11 Ağustos 2017 Cuma günü Virginia Üniversitesi önünde ellerinde meşaleleriyle buluşan birçok öğrenci ile başlayan hareketlenme, cumartesi günü gerçekleşen “Sağda Birlik” protestosu ile beyaz milliyetçileri ve beyaz üstünlükçüleri Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Charlottesville kentine çekti.
Yakın ABD tarihinin en kalabalık “nefret toplanması” olarak değerlendirilen bu aşırı sağ buluşmaya katılanların yanı sıra kentte bir o kadar da karşı protestocu bulunuyordu.“Sağda Birlik” protestosuna katılan bir kişi, arabasını karşı protestocuların üzerine sürerek bir kişinin ölümüne, 19 kişinin de yaralanmasına sebep oldu. Ulusal ve uluslararası camiada büyük bir eleştiriyle karşılanan protestoda öne çıkan unsurlardan bir tanesi de “Sağı Birleştir” protestona katılanlardı.
Radikal sağ akımın ve milliyetçiliğin geleneksel ve yaşlı bir akım olduğu düşüncesi Charlottesville’den gördüğümüz videolar ile farklı bir boyut kazandı. Protestoya katılım sağlayanların çoğunluğu beyaz, genç erkek olmasının dışında genel algının aksine oldukça sıradan günümüz gençleri gibi görünüyordu. Beynimizde radikal sağ ile özdeştirilmiş olan tiplerin tarihi geçmiş gibi görünüyor.
Radikal sağın geçirdiği imaj yenileme ve kimlik değiştirmesi Avrupa’da da oldukça net bir şekilde gözlemlenebilir duruma geldi. 2003 yılında Fransa’da ortaya çıkan “Identitarian Movement” 2013 yılında YouTube’dan çok kültürlülüğe karşı bir “savaş ilanı” yayınladı.
Spiegel gazetesinde yer alan habere göre videonun yayınlanmasından sonra, kısa bir süre içerisinde akım Almanya, Avusturya, Çek Cumhuriyeti gibi birçok Avrupa ülkesinde yayılmaya başladı. Tabandan çıkan bir halk hareketi olarak tanımlanan Identiterian Movement çok kültürlülüğü reddedip küreselleşmeye tamamen karşı çıkıyor.
Avrupa'da Fransa'da Milliyetçi Cephe (FN) lideri Marine Le Pen, Hollanda'da Özgürlükler Partisi lideri Geert Wilders, İtalya'da AB karşıtı Kuzey Ligi'nin lideri Matteo Salvini, Almanya Alternatif Parti (AfD) Başkanı Frauke Petry ile son yıllarda bu tabanın oylarını topluyor. Hollanda'da Gert Wilders Mart 2017 seçimlerine, aşırı sağdan çıkan bir aday olarak ülkenin tarihinde çok görülmemiş bir iddiayla seçim çalışması yürütmüştü. seçim mitinglerinde aşırı sağcıların yoğun katılımı seçim sonuçlarına beklenenden az yansıdı, 15 sandalyesini 20'ye yükseltebildi.
Identiterian Movement'ın Almanya Neo-Nazi camiasındaki gruplarından biri olan Revolta, internet sitelerinde söz konusu akımı “Avrupa kimliği ve medeniyetini koruyan, Avrupa’yı Avrupalı olmayan yabancı unsurlardan arındırarak bir uluslar Avrupası olmasını sağlayacak olan bir akım” olarak tanımlıyor. Tanımda beyaz ırkın üstünlüğüne vurgu yapılmakla beraber küreselleşme ve kapitalizmden dolayı kaybedilen kimliğin bulunmasını ve köke dönmek amaçlandığı belirtiliyor.
Sosyal medyada oldukça aktif olan radikal sağ akımın genç bir takipçi kitlesi var. Bu gençler aşırı sağ denilince akla gelen kısa saç, siyah kıyafetler, asosyal kişilik gibi eski algıların tam zıttı yaşam şekillerine sahipler. 2014 yılında Almanya’daki Neo-Nazi protestolarına katılanların dış görünüşlerindeki değişikliği fark eden Almanya medyası söz konusu değişimi anlatabilmek için “nipster” terimini kullanmaya başladı. Nazi-hipster anlamına gelen “nipster” kot pantolonları, bol gömlekleri, büyük gözlükleri ve bez çantalarıyla Nazi eylemlerine katılan genç radikal sağ görüşlüleri anlatmak için kullanılıyor.
FSN.tv, Almanya’da yayınlanan Neo-Nazi bir internet programı. Program kısa bir süredir var olmasına rağmen programın sunucusu Schröeder’i Almanya’nın aşırı sağında önemli bir figür haline getirdi. Zaman zaman Neo-Nazi hareketine nasıl daha “hip” bir yüz verilebileceğine dair seminerler düzenleyen Patrick Schröeder, Neo-Nazi hareketine katılmak isteyenlerin dış görünüşlerini değiştirmeden rahatlıkla katılabileceğini söylüyor. Schröeder’e göre genç Neo-Naziler, Müslüman ve Yahudi karşıtlığı ve göç hakkında “doğru (!)” fikirlere sahip oldukları sürece diledikleri gibi giyinebilmekte özgür.
Ana akım karşıtı değerlere sahip olan birçok eski üye tarafından hakaret niteliğinde kabul edilebilecek olan bu değişiklik, radikal sağı izleyen bir blog olan Nets Gegen Nazis’in editörü Simone Rafael’e göre ideolojinin daha geniş bir kitleye yayılmasını sağlamakla beraber radikalleşen kişilerin tespit edilmesini de zorlaştırıyor.
Radikal sağın dış görünüşlerindeki özgürleşmenin yanı sıra Rafael’e göre genç Neo-Naziler sosyal medyaya da oldukça aktif. Önceki jenerasyondan farklı olarak ideolojilerini nasıl daha geniş bir kalabalığa ulaştırabileceklerinin bilincinde hareket eden gençler, küreselleşme, hayvan hakları, kadın hakları gibi konular ile akımın içerisinde olmayan yaşıtlarına ırkçılığı, yabancı düşmanlığını ve milliyetçiliği modern ve hip bir fikir kılıfında sunuyorlar. (BG/EA)
Bu haberde Rolling Stone ve refinery29'dan yararlandık.