Norveç hükümet yetkilileri ilk resmi tahminlerde, araştırmalarının geniş kıta sahanlığının deniz tabanında bakırdan nadir toprak metallerine varıncaya kadar "önemli" miktarda metal ve mineral bulduğunu açıklarken ekolojist gruplar, madenciliğin deniz yatağındaki organizmalar üzerindeki olası etkilerini ortaya çıkaracak çalışmalar tamamlanana kadar deniz tabanında maden aramayı askıya alma çağrısında bulunuyor.
Uluslararası çevre koruma örgütü Dünya Yaban Hayatı Fonu (WWF) Nisan'da yaygın eleştirilere karşın deniz tabanında maden arama ve çıkarma işlemlerine izin veren ilk ülkeler arasına giren bu İskandinav ülkesinin kıta sahanlığında deniz tabanı madenciliğini durdurmak hedefiyle dava açmaya hazırlanıyor.
Norveç'in keşfettiği madenlerin büyüklüğü ve değeri
Courthouse News Service'in (CNS) haberine göre, büyük petrol ve gaz ihracatçısı ülkeler arasındaki Norveç'in Petrol Müdürlüğü (NPD), "Çalışma alanındaki deniz tabanında bulunan metallerden magnezyum, niyobyum, kobalt ve nadir toprak minerallerinin, Avrupa Komisyonu'nun kritik mineraller listesinde [yer aldığını]" söyledi.
Norveç Denizi ve Grönland Denizi'ndeki uzak bölgeleri kapsayan kaynakla ilgili tahminlere göre alandaki 38 milyon ton bakır her yıl bütün dünyada çıkarılan miktarın iki katı büyüklüğünde ve polimetalik sülfürlerde 45 milyon ton çinko biriktiğini gösteriyor.
"Siyah duman çıkaranlar" olarak da bilinen sülfitlere ise yer mantosundan gelen magmanın yaklaşık 3 bin metre (9 bin 842 fit) derinlikte deniz tabanına ulaştığı okyanus ortası sırtı boyunca raslanıyor.
Milyonlarca yıl boyunca ana kayada oluşan manganez kabuklarında yaklaşık 24 milyon ton magnezyum ve 3,1 milyon ton kobaltın yanı sıra alaşımlarda kullanılan nadir bir toprak metali olan 1,7 milyon ton seryumun olduğu tahmin ediliyor.
Manganez kabuklarının ayrıca neodim, itriyum ve disprosyum gibi diğer nadir toprak metallerini de içerdiği tahmin ediliyor.
NPD, "Neodimyum ve disprosyum gibi pahalı, nadir mineraller[in], rüzgar türbinlerindeki mıknatıslar ve elektrikli araçların motorları için son derece önemli [olduğunu]" kaydetti.
Deniz tabanı madenciliğinden
kaynaklanan olası ekolojik tehditler
Çevre grupları, deniz yatağındaki maden aramalarını askıya alma çağrısında bulunurken Norveç Deniz Araştırmaları Enstitüsü bir danışma yazışmasında yeni ve keşfedilmemiş canlı türlerinin keşfedilme potansiyelinin mevcut olabileceği okyanus derinlikleri konusunda "büyük bir bilgi eksikliği" bulunduğunu söyledi.
NPD, kabul edilebilir çevresel etkiyle bulunan kaynakların ne kadarının geri kazanılabileceğini belirlemek açısından daha çok araştırmaya ihtiyaç olduğunu belirtti
WWF'nin açacağı dava
Uluslararası çevre koruma kuruluşu Dünya Yaban Hayatı Fonu (WWF), Norveç hükümetinin deniz tabanını madenciliğe açma kararının temelini oluşturan ve Norveç Enerji Bakanlığınca gerçekleştirilen çevresel etki değerlendirmesinin (ÇED) yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle harekete geçti.
WWF ÇED kararının Norveç'in Deniz Tabanı Mineralleri Yasası'nın ilgili maddesi kapsamındaki etki değerlendirmelerine yönelik minimum gereklilikleri karşılamadığını, yani açılışın hiçbir yasal dayanağının bulunmadığını savunuyor.
