Haberin Kürtçesi için tıklayın
Kapatılan Özgür Gündem'in Nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni kampanyasına katılanların yargılanmasına bugün başlandı.
Feminist gazeteci ve DİSK Basın İş yöneticisi Ayşe Düzkan ile gazeteci Ragıp Duran'ın yargılanmasına bugün başlandı.
Dava öncesi gazeteciler, basın örgütleri, feministler, siyasetçiler ve insan hakları savunucuları adliye önündeydi.
İstanbul Çağlayan'daki adliye önünde yapılan açıklamaya, DİSK Basın İş, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) yönetcileri, feministler, 10 Ekim Dayanışma Derneği, Devrimci Parti, Biz Gazeteciyiz İnisiyatifi, Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) Eş Başkanı Suna Aras, Filmmor, eski Pazartesi dergisi çalışanları, Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM), DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'ndan (IFJ) Barry White, Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili (CHP) Sezgin Tanrıkulu, HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu da katıldı.
Açıklamada Düzkan, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, IFJ'den White, DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, TGS Genel Başkanı Uğur Güç, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, milletvekilleri Filiz Kerestecioğlu ve Sezgin Tanrıkulu ile eski Özgür Gündem Yayın Yönetmenlerinden Hüseyin Aykol konuşma yaptı.
Düzkan: Kadri Bağdu'nun bisikletini birlikte kaldırıyoruz
“Özgür Güdem ve basın özgürlüğü için buradayız. Basın özgürlüğü kendimizi ifade hakkımızdan ziyade halkın haber alma hakkıyla ilgilidir. Demokrasi seçimlerle değil, herkesin dünyada olup bitenlerden, farklı görüşlerden haberdar olduğu ve siyasi kararını ona göre verebilmesiyle mümkündür.
“Bugün aynı zamanda Musa Anter'in 1992'de Diyarbakır'da öldürülmesinin yıl dönümü. Bundan iki yıl önce dağıtımcı Kadri Bağdu da yine sokak ortasında öldürüldü. Bağdu'nun devrilmiş, öksüz bisikletini hatırlıyoruz. Biz biraz da o bisikleti kaldırmak için Özgür Gündem'le dayanışıyoruz.
“Bizim barış ve kardeşlik taleplerimiz Türkiye'nin parçasıdır. Belki Kürtler adil barış istiyor, bir adım daha öndeler ama benim gibi İzmirli bir Türk için de barış çok önemli. Çünkü barış olmasa çocuklarımız askere gitmeye devam edecek, ne için öldüklerini bilmeden.
“Bugün Mavi Marara davası da burada görülüyor. Davada İsrail ve Türkiye'nin anlaşması sonucunda Mavi Marmara'dakileri öldürn İsrail'e tazminat bizim vergilerimizle ödenecek. Bu bize dayanışma için ne yapılırsa yapılsın resmi siyasetle araya mesafe konmadan bir şey yapılamayacağını gösteriyor.
"Bugün ana akım medyada çok fazla savaş kışkırtıcılığı yapılıyor. Bu uluslararası yasalara göre de insanlık adabına göre de savaş suçudur. Bir gün inanıyorum, basın özgürlüğü ve barış isteyenler yerine savaş çığırtkanları buralarda yargılanacaklar.”
White: Doğruyu yazdıkları için burdalar
“Burada yargılanan sadece iki gazeteci değil, basın özgürlüğüdür. Gazeteciliğin ilk prensibi doğruyu söylemek, hükümette olanlara karşı doğru söylemeye devam etmektir. Bugün de bu yüzden buradayız. Her gazeteci davası bizim için önemli, hepsini savunmaya devam ediyoruz. Özgür Gündem'de dört arkadaşımız içeride onları savunmaya devam edeceğiz.”
Sibel: Çağdaş demokraside yaşamak hakkımız
“Dayanışmanın suç olmadığını göstermek için burdayız. Ayşe Düzkan ve diğer meslektaşlarımız Özgür Gündem ile dayanıştıkları için yargılanıyor. Çağdaş demokraside yaşamaya hakkımız olduğunu, basın özgürlüğü hakkımız olduğunu düşünüyoruz. Gazeteciler Olağanüstü Hal'in mağduru oluyor. Basın özgürlüğü önündeki engeller kaldırılsın istiyor, meslektaşlarımızla dayanışıyoruz.”
Eren: En trajik toplu davalardan
“Bu toprklar çok toplu dava gördü. Bugün en trajik toplu davalardan birine başlıyoruz. Yargılanmalar tek tek yapılıyor olsa da toplamda 50 küsür gazeteci, sanatçı ve hak savunucusu Özgür Gündem'le dayanıştıkları için 14 yıla varan hapis cezalarıyla yargılanıyor. Biz dayanışmanın suç olmadığını, basın özgürlüğünü, halkın haber alma hakkını savunmak için burdayız. Dayanışarak kazanacağız.”
Güç: Baskı dayanışmayı arttırdı
“Kampanyaya önce 50 civarında gazeteci ve aydın destek verdi. Özgür Gündem üstündeki ablukanın kalkmasını istedikleri için baskıyı kendi üstünde hissettiler. Kampanya sürerken Şebnem Korur Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ali Nesin cezaevine girdi. Bunun üzerine 100'ün üzerinde kişi dayanışma kampanyasına katılmak için başvurdu, tutuklamalar dayanışmayı daha da büyüttü.
“Ama şu an iki yayın yönetmeni hapiste. Gazeteciler her haberi izleyebilir, yazabilirler. Bu gazeteciliktir ve bu nedenle yargılanamazlar. Hapisteki meslektaşlarımızın serbest bırakılmasını istiyoruz.”
Kerestecioğlu: Basın özgür değilse hiçbirimiz özgür değiliz
“Bugün çok kadim dostlarım yargılanıyor. Özgür Gündem bu ülkenin turnusol kağıdı. Kim Özgür Gündem ile dayanışırsa başına bir şey geliyor. Bu Türkiye'nin demokrasi tarihini gösteriyor. Yıllarca bombalanan, çalışanları, dağıtımcıları tutuklanan, öldürülen, söz söylemesi engellenen bir gazete Özgür Gündem. Bu 1990'larda da böyleydi, bugünün ileri demokrasisinde de aynı şey yaşanıyor.
“Ne güzel ki arkadaşlarımız 'basın özgür değilse hiçbirimiz özgür değiliz' diyor ve özgürlük nöbetini tutmaktan çekinmiyorlar. Hiçbirimiz boyun eğmeyeceğiz basın özgür olana kadar hepimiz özgür olana kadar mücadeleye devam edeceğiz.” (EA)