İstanbul Nükleer Karşıtı Platform, Rusya'yla Akkuyu'da nükleer santral için imzalanan anlaşmayı Beşiktaş'ta düzenlenen basın toplantısıyla protesto etti. Platform sözcüsü Oya Koca, milletvekillerini onay için Meclis'te görüşülecek anlaşmasına hayır demeye çağırdı.
"Nükleer enerjiye muhtacız!" söylemini eleştiren Koca, nükleer enerji endüstrisinin hala atık bertarafı sorununu halledemediğini, nükleer enerji yerine alternatif enerji kaynaklarının değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Mersin, Akkuyu santrali'nin yüzde 51 hissesinin Rusya'ya ait olacağına değinen sözcü, hisselerin yüzde 49'unun ise özel şirketlere satılmasının planlandığını belirtti. Santralin inşaa ve işletmesinde, kamu payı olmayacak ve ekonomik kararlarda Rusya söz sahibi olacak.
"Deneme yanılma"
Anlaşmayla daha önce Rusya'da işletmeye alınmamış VVER 1200 modeli, santralin bir örneği Türkiye'de inşaa edilecek. Türkiye'nin deprem bölgesinde yer alması nedeniyle nükleer santral kurulabilecek kısıtlı alanlardan biri olan Akkuyu bölgesi Rusya'ya tahsis edilmiş özel bölge statüsü görecek. Nükleer atıkları Rusya yeniden değerlendirecek, Türkiye'de kullanılan nükleer yakıtları kendi ülkesine ya da başka ülkelere göndererek silah üretebilecek.
Platforma göre, doğalgaz alım anlaşmaları da göz önünde alınınca Akkuyu Santrali ile birlikte Türkiye'nin Rusya'ya olan enerji bağımlılığı daha da artacak. Bunun yanı sıra, 15 yıllık süre için, kW/saat başına KDV hariç 12.35 cent olarak belirlenen fiyat, KDV eklendiği zaman 23 kuruşa denk gelecek.
"Bu ne hız?"
29 Haziran'da Meclis'e gelen anlaşma tasarısı, üç günde Dışişleri Komisyonu'ndan geçirildi. Enerji uzmanlarının görüşlerinin dikkate alınamadığını vurgulayan Koca; Enerji Bakanlığı, Elektrik Üretim A.Ş., Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ve Enerji İşleri Genel Müdürlüğü'ne mensup uzmanların öngörülen modelle ilgili ciddi kaygılar taşıdığınını söyledi.
Koca, Avrupa'da İspanya'dan sonra güneş enerji üretme potansiyelinin en yüksek olduğu ülkenin Türkiye olduğunu belirtti. Ayrıca, Türkiye'nin üç tarafının denizlerle çevrili olmasından dolayı, deniz-kara ısı farkının rüzgar enerjisi üretim çiftlikleri kurmak için elverişli bir ortam yarattığını, ancak bu alanda hükümetin desteğinin yetersiz kaldığını söyledi. Nükleer enerji üretimiyle ortaya çıkan radyoaktif atıkların ise yüzyıllarca çevreyi kirlettiğini ve bu kötü etkinin zaman içinde azalmak yerine, giderek artacağını vurguladı. (NY/EÜ)