Barış İnisiyatifi / Türkiye'nin öncülük ettiği bu katılımla ilgili Girişim üyelerinden Murat Paker ile başka bir nedenle kısa bir süre için bulunduğu İstanbul'da görüştük. Girişimin web adresi: www.peace-initiative-turkey.net ; bilgi için e-posta adresi: [email protected]
Her yıl New York'ta gerçekleşen "Türk yürüyüşü"nü hep duyardık, sizinki farklı görünüyor, anlatır mısınız?
15 Şubat için dünyanın en az 500 şehrinde, İstanbul ve New York dahil, savaşa karşı eylemler organize ediliyordu, biz de New York'ta yaşayan bir grup Türkiyeli insan olarak bu eyleme bir Türkiyeliler korteji örgütleyerek katılabileceğimizi düşündük.
Çok büyük bir eylem olması bekleniyor. Geçen ay Washington'daki savaş karşıtı gösteriye 200 bin kişi katılmıştı. New York için üç- beş yüz binlerden söz ediliyor, bu tabii ki hava koşulları ve polisin tutumuna da bağlı.
İlk başta, çoğunluğu doktora öğrencisi olmak üzere, çeşitli mesleklerden 30 civarında Türkiyeli insanın ön ayak olmasıyla başlayan bir hareket oldu. Toplantılar yapıldı, e-posta haberleşmeleri sürdü, sürüyor... Girişime, Peace Initiative/ Turkey ( Barış Girişimi/Türkiye) ismini uygun gördük. Türkiye'deki barış girişimiyle rabıtalı olmasına özen gösterdik, daha sonra bu 30 kişi genişledi, New York civarındaki şehirlerden de katılımlar oldu. Şu anda bildirimizi resmen destekleyen 70 kişiyiz, sayı giderek artıyor. Girişime katılan insanlar büyük bir özveriyle ve tamamen kolektif bir tarzda çalışıyorlar. Gerçekten gurur ve keyif verici bir eylem örgütlenmesi süreci yaşandı, yaşanıyor. Şenlikli, renkli, müzikli ve radikal bir kortejimiz olacak.
New York'ta kaç Türkiyeli yaşıyor ve neden ayrı bir kortej?
Kesin bir rakam yok ama New York ve New Jersey'de yüz binin üzerinde Türkiyeli yaşadığı rivayet ediliyor. Bu eyleme, ayrı kortejle katılmamız çok önemli, çünkü şimdiye kadar, sizin de dikkat çektiğiniz gibi, Türkiyelilerin tek "sivil" eylemi Mayıs aylarında yapılan Türk yürüyüşüydü, bunlar da tamamen devletin,büyük elçiliğin, konsoloslukların ve resmi ideoloji çizgisinde faaliyet gösteren Türk-Amerikan dernekleri ve Turkish Forum gibi yapılanmaların girişimiyle yürüyordu. Bu bizim savaşa karşı genel mobilizasyona katkı niteliğinde Türkiyeli bir kortej hazırlamamız bu anlamda da Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve New York için bir ilk olacak. ABD'deki ilk, gerçekten sivil Türkiyeli eylem.
ABD'de, "misafir" durumunda olmak, ABD politikalarını eleştirmede bir engel mi?
11 Eylül'den sonra, Arap ülkelerinden ve Güney Asya'dan gelenlere karşı gözle görülür ciddi bir baskı yaşanıyor. Türkiyelilere yönelik böyle bir şey aynı derecede gözlemlenmedi. 11 Eylül'den itibaren bir kaç bin insan tutuklandı, aralarında az miktar da Türk olduğunu biliyoruz, bu bir kaç bin kişinin bir kısmının sınır dışı edildiği ve edilmeden önce tutukluluk sırasında işkenceye kadar uzanan kötü muamelelere maruz kaldıkları da biliniyor. Arap,Hintli, Pakistanlı ve Afganlılara uygulanan baskı düzeyi henüz Türkiyelilere uygulanmış değil. Ama ABD 11 Eylül'den beri bir tür "güvenlik" hezeyanı içinde giderek katılaşıyor ve muhaliflerin durumunun zaman içinde iyice zorlaşacağını tahmin ediyorum.
ABD'de gösteri yapmanın yasal süreci nasıl işliyor?
Polise başvuruyorsun, hangi tarihte, nerede ve yaklaşık kaç kişinin katılımının beklendiğini bildiriyorsun, bir form dolduruyorsun. Tüzel kişilik olmak gerekmiyor, tek bir isim bile yetebiliyor. Küçük eylemlerde anında izin alınıyor.
Bu eylem özelinde, New York polisinin tutumu oldukça manidar. Şimdiye kadarki savaş karşıtı eylemlere karşı polisin ciddi bir negatif tutumu gözlenmemişken bu eylem için New York belediyesine bağlı polis başından beri zorluk çıkartıyor.