"Devlet Norveç yasalarını çiğniyor"
“Devletin, sonuçlarını yeterince araştırmaksızın yeni ve potansiyel olarak yıkıcı bir endüstrinin önünü açarak Norveç yasalarını çiğnediğine inanıyoruz." diyen WWF'nin Norveç'teki genel sekreteri Karoline Andaur, "Hükümetin kendi kurallarını göz ardı etmesine, tüm çevresel tavsiyeleri geçersiz kılmasına ve ortak doğal kaynaklarımızı körü körüne yönetmesine izin ver[dikleri takdirde bunun] bu tehlikeli bir örnek yarataca[ğını]" ileri sürdü.
Ülkenin İklim ve Çevre Bakanlığına bağlı çalışan Norveç Çevre Ajansı da, Enerji Bakanlığına sunulan etki değerlendirmesinin eksik olduğunu kaydettiği danışma yazışmasında benzer sonuçlara işaret ediyor.
Keşfedilen madenlerin değeri
94 milyar dolara varıyor
Ticaret, Sanayi ve Balıkçılık Bakanlığının yan kuruluşlarından Okyanuslar ve Arktik Merkezi ve Norveç Arktik Üniversitesi yöneticisi Jan-Gunnar Winther, kamu yayıncısı NRK'ye verdiği demeçte "Norveç'in deniz tabanı minerallerinin bir 1 trilyon Norveç kronuna (yaklaşık 94 milyar dolar) varan muazzam bir değer taşıyor olabileceğine ilişikin tahminler [olduğunu]" söyledi.
Arama alanı, Kuzey Kutbu'ndaki Barents Denizi ile Grönland Denizi arasında, İngiltere'nin (Britanya Adası) büyüklüğüne eşit 281 bin kilometrekare genişliğindeki okyanus alanı dibindeki kıta sahanlığını kapsıyor ve kobalt ve lityumun yanı sıra gümüş, altın, çinko, bakır gibi mineral ve metalleri barındırıyor.
AB: "Daha çok araştırma yapılmadan
deniz ekosistemlerinin yok edilmesi riski alınamaz"
Norveç hükümeti, maden çıkarma stratejisinde, başka birçok iklim dostu teknolojinin yanı sıra rüzgar türbinleri, elektrikli arabalar, hidroelektrik ve güneş pilleri üretimi yoluyla yeşil dönüşümü hızlandırmak açısından bu bileşenleri çıkarmanın zorunluluğunu savunuyor.
Avrupa Birliği (AB) ise, buna rağmen milyonlarca yıl boyunca oluşan deniz ekosistemlerinin yok edilmesi riskinin daha fazla araştırma yapılmadan alınmaya değmeyeceğini söyledi.
Norveç'in deniz tabanını ticarete açmaya yönelik planının deniz yaşamıyla ilgili kaygılara yol açması üzerine Avrupa Parlamentosu Ocak'taki oturumunda planın “Zararlı olmadığı bilimsel olarak kanıtlanana kadar yasaklanması[nı]" önerdi.
NRK'nin haberine göre, Avrupa'nın tarımdan sorumlu komisyon üyesi Janusz Wojciechowski, "Maden çıkarmanın deniz ekosistemleri üzerindeki etkisi hakkındaki bilgimiz hâlâ sınırlı" dedi.
Norveç AB üyesi olmasa da doğayla ilgili
durumlar ulusal sınırlar kapsamında değil
Komiser, Avrupa Birliği üyesi olmayan ancak Avrupa Ekonomik Alanı'na katılan Norveç'in egemen kararlar alma hakkına sahip olduğunu kabul etmekle birlikte doğayla ilgili durumların ulusal sınırların kapsamına girmediğini söyledi.
Norveç'in komşuları İsveç, Finlandiya ve Danimarka derin deniz madenciliği planlarını durdururken, Fransa bu uygulamayı yasaklamayı taahhüt etti.
Norveç Petrol ve Enerji Bakanlığı genel sekreteri Astrid Bergmål, geçtiğimiz Perşembe günü Norveç yayın kuruluşu TV2'ye verdiği yazılı yanıtta "Geniş bir katılımla kapsamlı bir sürecin yürütüldüğüne ve geçerli gerekliliklerin takip edildiğine inanıyoruz. WWF'nin konuyu mahkemeye götürmek istemesinin hakları olduğunu belirtmek isterim." dedi.
(AEK)