt bulunmadığının belirtildiği, sanıkların suçlama konusu yazı ve yorumlarının mesleki açıdan siyasi duruşa göre eleştiri veya övgü konusu olabileceği ancak somut suç olgusu tespit edilemediği keza sanıkların üyesi oldukları iddia olunan Ergenekon isimli terör örgütünün varlığı konusunda somut bir tespit yapılamadığı bu davaya dayanak gösterilen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/191 Esas 2013/95 karar sayılı hükmünün Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin kararında Ergenekon isimli bir terör örgütünün varlığına ilişkin somut yeterli deliller bulunmadığının tespitinin yapıldığı anlaşıldığından, Sanıkların üzerlerine atılı suçlardan ayrı ayrı beraatlerine karar verilmesi kamu adına talep olunur."
Şık: Bu basitlikle davanın kapanmasını istemiyorum
Mütalaanın ardından söz alan sanıklardan gazeteci Ahmet Şık “Sizin söylediğiniz basitlikte bir hükümle bu davanın kapatılmasını istemiyorum” dedi ve şöyle devam etti:
“Biraz önce salonda olmayan avukatlarımın isimlerini okudunuz. Avukatlarım Bülent Utku ve Akın Atalay, bu komplo davasındaki savunmanlık görevlerini yerine getirmek üzere burada olmaları gerekirken bir başka komplo ile şu anda hapisteler.
“Bizler, Gülen Cemaati ve AKP’nin iktidar ve suç ortaklığıyla, sahte bir tarih yazımının parçası olan komplolarla hapishanelere atıldık. O hücrelerden beni kurtarmaya çalışan avukatlarım şimdi Cemaatçi olmakla suçlanıp, AKP destekli Cemaat komplolarına karşı çıkan gazeteci arkadaşlarımla birlikte aynı hücrelere konuldu.
“Bizlerin özgürlüğümüzün gasp edilmesine yol açan komplo ile onların özgürlüğünün gasp edilmesine neden olan komplo arasında fark yoktur. Oda TV ve benzer davalardaki komplolar bugün yaşadığımız faşizmin nedenidir. Bu nedenle bu dava öyle basit bir hükümle kapatılamaz. Bu komplonun arkasında suç ortakları olan Cemaat ve AKP’nin isimlerinin açık açık tutanaklara geçirilmesi gerekiyor. Bu yüzden söylenecek bir son sözümüz var.”
Şık’ın sözleri tutanağa geçirilmedi.
Küçük: Türk hukukunu yargılayacağız
Şık’ın ardından söz alan sanıklardan Yalçın Küçük "Beraat verilmesi o kadar önemli değil. Beni tutuklayan savcı, hakim kaçmıştır. Polis çırakları tutukludur" dedi.
"Oda TV'nin sahibi Soner, iddianameye göre 1 numara benim. Soner nerede? Buraya gelecek. Gelip kendisini burada savunacak. Bu iddianameye göre ben Oda TV'yi, Ergenekon'u, PKK'yı yönetiyorum. Beni hafife alamazsınız. Bunları hep konuşacağız. Bu devlet beni yıllarca rehin aldı. Sonra hepsi kaçtı. Çok büyük tazminat isteyeceğim. Türk hukukunu yargılayacağız burada. Süre istiyorum. Yeteri kadar çalışmam için uzun süre verin. Mahkemeler benim için paslaştı. Biri bırakırken öbürü tutukladı. Bu hakimleri burada yargılayacağız."
Mahkeme, duruşmayı son savunmaların yapılması için 15 Şubat 2017'ye erteledi.
Ne olmuştu?
Gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener, OdaTV sitesi kurucusu Soner Yalçın, site yetkilileri Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu, çalışanları Doğan Yurdakul ve Müyesser Uğur, yazar Yalçın Küçük’ün aralarında olduğu 14 sanık “Medya yoluyla Ergenekon örgütüne destek vermek” ile suçlandı.
Gazeteci ve yazarlar, 2011’de başlayan davada çeşitli sürelerle Silivri Cezaevi’nde tutuklu kaldılar.
6526 sayılı Kanunla Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca görevlendirilen ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması ve bu yolla İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nin lağvedilmesiyle 14 sanıklı dava, İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’ne alındı.
TIKLAYIN - ERGENEKON DAVASINDA KARAR
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 21 Nisan 2016’da 275 sanıklı Ergenekon davasında yerel mahkemenin kararını usulden ve esastan bozdu. Yargıtay, “Ergenekon terör örgütünün” varlığına ilişkin somut delil ortaya konulamamasını esastan bozma gerekçesi yaptı. (EA)