Eylem, önce şöyle planlanmıştı: Birleşmiş Milletler (BM) binası önünde toplanılacak , Central Park'a kadar, yani üç beş kilometre yürünecek, orada bir mitingle sonlandırılacaktı. Polis başından itibaren, eylemin yürüyüş kısmına "güvenlik" gerekçeleriyle ve elinde yeterince polis olmadığını ileri sürerek izin vermedi. Bu eylemi düzenleyen Barış ve Adalet İçin Birlik Koalisyonu polise karşı dava açtı.
Mahkeme polisi haklı buldu, dolayısıyla yürüyüşsüz toplantı için, BM binasına çok yakın bir alanda toplanılmasına yasal olarak izin çıktı. Koalisyon, Temyiz Mahkemesi'ne başvurdu. Polis yine haklı bulundu. Yasal mücadele sürmekle birlikte, Cumartesi günü yasal olarak BM yakınlarında toplanılacak. Alternatif olarak, yasal yürüyüş izni verilmediği için değişik gruplar şehrin değişik noktalarında buluşacaklar ve sessiz bir biçimde bir sürü değişik noktadan toplantı yerine yürüyerek ulaşacaklar. Polisin yürüyüş yasağı bu şekilde bir ölçüde aşılmaya çalışılacak.
Bu aslında, ABD yönetiminin bu tür eylemlerden ne kadar rahatsızlık duymaya başladığının da göstergesi. Her yerde olduğu gibi ABD kendi içinde de savaş konusunda çatlak ses duymak istemiyor.
ABD'nin Irak'a müdahalesine, saldırısına halk nasıl yaklaşıyor?
Kamuoyu yoklamalarına göre, Bush'un desteği seçildikten sonraki en düşük noktaya vardı. Afganistan müdahalesi sırasında yüzde 80-90'larda gezinen destek, şimdi yüzde 50'nin altına inmiş durumda. "Bu savaşı, Irak'a askeri müdahaleyi destekliyor musunuz"diye sorulduğunda, "evet"diyenler, başka ülkelere göre yüksek olmakla birlikte yüzde 50'yi zor geçiyor. Dolayısıyla ABD halkı bile bu savaş konusunda oldukça mütereddit.
Genelde, aktif, yaygın bir karşı çıkış olduğu şimdilik söylenemez ancak son bir iki ayda savaşa karşı eylemler giderek yaygınlaşıyor, katılan insanların sayısı sürekli artıyor, birkaç ay öncesine kadar yalnızca zaten politik olarak aktif ve angaje grupların sürüklediği gösterilere son zamanlarda bu kesimler dışında kalan insanların da katılımı dikkat çekiyor.
Buradaki önemli bir gelişme, Afganistan müdahalesi sırasında savaşa karşı yapılan eylemlere katılmada mütereddit , çekingen kalan kapitalist globalleşmeye karşı hareketin büyük bileşenleri de artık şimdi yoğun biçimde bu barış hareketinin içinde yer almaya başlaması. Buna bazı büyük sendikalar, bir çok küçük boy politik parti, gençlik örgütleri ve çeşitli dini örgütler de dahil. United for Peace web sitesinde bileşenlerin ne kadar geniş ve renkli bir koalisyon oluşturduğu kolaylıkla görülebilir.
Gündelik hayatta savaşa karşı konuşmalara ya da sokaklarda savaşa karşı afişlere, bayraklara tanık olunuyor mu?
New York'da yaşayanların yüzde 35'i ABD dışında doğmuş, sonradan oraya gelmiş; yüzde 50'den fazlasının en azından bir ebeveyni ABD dışında doğmuş. Yani New York bir göçmenler diyarı. Ayrıca yoğun bir siyah ve Hispanik nüfus var. Bu kesimler ve beyazların içindeki muhalif kesimlerde gündelik hayatta savaşa karşı muhabbetler oluyor. Ama afiş asma, bayrak asma o kadar yaygın değil şimdilik.
Yer yer savaşa karşı rozetler ya da Cumartesi yapılacak eylemin duyuruları sokaklarda görülüyor. Ama United For Peace oldukça iyi bir organizasyonla afişleri, rozetleri, çok yaygın bir şekilde dağıtıyor, telefon ya da e-posta ile istendiğinde rozetler, afişler, çıkartmalar adreslere postalanıyor. Siz de onları mahallenizde sokaklara, duvarlara ya da bindiğiniz metro trenine yapıştırıyorsunuz.
Yedeklerin askere çağrıldığı tek ülke ABD şu anda. Buna yönelik bir tepki var mı?
Savaşa karşı mobilize olmuş kesimler dışında ciddi bir tepki yok, özellikle büyük medya Bush'un tamamen arkasında ve gerek ABD içindeki, gerekse ABD dışındaki savaşa karşı muhalefeti olabildiğince çarpıtarak ya da yok sayarak yansıtıyor. Bu Türkiye'den yazılan haberler için de geçerli... Örneğin yalnızca New York Times okuyorsanız, Türkiye ile ilgili haberlerden kolaylıkla hiçbir ciddi muhalefetin olmadığı, Türkiye toplumunun ABD'nin askeri müdahalesini desteklemeye teşne olduğu gibi bir sonuç çıkartılabilir... Bizim zaten ayrı bir kortej olarak katılmamızın arkasındaki en önemli faktörlerden biri de bu.
