Newroz, malumunuz olduğu üzere yıllardır 'gerginlikle' geçen ve yıllardır 'bayram olma mücadelesi vermek zorunda kalan' bir gün. Burada Newroz ve Nevruz mefhumlarını tartışmaya, karşılaştırmaya pek gerek yok. Neyin ne olduğu zaten aşikar. Nasıl ki İsyan ismi İskan olarak değiştiriliyorsa Newroz da büyük bir çaba ve itinayla 'Nevruzlaştırılmaya' çalışılıyor...
Newroz ile Nevruz
Siz bakmayın, arada sadece W ve V farkı yok. Bu iki 'farklı bayramdan' hangisini kutlamayı tercih edeceğinizi iyi hesaplamanız da gerek. Birinde (Newroz) lastik yakıp polis coplarına maruz kalmak, hatta ölümü bile göze almak var, diğerinde(Nevruz) ise en az diğer resmi bayramlar kadar sıkıcılık, "politik art niyet" var. Şöyle de diyebiliriz, biri devletin bayramı öbürü ise Kürtlerin...
Yaklaşık yirmi yıldır Kürtler Newroz bayramlarını hep silah namlularının gölgesinde kutlaya geldi. Ne acı ki, bu yıl da bahar bayramına savaş gölgesi düştü. Yıllardır her Newroz'da yaşandığı gibi bu yıl da kara bir güne denk geldi...
1992 Newroz kutlamaları sırasında tam doksan dört insan yaşamını yitirmişti. Bu olaylar sadece o yılla sınırlı kalmadı, çünkü devlet, Newroz'u yasaklamak için hep kararlı bir politika izledi, Kürtler ise bayramlarını kutlamakta... Ve hemen her kutlamada ya ölümler yaşandı, ya da tutuklamalar. Devlet ise Kürtleri bu bayramı unutmaları için elinden geleni yaptı...
Newroz benim bayramım
"1996'da valilik gelip okullarda resmi Nevruz'u kutluyordu. Ama bu hiç de bizim Newroz'umuz değildi. O yüzden de okuldan kaçıp gerçek Newroz'a gitmiştik..." Emin Demir(22) ertesi gün gözaltına alındı. Çünkü polis okulları dolaşıp, Newroz günü derslere girmeyen tüm çocukların numaralarını almıştı...
Emin daha on beş yaşlarındaydı. Ailesiyle Siirt'ten Mersine göç edeli daha iki yıl olmuştu... Kendi deyimiyle 'artık Newroz'un ne anlama geldiğini' çoktan biliyordu... "Newroz benim bayramım."
"Sonra karakolda bizi sorguladılar. Dövdüler. Bizimle beraber iki Türk arkadaşım da vardı. Onları da dövdüler. Polis onlara "neden bunlarla geziyorsunuz, bunların ne mal olduğunu bilmiyor musunuz" deyip tehdit etmişti."
Bu Emin'in yaşadığı ilk olay değildi. O 1990'da da okuldan kaçıp Newroz kutlamalarına katılmış; " o gün ilk defa çocukları bile göz altına aldılar. Ben ise kaçtım. Ama yakalasalardı beni de döveceklerdi her kes gibi, 'bayrama gitme' diye tehdit edeceklerdi... O yıl Newroz çok kötü geçmişti."
Emin, bu yıl da Newroz'u kutlamak için ateş yakacak, çünkü; "Newroz benim bayramım. Kendime ait hissediyorum. Ama sadece bayram için değil, kardeşliğe vesile olması için de ateş yakacağım" diyor.
O Newroz bayramının kana bulandırılmasını, savaşların gölgesinde kutlanmasını istemiyor...
"Azrail'in çocukları sevdiğini düşünüyorduk, o yüzden de ölümüne de olsa bayramımızı kutlamak için dışarı çıkıyorduk" diyen İsyan Özdemir(21) Muş doğumlu. Adı isyan, ama kayıtta "y" "k" yapılarak, "sorun" aşılmış. Onun resmi adı İskan! Tıpkı Newroz'un resmi adı Nevruz gibi...
İsyan çocukluk yıllarında (1992) yaşadığı bir Newroz kutlamasını anlatıyor; "Aslında Newroz günlerinde köyden şehre gelmek yasaktı. Ama biz birkaç arkadaşla traktörün römorkunda gizlice gelmiştik. Annemler de zaten iki gün önce gelmişti köyden şehre. Ortada baharın hiçbir alameti yoktu. Yerde bir metre kar vardı. Ama Muş'ta üç dört bini aşkın insan baharın gelişini kutlamak için gelmişti o gün. Tabii panzerler geldi ve insanların üzerine ateş açtı..."
