İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı avukat Eren Keskin, uygulamanın "inandırıcı olmadığını, Avrupa Birliği sürecinde sistemin gerçek yüzünü farklı yansıtmak adına yapıldığını" söyledi.
Keskin: İhtiyacımız olduğunda ya bozuk ya çalışmıyor
Eren Keskin, "İşkence veya gözaltında intihar iddiası nedeniyle derneğimize gelen olaylarda, şimdiye kadar çalışan bir kameraya rastlamadık" diyor.
"Son olay, Bostancı'daki polis karakolunda, gözaltında cinsel tacize uğrayan iki müvekkilimle ilgili gerçekleşti. Kamera çalışıyor muydu, diye sordum. Yanıt, hayır, oldu."
Keskin, hükümetin işkenceyle ve kötü muameleyle mücadelede kararlılık göstermek istiyorsa, "çok daha temel sorunlara el atması gerektiğini" söylüyor.
"Soruşturmalar takipsiz kalıyor; işkence davalarında zaman aşımı hâlâ geçerli."
Akdöl: Kayıtlarla oynanamamalı
İzmir İşkenceyi Öneme Grubu'ndan (İÖG) avukat Mehmet Akdöl, "kayıtlarla oynanma ihtimalinin ortadan kaldırılması gerektiğini, bunun için de yakalayanla sorgulayanın arasındaki bağlantının kaldırılması gerektiğini" söylüyor.
"Bu kayıtlar resmi olduğu için, diğer görsel işitsel kayıtların aksine, resmi delil olacaklar. Oysa, kötü muamelenin gerçekleşmesi halinde, kayıtlarla oynanır ve kötü muamele silinirse, bu kez davanın seyri değişecek."
"Bunun için, kayıtlar savcının denetiminde ve sorumluluğunda olmalı. Adli kolluk projesi hayata geçseydi, bu işe de yarayacaktı. Yargı sürecinin de kayıtlardan yararlanmaya uyum sağlanması, zaman alacak. Hukukçuların, özellikle avukatların çok özenli olması gerek."
Milliyet gazetesinin verdiği habere göre, İstanbul'da, Nezarethane İyileştirme ve Kontrol Sistemi (NİKS), 84 polis merkezi ve adli işlem yapan 7 şube müdürlüğünde devreye girdi.
Gazete, "nezarethanelerin, 24 saat aralıksız izleneceğini, 3 ay süreyle arşivlenecek görüntülerin, gerektiğinde Avrupa İnsan Hakları Komisyonu incelemelerinde argüman olarak değerlendirilebileceğini" yazmıştı. (TK/EÜ)