Gerek bu eylemde, gerekse de sürekli güncellemeye çalışacağımız web sitemizde Türkiye'deki insanların da bu savaşa ne kadar karşı olduklarını yansıtmaya çalışacağız. Ana sloganımız"Türkiye Halkları Savaşa Hayır Diyor". Web sitemizde, bu sloganı Türkiye'de konuşulan on dilde kullanıyoruz. Amerikan toplumunun kronik problemlerinden biri de kendi dışındakilerin ne düşündüğüne ve hissettiğine olan meraksızlık ve bunları hiç kaale almamak. Bunu kırmak, kırmaya çalışmak ve ABD'deki muhalefeti bu bilgilerle de beslemeye çalışmak önemli.
Biz bir anlamda Türkiye'nin ABD'deki gayrı resmi yüzü olmayı hedefliyoruz. Resmi/hamasi Türkiye dışında da geniş bir Türkiye var. Türkiye hükümeti ve ordusu kendi halkının iradesini hiçe sayarak bu savaşta ABD'nin dümen suyuna girebilir ama Türkiye toplumunun ezici çoğunluğu bu savaşa karşıdır. Şimdi mesele, bu ezici çoğunluğu oturduğu yerden karşı olmaktan çıkartarak seçilmiş temsilcilerine, atanmış rütbelilerine ve tüm dünyaya gayet aktif ve sonuç alıcı bir şekilde, diğer dünya halklarıyla birlikte savaşa karşı mobilize etmektir.
ABD'de savaşı açıktan destekleyen kesimler, hareketler var mı?
Silah ve petrol sektörü ve onların politikadaki uzantıları, yani şu anki ABD yönetimi, genel olarak sağ kesim, İsrail ile uyum içindeki, İsrail'i neredeyse kayıtsız şartsız destekleyenler tamamen savaşın arkasında. Genel olarak Cumhuriyetçi Parti'nin ve Demokrat Parti içindeki geniş bir kesimin savaşın arkasında olduğunu söyleyebiliriz. Sokaklarda, "savaşa girelim"gibi bir hareket gözükmüyor, medyada ise bu her gün bol miktarda mevcut.
Medyada dikkat çeken şey, girip girmemek gibi bir tartışmadansa, zaten savaş nasılsa olacak, esas olarak savaş sonrasında ne olacak, ne kadar kalınacak, "demokrasi" nasıl yerleştirilecek, bunlar konuşuluyor. Bir de tabii Batı ittifakında görülen çatlak yeni bir gelişme, Fransa ve Almanya'ya çok kızılıyor.
ABD'de bu savaş konusunda özellikle Amerikalı olmayanların oto sansür uygulaması gibi bir durum var mı?
Bundan söz edilebilir, resmi ve egemen politikayı ve örneğin, öteden beri İsrail'i eleştirmek, Filistin'i desteklemek kolay kolay herkesin yapabildiği bir şey değil. İnsanlar, özellikle Amerikalı olmayanlar sözlerine, hareketlerine dikkat etmek zorunda hissediyorlar kendilerini. Örneğin benim çalıştığım ruh sağlığı alanında, New York'ta bu alanda çalışan insanların çoğunluğu Musevi olduğu için, çeşitli ilerici/demokrat çevrelerde bile bu alan içinde bu konuya eleştirel bir şekilde yaklaşmak anti-semitik damgası yemek için yeterli görülebiliyor. Özellikle liberal kesimde çifte standart diz boyu.
Sizin de üyesi olduğunuz Barış Girişimi'nde ne tür insanlar var ve neden savaşa karşısınız?
Peace Initiative/Turkey grubunda, girişime ilk önayak olanlar genellikle bu konuya en duyarlı, çoğunluğu solcu/sosyalist ya da demokrat insanlar. Biz tabii ki bu barış girimini olabildiğince geniş tutmak istiyoruz. Bizim bu savaşa karşı çıkışımız Türkiye'deki bazı kesimlerde görülebildiği gibi ekonomik kaygılardan ya da milliyetçi duyarlılıklardan değil tamamen etik nedenlerle ve ABD'nin kendini dünyanın efendisi olarak görme ve 11 Eylül'den sonra sarsılan kudretini yeniden tesis etme niyetlerine net bir şekilde karşı çıkılması gerektiğini düşünmemizden.
Sonuç olarak dünya halklarının da Türkiye halklarının da "çıkarları" bu savaşa karşı çıkılmasını gerektiriyor. Böylesi bir yaklaşım Türkiye'de sıkça dillendirilen dar anlamda "milli güvenlik" kaygılarının dışında ve ötesinde.
New York'ta ve civarında yaşayan bütün Türkiyelileri "People of Turkey Say No to War" pankartı altında Peace Initiative/Turkey kortejiyle yüz binlerle buluşmaya ve savaşa karşı New York sokaklarını inletmeye çağırıyoruz. Web sitemizden buluşma yeri ve saatiyle ilgili bilgiler alınabilir. (NM)