"İmralı açılımı" sürerken, Kandil'in nasıl tepki vereceği, PKK'nin silah bırakıp bırakmayacağı, çözümün mümkün olup olmadığı konuşuluyor. Zübeyir Aydar, Kemal Kılıçdaroğlu, Kadri Gürsel, Ruşen Çakır, Yıldıray Oğur, Murat Çelik, Cevat Öneş ve Eyüp Can bugün yazılarında ve açıklamalarında yeni açılımda "İmralı" faktörünü değerlendirdi, bir önceki açılımla karşılaştırmalar yaptı.
Aydar: Başkanımız Öcalan'dır
Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar, Milliyet'ten Aslı Aydıntaşbaş'a yaptığı açıklamada, "Ciddi yaparlarsa olur" dedi. Aydar, özetle şunları söyledi:
"Hareket bir bütündür, farklı kanatlar yoktur, başında da Başkanımız, Sayın Abdullah Öcalan vardır. KCK sözleşmesine göre, sayın Öcalan, stratejik konularda onay makamıdır, veto hakkına sahiptir ve başmüzakerecidir. Başkanımız, örgütle paylaşmadan, görüşlerini almadan bir işe girmez. Örgüt de aynı şekilde."
"Tabii şu olabilir. Bu sürecin iki ayağı var. Birincisi anayasal ve yasal konular, ikincisi de güvenlik konuları. Birinci konu BDP'nin içinde olduğu bir komisyon tarafından tartışılabilir. Ama güvenlik konuları BDP ile yürümez. Türkiye'nin, örgüt temsilcileriyle ve gerekirse Güney'deki Kürt partileriyle konuşmasıyla olur. Ama her iki sürecin de Başkanımız Öcalan'la ilişkilendirilmesi gerekir."
Kılıçdaoğlu: Seçim kaygısıyla hareket edilmemeli
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Milliyet gazetesinden Fikret Bila'ya, "Önyargılı değiliz. Kaygılarımız var" dedi.
Kılıçdaroğlu, koşulsuz silah bıraktırma ile sonuçlanacaksa ve halk doğru bilgilendirilecekse görüşme yöntemine bir itirazları olmayacağını belirttikten sonra, Başbakan Erdoğan'ın amacının sorgulanması gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Biz de terör örgütü silah bıraksın, analar ağlamasın istiyoruz. Ancak olgulardan yola çıktığımızda hükümetin sonuç elde etmek için değil, 'acaba siyasette nasıl avantaj elde edebilirim' diye hareket ettiği görülüyor."
"Bu çalışmalar, seçim kaygısıyla yapılmamalı. Seçime giderken eylemsiz bir ortam olsun düşüncesiyle yapılmamalı, sorunu gerçekten çözmek, terör örgütüne silah bıraktırmak amacıyla yapılmalı. Örneğin Meclis'te kapalı bir oturumda grubu bulunan siyasi partiler bilgilendirilmelidir."
Gürsel: PKK nasıl silah bırakacak?
Milliyet gazetesinden Kadri Gürsel, bugünkü yazısında, ortaya ikna edici bir çözüm formülü konması gerektiğini söyledi.
"Güzel, PKK (İnşallah) silah bıraksın da, nasıl olacak bu? Önce 'Kürt sorunu çözülsün' der ve buna uygun gerçekçi bir perspektif sunabilirseniz, PKK zaten bu sürecin belirli bir aşamasında silah bırakacaktır. Ama tersi mümkün değildir ve mümkün olamayacağı da görülecektir."
"PKK'nın kuruluşundaki mayayı, ideolojisini, siyasi kültürünü, kimliğini bilenler ve hareketin toplumsal tabanı dahil, tüm bu saydıklarımızın yekunu açısından "silah"ın ne ifade ettiğini değerlendirebilenlerin nazarında, başka bir sonucun öngörülmesi olanaksızdır."
"Sonra bir bakmışız ki Öcalan, 'açlık grevini bitirin' çağrısı yapar gibi Kandil'e 'silah bırak' çağrısı yapıyor. Hayal edilen bu mu? Önüne ikna edici bir çözüm formülü konmadan mümkün mü bu? Öcalan'ı siyaseten idam etmekle eş anlamlıdır."
Çakır: Başbakana güvensizlik var
Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır, önceki açılım sürecini hatırlattı.
"Medyada, PKK'nın silahsızlandırılmasına yönelik olarak Öcalan'la sistemli bir şekilde yeniden görüşülmeye başlandığı haberlerinin çıkması ve hükümetin önde gelen isimlerinin de bunları doğrulamasının ardından da iki farklı kamuoyunun iki farklı tepki verdiğine tanık olduk. İlk ciddi fark şu: Kürtler bu gelişmeyi çok fazla önemseyip üzerinde epey yoğun bir tartışmaya girişmişken toplumun Kürt olmayan kesimlerinde büyük ölçüde bir sessizlik hâkim."
