Kaduna sık sık tekrarlanan pogromlarla etnik ve dinsel açıdan ikiye bölünmüş durumda. Kent, Afrika'nın nüfus açısından bu en renkli ülkesinin sinsice "Yugoslavyalaşma"sının sembolü olmuş adeta.
Birbirini izleyen her etnik çatışmayla devlet merkezinin otoritesi biraz daha zayıflıyor. Devlet Başkanı Olusegun Obasanjo'nun 1999'da on altı yıllık askeri diktatörlüğe son vererek seçimle iş başına gelmesinden bu yana birçok etnik çatışma yaşanmış.
Demokratikleşme sonrası 60 çatışma
Geçtiğimiz Eylül ayında Polis Müdürü Tafa Balogun, demokratikleşmeden bu yana bir milyon 713 bin 306 insanın evinden olmasıyla sonuçlanan 60 çatışma yaşandığını açıkladı.
Bu çatışmaların savaşçıları çapulcu çeteler falan değil. Bunlar her bölgenin güç odaklarının ve zenginlerinin himayesi altındaki düzenli milisler. Ülkedeki 36 eyaletin çoğunda, federal güvenlik güçleri değil, bu milisler şu veya bu ölçüde polis kuvvetinin işlevini yerine getiriyor, Nijerya'nın çokkültürlü büyük kentlerinde etnik temizlik güçleri olarak hazır bekliyorlar.
2003 Nisan'ında yapılacak seçimler yaklaştıkça, milislerin güç odaklarının hizmetinde iç savaş ordularına dönüşme tehlikesi gitgide somut bir hale geliyor. Bu sürecin başını çekenler ise, askerler ve Kuzeyli işadamlarından oluşan geleneksel egemen seçkinler.
Hem Hıristiyan, hem Güneyli
Bunlar 1999'da iktidarı hem Hıristiyan hem de Güney Nijeryalı olan Obasanjo'ya kaptırmış olmayı hiç hazmedemedi. Petrolün getirdiği bereketin bölüşümüne nezaret eden en üst denetçinin artık kendilerinden olmaması hiçbir zaman içlerine sinmedi.
Obasanjo'ya Güney'in çıkarlarına öncelik tanırken fazla ileri gitmemesini sık sık hatırlatıyorlar zaten. Şantaj amacıyla dinsel gerilimleri kışkırtmaktan çekinmiyorlar.
Kuzeyde Şeriat hukuku
Kuzey eyaletlerinde valiler ceza hukukunda şeriatın uygulanmasını savunuyorlar. 1999 ve 2001 yılları arasında şeriat medeni hukuktan sonra giderek ceza hukukunda da uygulanmaya başlamış.
Şeriat, kamusal alanda cinsiyet ayrımı güdülmesi, taşlama, uzuv kesme gibi Nijerya'nın laik anayasasına aykırı uygulamalarla güç gösterisi yapıyor adeta. Hükümet ise olan biten karşısında etkisiz.
Sadece federal mahkemelerin bazı girişimleri oldu; örneğin Mart ayında taşlanarak öldürülmeye mahkum edilen Safiye Hüseyni'nin cezasının kaldırılmasında olduğu gibi.
Demokrasiyi süpürmek
Halk etnik-dinsel kimliklerin arkasında sığınmayı tercih ettikçe ve hükümet hiçbir önlem almadıkça, laik, federal Nijerya devletini korumak ve kollamak hakimlere kalıyor.
Bu da demokrasinin işini zorlaştırıyor. Milislerin gücü artmaya devam ederse, generalin birinin hukuk ve düzen adına demokrasiyi Nijerya tarihinde sık sık görüldüğü gibi süpürmeye girişmesi sürpriz olmayacaktır.
Obasanjo'nun karşıtları bir yandan bu tür hesaplar içinde. Nijerya parlamentosunun iki kamarası da aylardan beri devlet başkanının görevden alınması istemiyle bir soruşturma yürütüyor.
Geri çekilmek ya da görevden alınmak
Parlamenterler Obasanjo'nun önüne iki seçenek koyuyorlar: Geri çekilmek ya da görevden alınmak. Başkan ise Nisan 2003'te yeniden seçilerek, halkın arkasında olduğunu kanıtlamak istiyor. Bir grup "deneyimli politikacı" Obasanjo'ya seçimlerde adaylıktan vazgeçmesi karşılığında soruşturmanın durdurulması önerisini götürmüş.
Eski diktatörün yolunu açmak
Böylece eski askeri diktatör Babangida'nın yeniden başa gelmesinin önünde hiç engel kalmayacak. Babangida 1985-1993 yılları arasındaki iktidarı esnasında Nijerya'yı ekonomik açıdan tüketerek ülkenin en zengin adamı haline gelmişti.
Seçimlerin dürüst geçeceğinden söz etmek bile mümkün değil. Ne hangi partilerin katılmasına izin verileceği belli, ne de başkanlık, parlamento, valilik ve belediye seçimlerinin eşzamanlı yapılıp yapılmayacağı.
Seçmen kütükleri geçtiğimiz Eylül ayında yenilendiğinde tuhaf sonuçlarla karşılaşılmış: Ülkede 60 milyon seçmen bulunmasına karşılık, kütüklere 66 milyon insan kaydedilmiş. Üstelik milyonlarca seçmen buna rağmen listelerde yer almıyormuş.
Cinayete kurban gidenler artıyor
Son haftalarda kendi seçim kampanyasını yürütmek üzere çok sayıda bakan istifa etti. Hükümet her anlamda çözülüyor. Askerler ve milisler hiçbir kovuşturmaya uğramadan pervasızca terör estiriyor.
Her eyalet devleti hukuk ve güvenlik alanında ne istiyorsa onu yapıyor. Cinayete kurban giden saygın demokratların sayısı her geçen gün artıyor.
Nijerya kaderinin tayin edileceği bir yıla doğru yaklaşmakta. Kaduna'da son yaşanan şiddet hüzünlü bir uvertürden başka bir şey değil. (NO/NM)
* Neşe Ozan 25.11.02 tarihli Tageszeitung'dan özetleyerek çevirdi.