İmralı'da hapis bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan devlet yetkilileriyle sürdürdüğü görüşmelerin ardından "üzerinde uzlaşılacak iki protokol" çıkabileceğini; bu protokollerin de 2011 ortasında yapılacak seçimlerin ardından yeni oluşacak meclise sunulabileceğini söyledi.
Öcalan, pazartesi günü, aralarında Demokratik Toplum Kongresi (DTK) eşbaşkanı Aysel Tuğluk'un da olduğu avukatlarıyla görüştü. Fırat Haber Ajansı'nın bugün yayınladığı görüşme notlarında PKK'nin eylemsizlik kararını uzatması konusunda bir çağrı yok. Bugün bazı gazetelerde Öcalan'ın örgüte seçimlere kadar eylemsizliğe devam etme çağrısında bulunacağı yazılmıştı.
Başbakanın karşı çıktığı anadilde eğitimin hayata geçmesi için pratik önerilerde bulunan Öcalan, Kürt siyasetçilere kendi anayasa tekliflerini hazırlama çağrısında da bulundu.
Öcalan, Kemal Kılıçdaroğlu'yla birlikte Cumhuriyet Halk Partisi'nde bir değişim gözlediğini, CHP'yle görüşülebileceğini belirtti.
PKK liderinin sözleri özetle şöyle:
Protokoller: Bu konuda iki esastan bahsedeceğim. Yapılan görüşmelerin sonucunu karşılıklı üzerinde uzlaşılacak iki protokol şeklinde ele alıyorum. Biri güvenlik boyutu-protokolü, diğeri de demokratik haklar ve anayasa boyutu-protokolü. Bunun içinde yasal zemindeki durum var. Bu şekilde protokollerin, seçimlerden sonra oluşacak parlamentoya sunulabilir. İki komisyon oluşturulabilir:
* Biri Anayasa Hazırlık Komisyonu olabilir, şimdi mecliste bulunan komisyonu kast etmiyorum. Onun rolü ve görevi ayrıdır. Bahsettiğim komisyonu yeni anayasa ile ilgili tartışmalardan sonra çıkacak sonuca göre oluşan taslağı seçimden sonra oluşacak yeni parlamentoya sunulabilir.
* İkincisi ise Hakikatleri araştırma komisyonu olabilir. Bu komisyon ise işte bu Hakkari gibi bütün faili meçhul olayları, Ergenekon'u araştıracak, inceleyecek sorumlularını ortaya çıkarabilir. Süreç böyle işleyebilir. Önümüzde sekiz ay var. Bu sekiz ayı heba etmeyelim.
ABD, Barzani görüşmeleri: Zor koşullardayım ama hala ilk günkü gibi canlıyım, diriyim, sorumluluğumun farkındayım, bu nedenle öyle çok şikayetçi de değilim. Başbakan ne yapmaya çalışıyor? Bu kadar dış seferler neyin nesi? Dışarıda ne var, sorun ancak burada çözülür.
Hakkari'deki patlama: Hakkari'deki olay üzerinde durmak istiyorum, bu olay çok önemli. Kürt siyasetçileri bu Hakkari olayını da tam anlayamadılar, yorumlayamadılar. Hakkari'deki imamın öldürülüşüne karşılık bir olay olabilir. O dokuz köylünün öldürülüşü bununla bağlantılı olabilir. Bu olayla deniliyor ki "sen benden bir kişi öldürürsen ben senden yirmi kişiyi öldürürüm". İşte 1700 Kürt siyasetçinin tutuklanması da bir cemaat operasyonudur. Bu merkezi bir karar olabilir. PKK kesin yapmadım diyor, o zaman hükümet bunu araştırıp açığa çıkarmalıdır.
"Yeşil Türkçü Faşizm": Daha önce de değinmiştim, 75 yıl Beyaz Türk Faşizmi egemendi şimdi ise Yeşil Türkçü Faşizm her yönüyle örgütlenmiştir. Bunun içinde ABD'si (Amerika Birleşik Devletleri) de Irak'ı da var. Bir ucu okyanus ötesindedir, bir ucu Kürdistan'da Güneydedir.
Ben buna "yeni hegemonya" diyorum. AKP (Adalet ve Kalkınma Partisi) evrensel Yahudilik ile İsrail Siyonizmi arasındaki çelişki ve çatışmalardan ustaca yararlanıyor. Sırtını evrensel Yahudiliğe dayayarak İsrail Siyonizmine karşı çıkıyor! AKP, bir tarafta ABD ve İngiltere bir taraftan da evrensel Yahudilikle cemaatin gücünü arkasına alıyor. AKP, bu uluslararası hegemonyanın politikalarının yürütücüsüdür.
Cami, cemevi: Ergenekon biliniyor, emir-komuta içerisinde bir hiyerarşik işleyişi var, işte o Hizbullah falan iki kutuba ayrılmıştı, Menzil ve diğeri. Eline silah verilmişti, gidip adam öldürüp geliyordu. Burada ise öyle değil, her yönüyle fethediyor, katliam yapıyor, imamları da o amaçla kullanıyorlar.
Bunların öyle dine inandıkları da yok, onlar için din bir maskedir, dini kendi hegemonyaları için kullanıyorlar. O zaman böyle imamları yalnızlaştıracaksın, böyle imamların camiine gitmeyeceksin, kendi camiini kuracaksın.