Evet panzerlerin ateş açmasından sonra insanlar dağılmış, bahar bayramına yine gölge düşmüştü. O yıl Muşlular bununla da kurtulamamış.
"Çocuktuk ateş yaktık, polis de ateş açtı"
İsyan şöyle devam ediyor; "olaydan sonra askerler köye geldiler. Muhtara 'senin köyün niye baş kaldırıyor' deyip işkence ettiler. Muhtar benim dayımdı, ve gözümüzün önünde dişlerini kırdılar. Çocuk olduğumuz için Newroz'a gittiğimize pişman olmuştuk..."
Ama İsyan daha sonraki yıl da katılmış Newroz'a. Çünkü; " korku çocuklar için bir oyundur" diyor.
"Galiba 1992 idi. Newroz için mahallede toplanmıştık. Ben daha dokuz yaşlarındaydım. Biz ateş yaktık, polis de bize ateş açtı. İlk kez o zaman Newroz'un sadece ateş yakmaktan ibaret olmadığını anlamıştım" diyor Tuncelili Birsen Sezgi(21)
Birsen, Newroz'u 'kendine ait bir bayram' olarak hissediyor. Newroz onun için sadece baharın gelişini değil, özgürlüğü ve 'kültürünün değiştirilemez bir parçası'nı da ifade ediyor. O 'W'nun 'V'leştirilmesini ise anlamsız ve aşılacak bir yanlış politika olarak görüyor. " bir halkın kendi dilini, 'W'sunu kullanması düşmanlık falan değil ki" diyor...
Karakol ile Newroz ateşi arasında
İlhan Kılıç (23) Urfa'nın Bozova ilçesine bağlı bir köyünden... İlhan'a köyde Newroz'u hiç kutluyor muydun diye sorunca; "gerekirse bir kibrit yakıyorduk ama yine de kutluyorduk bayramımızı" diyor. Ona göre Newroz'un yasaklanması 'sistemin çok kültürlülüğe tahammül edememesinden' kaynaklanıyor. İlhan'ın yaşadığı köy, ilçe merkezine kırk kilometre uzak. Ama Newroz akşamı ateş yakıldığını gören askerler kırk kilometrelik yol kat ederek ateşi söndürmeye geliyor...
İlhan'ın köyüne iki yıllığına karakol yerleşiyor. Onlar da işte o zaman kibrit yakarak Newroz'u kutlamaya başlamışlar.
Bir taraftan karakol, diğer taraftan da "Newroz'u engellemekle yükümlü" korucular...
İlhan, çocuklukta yaşadığı Newroz'ları şöyle anlatıyor; "köyümüz yüz haneydi. Ama bir yıl askerler Newroz kutlamasını basınca, artık sadece dört beş genç, Newroz'u ateş yakarak kutluyordu. Beni de götürürlerdi. Newroz bizim için ateşti. Sanki ateş yakınca, dağdaki ağabeylerim görüp sevinecekti. Ben Newroz'u onlar için kutluyordum. Ama köyümüzde bile 'korsan' kutlama yapıyorduk. Karakol geldikten sonra ise ancak evimizde kağıt ya da kibrit yakıp içimizi rahatlatıyorduk..."
İlhan, çocuklukta çok etkilendiği bir Newroz olayını da anlatıyor; "bizim için Newroz sevinçle karışık bir korkuyla geçiyordu. Bu korku yüzünden insanlar kendi bayramlarını kutlayamıyordu. Ama komşu köyde yaşlı bir kadın her şeye rağmen Newroz'u kutlamıştı. Daha on iki on üç yaşlarındaydım. Yaşlı kadın saatlerce tek başına ateş yakıp şarkılar söylemiş ve ağıtlar yakmıştı. Askerler de gelip ateşi söndürmüş, kadını da tartaklayıp evine göndermişti. Ben bundan çok etkilenmiştim..."
İlhan'da Newroz'u hep 'namluların gölgesinde' kutladı. 'W'nun 'V' yapılmasına, askerlerin bayram ateşini söndürmek için kilometreler kat etmesine anlam veremedi. O Newroz'u bir gün, içinde korku olmadan kutlamak, ateş yakıp üzerinden dilediğince atlamak istiyor. Ama o bu Newroz'un da yasaklı, 'W'suz ve vahşi bir savaşın gölgesinde geçeceğini bilmenin burukluğunu yaşıyor... (NK)