"Başbakan Erdoğan'ın son dönemde değişen üslup ve söylemi Kürtler arasında ona yönelik kuşku ve güvensizliği artırıyor. Seçimle işbaşına gelen ilk cumhurbaşkanı olmak, ayrıca başkanlık sistemine geçmek istediği bilinen Erdoğan'ın bu son süreci de, seçimlere kadar zaman kazanmak için istediği iddiasının Kürtlerde epey rağbet gördüğünü söyleyebiliriz. Bu iddiayı kuvvetlendirmek için Habur ve Oslo süreçlerinin aslında hükümet tarafından sabote edildiği de ileri sürülüyor ve bir kez daha kandırılmama konusunda çağrılar yapılıyor."
Oğur: Söz sırası Öcalan'da
Taraf'tan Yıldıray Oğur, konuyla ilgili şunları yazdı:
"Bu kez masada ateşkes değil, silahı bırakma da değil, tetikten elini çekme, silahlı mücadeleye son kararı verme olduğunun altını çizmek gerekir. Aralarında epey büyük bir fark var. PKK'dan bu kez devletin kendi üzerine düşenleri yaptıktan sonra beklediği, silahlı mücadeleden ilkesel olarak vazgeçtiğini açıklayıp, güçlerini sınır dışına çekmesi. Silahlarını teslim etmesi değil, en azından şimdilik. Bu nüanslar bugüne kadar yaşanan bütün süreçleri bitiren "tasfiye mi ediliyoruz" korkusuna karşı kritik önemde."
"Bu kez süreç daha garantili gidiyor. 1999'da adımları Öcalan atmış ama devlet altı yıllık ateşkes boyunca hiçbir şey yapmamıştı. Bugün adımlar önce devletten geldi. Şimdi söz sırası Öcalan'da."
Öneş: Af gündeme gelebilir
Eski MİT mensubu Cevat Öneş, konuyla ilgili Yeni Şafak gazetesine yaptığı açıklamada, "Sadece Öcalan yetmiyor, sadece terörün bitirilmesi meselesi kendi başına müstakil bir olay değil. diğer süreçler de karşılıklı güvene dayanmadan çözümü beklemek hayal olur."
Öneş, Kürt sorununun çözümünde affın da gündeme gelebileceğini söyledi.
Çelik: Tek adres İmralı
Vatan gazetesinden Murat Çelik, görüşmelerin detaylarını yazdı:
"Öcalan'la görüşmeleri MİT Müsteşarı Hakan Fidan'la birlikte çalışan çekirdek bir ekip yürütüyor. Örgütün Kandil ve Avrupa ayakları ile görüşmelerin de yapıldığı Oslo sürecinden farklı olarak, MİT'in şimdilik - tek temas adresi İmralı."
Can: "Mutabakatın kapsamı geniş"
Radikal'den Eyüp Can da bugünkü yazısında mutabakatın maddelerinden bahsetti:
"MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın 16 Aralık'ta Abdullah Öcalan ile İmralı'da buluştuğunu Yeni Şafak'tan Abdülkadir Selvi yazdı. Benim edindiğim bilgiye göre yılbaşı öncesi Hakan Fidan İmralı'da tam iki gün geçirmiş. Ve nihayetinde Öcalan ile PKK'nın silah bırakması yönünde kapsamlı ve belli bir takvime dayalı bir mutabakata varmış. Mutabakatın kapsamı hayli geniş."
"PKK'nın silah bırakması, yönetici kadronun farklı ülkelere gitmesi, dağ kadrosunun yurda dönmesi hayli karmaşık ve uzun bir süreç. Öncelikli hedef PKK'nın silahlı unsurlarını Türkiye sınırları dışına çektirmek. Bu arada demokratikleşme yolunda 4. Yargı Paketi devreye girecek ve binlerce KCK tutuklusu serbest kalacak."
"Fidan soruşturmaya dahil edilmedi"
Suriye'nin düşürdüğü Türkiye jetiyle ilgili şehit pilot ailelerinin başvurusu üzerine soruşturma başlatan Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın soruşturmaya dahil edildiği yönündeki haberleri yalanladı.
Başsavcılığın açıklamasında, "İhbar dilekçesinde ismi geçen kişi ve olaylar hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın görev ve yetkileri dahilinde olan olaylar hakkında gereği yapılırken, yetki ve görev dahilinde olmayan kişi ve olaylara ilişkin olanlar kanunlara göre yetkili ve görevli olan birimlere iletilecektir. Basında ifade edildiği gibi, 'Bazı kamu görevlilerinin Cumhuriyet Başsavcılığımızca bir soruşturmaya re'sen dahil edildiği' şeklinde yapılan yayınlar gerçeği yansıtmamaktadır" denildi. (AS)