Nükleer Karşıtı Platform (NKP) İstanbul bileşenleri düzenledikleri basın toplantısında Türkiye’de nükleer santral kurulmasına izin vermeyeceklerini belirtti.
Herkesi, Çernobil Nükleer Santrali’nde 26 Nisan 1986'da gerçekleşen patlamanın yıldönümünde 25 Nisan’da Sinop’ta yapılacak nükleer karşıtı mitinge davet etti.
Birinin temeli atıldı, ikincide anlaşma yapıldı
Türkiye’de çevreci örgütler ve santrallerin yapılması planlanan bölgelerin halkların nükleer santral yapımına karşı uzun yıllardır tepkilerini dile getiriyor.
Bu tepkiye rağmen Japonya tarafından Sinop’a nükleer santralinin yapımını öngören uluslararası anlaşma TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.
Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporuna karşı açılan davaların devam etmesine rağmen geçtiğimiz günlerde Rusya Devlet Nükleer Şirketi’nin Mersin Akkuyu’da kuracağı nükleer santral projesinin temel atma töreni yapıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan üçüncü nükleer santrali de telaffuz etti.
Nükleer santral ne yapar?
NKP Dönem Sözcüsü Kazım Özgenç, TMMOB İl Koordinasyon Kurulu sekreteri Süleyman Solmaz, TTB Merkez Konsey üyesi Hüseyin Demirdizen, Kesk İstanbul Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Nilay Orman, Prof. Dr. Engin Türe, Avukat Efkan Bolaç, Halkların Demokratik Partisi Milletvekili Levent Tüzel, Prof. Dr. Beyza Üstün, YSGP Eş Sözcüsü Sevil Turan’ın da aralarında olduğu konuşmacılar bugünkü toplantıda nükleer santrallerin riskleri anlattı.
Santrale yaklaştıkça kanser riski artıyor
Nükleer santrallerdeki kazaların yarattığı etkiler bilinse de kaza olmadan da nükleer santrallerin varlığı büyük tehlike yayıyor.
Uluslararası Nükleer Karşıtı Hekimler Birliği Başkanı, Almanya’da 2007 yılında yayınlanan bilimsel çalışmaya göre 16 nükleer santrale yaklaştıkça çocuklardaki lösemi riski yükseldiğini anlattı. Bu oran santrallere beş kilometre yakın olan beş yaş küçük çocuklarda yüzde 60-75 civarında artıyor.
Kazalar felaketin başlangıcı
NKP, 1952-2011 arasında nükleer tesislerde 100’den fazla kaza meydana geldiğini, ciddi nükleer kaza meydana gelme sıklığının sekiz yılda bir olduğunu belirti. Prof. Dr. Engin Türe, yansıtılmayan kazaların da olduğunu söyledi.
Kazaların etkileri ise yakın zamanda Çernobil ve Fukuşima’da görüldü. Hüseyin Demirdizen, nükleer kazaların felaketin başladığı gün olduğunu, kazadan sonra doğan çocuklarda dahi hastalıklar görüldüğünü ve kanserin bunların başında geldiğini söyledi.
Nükleer kazaların sınır tanımadığı, Türkiye’de de Çernobil’in ardından özellikle Karadeniz bölgesinde artan kanser vakaları örnek gösterildi.
Dışa bağımlılık azalmıyor
Katılımcılar, Nükleer santraller konusunda dile getirilen “enerjide dışarıya bağımlılığı azaltma” savunmasının da doğru olmadığını anlattılar.
NKP, Akkuyu’da yüzde 100 Rusya, Sinop’ta yüzde 70 Japonya sermayeli yatırım modelleriyle Türkiye’nin söz hakkının olmadığının altını çiziyor.
Enerji tasarrufu konusunda ise Elektrik Mühendisleri Odası temsilcisi ne Türkiye’de ne dünyada nükleer santrale ihtiyaç olmadığının altını çizerken, TMMOB sekreteri enerji tasarrufu konusunda mevcut yasaların uygulanmadığının altını çizdi.
Akkuyu’da temeli atılan nükleer santral için belirlenen elektrik birim fiyatının mevcut fiyatın bir buçuk kat fazla olduğunun da altı çizildi.
Efkan Bolaç da yüksek maliyetli nükleer santraller projelerinin büyük yolsuzluklara taban oluşturduğuna dikkat çekti.
Nükleer santralin işi bitti, ya sonra?
Dikkat çekilen başka nokta nükleer santrallerin söküm süreçleriydi.
Konuşmacılar tesisin nasıl kapatılacağı, atıkların ne olacağı, söküm sürecinde çevreye yayılacak radyasyonun zararlarına dikkat çekti.
Engin Türe, nükleer santrallerde üretilen radyoaktif maddelerin etkisinin 500 milyar yıl sürdüğünü, santrali kapatmanın maliyetinin ise kurmaktan çok daha pahalıya patladığını belirtti.
Nükleer atıkların adresi Türkiye mi olacak?
Dünyada Almanya, İsveç, Japonya, Belçika, Almanya, Avusturya ve İtalya nükleer santrallerini kapatma kararı aldı.
Dünyada hal böyle iken, nükleer santral kurmaya hazırlanan Türkiye’nin atıkların ne olacağı konusunda net planı yok.
Beyza Üstün, nükleer santral yapılmasından itibaren dünyadaki atıkların bertaraf edilmesi için bu coğrafyanın seçildiğini, yönetmeliklerin de bunun için hazır hale getirildiğini söyledi. (BK)