Bu yeni hegemonya cami üzerinden mi gelişiyor, sen de camini ve cemevini ayıracaksın. İbadetini kendi dilinden yapacaksın. İslamiyetin esaslarını Kürtçe anlatacaksın, halkın dini ihtiyacını kendi diliyle gidereceksin.
Ordu-hükümet: Başbakan bir gazeteciye dokuz gerillaya ilişkin operasyon hakkında bilgisinin olmadığını, referandum öncesi kendisine karşı yapılmış bir operasyon olduğunu söylemiş.
Doğrudur daha önce AKP ile ordu arasında bir çelişki ve çatışma vardı ama Büyükanıt döneminde uzlaşma süreci başladı, Başbuğ ile sürdü, son YAŞ (Yüksek Askeri Şüra) toplantılarıyla birlikte AKP ordu ile tam bir uzlaşma içindedir. Bu yüzden öyle "ordu yaptı haberim yok" demek tam bir aldatmacadır.
"Birlik anlayışımız stratejik": Biz Türkiye'nin bütünlüğü içinde soruna çözüm arıyoruz, öyle bölücü falan değiliz. Kardeşlik anlayışımız, birlik anlayışımız stratejiktir.
Anayasa önerisi: Geçen gün Günlük'te gördüm, Katalan Anayasası'na ilişkin bir çalışma vardı. Bunun gibi çalışmaları örnek alabilirler. Şimdiden Kürtler kendi anayasa önerilerini hazırlayabilirler, bunun için gecelerini gündüzlerine katarak çalışabilirler, komisyonlarını kurabilirler, kendi anayasa taslaklarını oluşturabilirler. Bu konuda güçlü bir hazırlık olmalı.
"CHP'yle görüşülmeli": Bu çerçevede CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) ile görüşülebilir. Kılıçdaroğlu'nun "seçimi beklemeden yeni anayasa yapalım" yaklaşımını anlamlı gördüm. Gelişecek süreç, bir devlet projesidir sadece hükümetin değildir. Önümüzdeki sekiz ay çok önemlidir.
"AKP dışında bir alternatif de yok" diyenlere geliyorum. Bir süredir CHP'yi izliyorum. Baykal etkisi hala var ancak Kılıçdaroğlu'yla birlikte CHP'de bir değişim işaretleri de var, bu gerçekleşir mi bilemiyorum. Bu nedenle CHP ile görüşülmeli. Türkiye-Devlet AKP'den ibaret değildir. Evet AKP devlette örgütlenmiş ama devletin tamamı AKP değildir. Burada yapılan görüşmeler devlet adınadır. Kimsenin korkmasına gerek yok, bu bir devlet projesidir.
Demokratik özerklik: Şu an bir geçiş süreci yaşıyoruz. Ben demokratik özerkliği Kürtlerin özgürlük alanı olarak ele alıyorum. Demokratik özerklik daha önce de belirttiğim gibi etnisiteye ve coğrafi sınırlara dayanmaz. Bu bir özyönetimini oluşturmadır.
Demokratik Özerklikle Kürtler kendi demokratik özyönetimlerini inşa edecekler. Bu bir savaş ilanı falan da değildir, demokratik bir inşa, demokratik örgütlenme faaliyetidir. Bu her alanda yaygınlaştırılır, spor kulüplerinden tutalım kooperatiflere kadar, toplumun her alanı örgütlenir.
DTK: Daha önce ve Özgürlük Sosyolojisi kitabımda altı ilke-boyut demiştim. DTK (Demokratik Toplum Kongresi) bu konularda çok çaba sarf edebilir. Hatta, Kürtler gece gündüz bu konuları tartışmalıdırlar demiştim. DTK tüm farklı kesimlerin, sivil toplum örgütlerinin bir platformu, konfederasyonu gibidir. Bütün illerde icra kurulları, temsilcilikleri vardır.
Diyarbakır'da, daha önce söylemiştim, Kent Konseyi oluşturulabilir. Kürtler Diyarbakır'ı adeta ilmek ilmek örmelidirler, gerçek bir kale haline getirmelidirler.
Anadilde eğitim: Mesela anadilde eğitimi devlet kabul etmiyor, o zaman ne yapılabilir? Kürtler de her mahallede Kürtçe eğitim birimlerini oluştururlar. Bunu yaparlarsa sonra yasal boyut da gelir.
Tehlike, örgütlü olmayan Kürtleri de kapsıyor, biz olmazsak devlet onları da ezer geçerler, tehlike bütün Kürtler içindir. Ben tehlike büyüktür derken paniğe de kapılmamak gerekir aksine daha da cesur olunmalıdır. Kürtler demokratik temelde, yasal zeminde çalışmalarını yürütürler, öz savunmayı da her alanda kurarlar. İşin özü şu; biz kapitalist moderniteyi yaşamadan demokratik moderniteyi kuruyoruz, bunun mücadelesini veriyoruz.
Kuzey Irak: Kuzey'deki sorun çözümlenmeden Güney'deki sorun çözümlenemez, hiç kimse güvende olamaz. Güneydekilerin bunu anlamaları iyi. Tehlikenin tüm Kürtleri kapsadığını, büyük olduğunu görmeleri lazım. Bunun için Ulusal Konferans diyorum. Tüm Kürtleri kapsayan ortak temsiliyet, ortak savunmayı oluşturmak gerekir. (EÜ/EÖ)