Nükleer Karşıtı Platform'dan Özgür Gürbüz Türkiye’nin enerji alanında sınırlı kaynaklarla sınırsız talebi karşılayamaya çalışan bir anlayış içinde olduğunu söyleyerek çözümün enerjiyi verimli kullanmaktan ve ekonomi politikasını değiştirmekten geçtiğini anlattı.
Gürbüz Çevre ve Şehircilik Erdoğan Bayraktar’ın 10 megavattan az enerji üretecek hidroelektrik santrallerine (HES) izin vermeyecekleri yönündeki açıklamasını değerlendirirken nükleer santrale yol açmak istendiğini belirtti.
İnandırıcılık
Bayraktar dün yaptığı açıklamada, “Türkiye yılda 60 milyar dolarlık enerji ithal ediyor. Nükleer santral olmadan bu işin altından kalkamayız. HES’lerle de olmaz. HES’lerle ufak dereleri mahvediyoruz. 10 megavattan az enerji üretecek HES’lere kesinlikle vermeyeceğiz. Bundan sonra bunun hesabını sorarsınız” demişti.
Özgür Gürbüz bu sözlerin muğlak ifadeler olduğunu anlatarak yetersizliğini vurguladı.
“Bu muğlak açıklamalarla bu iş olmaz. Bakanın ne dediği de çok önemli değil. Daha büyük bir bakan bu söylenenleri değiştirebiliyor. O nedenle bunun önce kayda geçmesi lazım.
“Bundan sonra derken kastı nedir? Şu ana kadar yürütülen 10 megavatın altındaki yürütülmekte olan projeler durduruluyor mu?”
“Lisanslar verildi bile”
Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın 2014 Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı konuşmayı hatırlatan Gürbüz bakanın sunduğu verilere göre Türkiye’nin hidroelektrik enerji potansiyelinin yüzde 41’inin işletmelerde olduğuna dikkat çekti.
“Şu anda özel teşebbüs tarafından yapılmış projeler de yüzde 27’lik kısmına tekabül ediyor.
“Bunları topladığınızda zaten yüzde 68’i buluyorsunuz. Geri kalan yüzde 32’den de büyük barajları çıkardığınızda küçük baraj ne kadar kalacak merak ediyorum.
“Zaten çoktan bu HES’lerin ihaleleri yapıldı, lisansları verildi. Bu aşamada bu sözler çok ciddiye alınacak bir şey değil. 10 megawattın altı durduruluyor mu, durdurulmuyor mu görmek lazım.”
Önceki deneyimler
Gürbüz’ün üzerinde durduğu noktalardan biri de benzer deneyimlerdi.
“Daha önce de aynı şeyleri yaşadık. Nükleer santral pazarlamak için doğalgaz bağımlılığı konuşuldu. Sonra nükleer anlaşmaya gidildi, anlaşma doğalgazı en çok aldığımız ülke olan Rusya’yla yapılıp bir kere de nükleerle bağlandık.
“Şimdi aynı şeyi kamuoyunda çok tepki yaratan hidroelektrik santraller üzerinden yapıyorlar. Onun yerine nükleer santral yapacağız diyorlar.
“Emin olun, 5-6 sene sonra nükleer santral kaza yaptığında bu sefer de nükleer için aynı şeyi söyleyecekler.”
Kaynaklar ve politikalar
Hükümetin “asıl sorunu” görmek istemediğini söyleyen Gürbüz ekonomi politikasına dikkat çekti.
“Asıl sorun şu: Türkiye’nin 1960’lardan kalan çok tüketerek, çok harcayarak; enerjiyi akıllı, verimli kullanmayarak yaptığı büyüme politikası sınırları zorlamaya başladı.
“Enerji kaynakları sınırlı, yenilenebilir enerji bile olsa sınırlı. Güneş, rüzgar sınırsız bir kaynak ama güneş paneli, rüzgar türbini için malzemeye ihtiyacınız var... Sonuçta sınırlı kaynaklarla sınırsız talebi karşılayamazsınız. Türkiye bunu yapmaya çalışıyor yıllardır.
“Yapılması gereken Türkiye’de enerjiyi daha akıllı kullanacağımız politikaların uygulanması. Şanslıyız ki Türkiye bu konuda çok avantajlı.
Bugün İtalya bin euro’luk gayrisafiyurtiçi hasıla yapmak için, yani ekonomisini bin euro oranında büyütmek için bir birim enerji harcıyorsa biz iki birim harcıyoruz. Çünkü kullandığımız makineler yanlış, kullandığımız taşıma araçları yanlış, binalarımız çok kötü, vs... Enerjiyi har vurup harman savuruyoruz.
“Sorun bu, bunu çözdüğümüz anda bizim büyük bir potansiyelimiz var. Bunları hayata geçirmedik, HES’ten kaçıp bir başka tehlikeli kaynak olan nükleere sığınmaya çalışıyoruz. Bu da bizi bir yere götürmüyor.” (YY)