Eh! / Ben de sizin ülkenizde bir çocuğum." Pygmalion, George Bernard Shaw.
Üst üste geliyor saldırı haberleri. Gündem gazetesi kapatılıyor, defalarca. Basın mensuplarına cezalar yağdırılıyor. Ve en son, rüştünü ispatlamış iyi bir ekip tarafından çıkarılan ve ilk sayısından bu yana her sayısı dikkatle izlenen ve kabul gören bir haftalık dergi; Nokta Dergisi hedefte.
2004 yılında iki defa Türkiye'de darbe planlandığı haberi "Yalandır" deniliyor. En sonunda adeta "yalanlamaya" doğrulama yapılırcasına dergiye baskın düzenleniyor. Ve derginin tüm kayıtları "kayıt altına" alınıyor.
Şimdi sevgili okurlarla bu dergi baskınından iz sürerek üç haberi paylaşmak istiyorum.
İlki 12 Nisan tarihli Hürriyet Gazetesinden: "Hastalarım için Kürtçe Öğrendim".
Kars'ın Kağızman ilçesinde iki yıldan bu yana Dahiliye Uzmanı olarak çalışan Doktor Mesut Şahin, hastaları ile daha rahat anlaşabilmek için altı ayda Kürtçe öğrenmiş. Sonra doktorun tayini bir başka yere çıkarılmış. Kağızman halkı Kürtçe öğrenip daha iyi hizmet etmeyi onursal bir görev addeden doktorlarını bir başka yere "göndermeyiz" diyerek 4 bin 700 imza toplamış.
İkinci haber BirGün gazetesinden, 9 Nisan tarihli: "Hopa'da kültürlerin buluşması engellendi."
Hikâye aslında çok masum, birliktelik köprüsü kurmak amaçlı. Kürdün deniz görmüşü Laz ile, Laz'ın deniz görmemişi Kürdü iki ortak etkinlikte buluşturmaya çabalayan "Kültürler Buluşuyor" başlıklı bir ortak proje. Diyarbakır'ın Kayapınar Belediyesi ile Artvin'in Hopa Belediyesi ortaklığında uygulanmak istenen bir proje. Yanıt: yapamazsınız. Demokratik Toplum Partili Diyarbakır Kayapınar Belediyesi cephesinden problem yok da, asıl sorun öte yakada, Hopa'da! Hopa Belediyesinin Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Anavatan Partili (ANAP) meclis üyeleri bir takım resmi yetkililerin de karşı çıkışları ile Belediye Başkanı Yılmaz Topaloğlu ile Özgürlük ve Dayanışma Partili (ÖDP) meclis üyelerine, "Bu projeyi yapamazsınız" diye engel koyuyor.
Üç, 18 Nisan tarihli Diyarbakır Söz gazetesinden: "Belediye'nin feshi istendi."
Diyarbakır'ın Sur Belediyesi, başkanları Abdullah Demirbaş ile birlikte meclis olarak bir karar alıyor. Belediye olarak hizmetlerini yürütürken Türkçe'nin yanında diğer dilleri (Kürtçe, İngilizce, Ermenice, Süryanice) de kullanmak istiyorlar. Ve karardan sonra fırtına kopuyor. Önce soruşturma, sonra dava, en sonunda belediye başkanı ile birlikte meclisin de görevden alınması ve feshi için Danıştay'a İçişleri Bakanlığınca başvuru.
Diyarbakır Sur Belediyesi neden mi bunu yapıyor. Paylaşayım: 5 bin yıllık ve çok dinli, çok kültürlü bir mekanın ruhunun şekillendiği bir beldenin belediyesi de ondan. Kimliğine uyan bir eylemin ve kararın izinden yürüyor adı geçen belediye. Bu sebeple kararlarına karşı yürütülen resmi kampanyaya bir yanıt olsun diye halka soruyor ve anket yapıyorlar. Sur Belediyesi sınırları içinde yaşayan 892 kişiye soruyorlar: "Belediyenin aldığı bu çok dillilik kararı hakkında ne düşünüyorsunuz?" Ankete katılanların yüzde 89.9'u kararı kesinlikle desteklediklerini ifade ediyorlar.
Kayapınar Belediyesi neden "Kültürler Buluşması"nı gerçekleştirmek istiyor? Biliyor ki her dönemden daha çok toplumların birbirlerini tanımaya ve anlamaya ihtiyaçları var.
İşte belki de bu vesileyle Kağızman'daki doktor, Kürtçe öğrenmeye karar veriyor.
Peki, diğer yakada neler oluyor?
Kızlıtepe'de baba oğul Kaymazların öldürülmesi olayından yargılananlar beraat ettiriliyor. Ve Malatya'da İncil dağıttığı ifade edilen bir yayınevinin üç üyesi, gencecik çocuklar tarafından "vatan için" infaz ediliyor
Ve Nokta Dergisi'ne yapılanlara karşı ise bırakınız Türkiye kamuoyundan, aydın camiadan, basından bile yeterince tepki oluşmuyor. Gerekçe: "Kurumlar yıpranırmış"!
İşte kanımca fark burada. Belki 14 Nisan mitingini de, gündem belirleyen malum konuşmalar ve akabinde gerçekleşen medya operasyonlarını da, tepkileri ölçme anlamında ve bu çerçevede değerlendirmek galiba en doğrusu...(ŞD/EÜ)