Hele o toprakta sevdiklerinin yaşayıp ta, hayatın zorlukları paylaşılmaya çalışıyorsa. İşte bu topraklarda doğup, mahzun gözlerle dünyaya merhaba demek , minik ellerle hayata tutunmaya çalışmak, yeni bir şeyler öğrenmek çabasıyla kulaklarını dört açmak ve kendini ifade eden sözcükler öğrenip insanlarla karşılıklı konuşabilmek.
Hayatın güzelliklerini, üzüntülerini bir arada yaşayıp her şeye rağmen gülmeyi bilen ve her hatadan bir ders çıkarıp o hatayı bir daha yapmamaya çalışan ve bilgisine bil katmak için durmadan bilgi edinmeye çalışan ve günün birinde bütün bu deneyimlerini kardeşleriyle paylaşıp daha mutlu olmak isteyen bu insanların yaşadığı topraklara çok uzaklardan bir haber gelir, bu haberi duyar duymaz yüreklerini bıçak saplanmış gibi acı bir üzüntü kaplar.
Topraklarımıza yabancı eller dokunacakmış; kendi ellerinin bile dokunmaktan sakındığı bu toprağa nasıl yabancı eller dokunacaktı? Nasıl bütün sevinçlerine, üzüntülerine, anılarına şahit olan bu toprakları bırakacaklardı?
İşte şimdi zamanıydı toprağına sahip çıkıp bu topraklar benim demenin ve bütün eller birleştirildi, bütün kalpler bir attı. Vatan sevgisiyle mücadele edilip canları pahasına ellerinden geleninin fazlasını yaptılar ve bu vatan bizim Türk halkımızın dediler.
Şimdi çocuklarla, çevresindekilerle ve arkadaşlarıyla paylaşmak istediklerini bize bu güzel vatanın topraklarını kazandıran ve bizlerden çok uzakta olmalarına rağmen nefes gibi yakın olan şehitlerimiz bütün kalpleriyle fısıldıyorlar.
Fısıldamaya devam edecekler yeter ki bizler duymayı isteyip onları hep analım.
Unutmayalım ki, "O benim, o sizsiniz, o biziz"...(KK/EÜ)
* Kadriye Kılıç, 8. sınıf öğrencisi. "Çanakkale" konulu bu kompozisyonuyla birincilik kazandı. SHÇEK Beyoğlu 75. Yıl Çocuk ve Gençlik Merkezi'ne devam ediyor.