Türkiye'de belli başlı basın meslek örgütlerinin sert tepkisine neden olan operasyon, yeni sayının hazırlığını etkilemekle kalmadı, dergiye ait tüm bilgisayar verilerinin kopyalanması nedeniyle çalışanlara ait "özel yazışmaların" da izlenmesine yol açtı.
Dergide polis ve savcı vardı...
Dış kapısında üniformalı polislerin görev yaptığı "Nokta" dergisinin editörleri, haber departmanını çok sayıda polisle, dergi yetkilileri de bir savcıyla birimlerini paylaşmak zorunda kaldı.
"Nokta" dergisi okuyucuları 19 Nisan'da, basın özgürlüğü anlamında zorlu şartlarda hazırlanan bir sayıyla karşılaşacaklar.
DTP: Basın özgürlüğü ayaklar altında...
Polis operasyonuna basın meslek örgütleri ve insan hakları kuruluşlarının gösterdiği ilk tepkilere çeşitli siyasi partiler de katıldı.
Basın özgürlüğünün demokratik kamu düzenin temeli olduğunu açıklayan Demokratik Toplum Partisi (DTP) de, "Bu alanda aşırı güç kullanımı dehşet vericidir, basın özgürlüğü ayaklar altına alındı" diye bildirdi.
Yeşiller: Militarizme karşı dayanışmaya!
Nokta'ya yönelik baskının, demokrasi karşıtı güçlerin "demokratik kurumları ve halkın bilgi alma kanallarını yok etme girişimlerinin devamı" olduğunu savunan Türkiye Yeşilleri Eş Sözcüleri Bilge Contepe ve Savaş Çömlek, demokrasi güçlerini militarizme karşı dayanışmaya çağırdı.
SDP: Baskı, militarizmin etkisini gösterdi
Bir yazılı açıklama yapan Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Basın ve Yayın Koordinatörü Günay Kubilay, dergiyle dayanışma içerisinde olduklarını açıkladı.
Kubilay, "Az çok demokratik teamüllerin yerleşik olduğu ülkelerde ödüllendirilmesi gereken bir gazetecilik örneği, Türkiye'de polis baskısıyla yüz yüze geliyorsa, bu ifade ve basın özgürlüğünün zerresinin olmadığını, ülke yönetiminde demokrasi ve hukukun değil, militer güçlerin birinci dereceden söz sahibi olduğunu gösterir" dedi.
Gazeteciler: Yasalar sadece kağıt üzerinde
Son olarak da Çukurova Gazeteciler Cemiyeti başkanı Cafer Esendemir, operasyonu kınadı ve gazetecilerin bir odaya zorla toplanması ve bilgisayar kayıtlarına el konulmasına tepki gösterdi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) ve Basın Konseyi gibi çok sayıda ulusal çapta mesleği temsil eden kuruluşlar, dergilerde polis araması gibi haber kaynaklarını tehdit eden uygulamaları kınamıştı.
Açıklamalarda, yasal düzenlemelerin kağıt üzerinde kaldığı ve hayata geçirilemediğine vurgu yapılmıştı. (EÖ/TK)