The New York Times gazetesi Suriye'deki savaş nedeniyle Türkiye'ye göç etmek zorunda kalan Suriyeli mültecilerin mevsimlik tarım işlerinde yasal çalışma saatlerinden fazla çalıştırıldığını ve bunun karşılığında standart altı para kazandıkları yazdı.
Öyle ki, tarlalarda çalışmak zorunda bırakılan mültecilerin hakları ve paraları gasp dahi edilebiliyor. Gazete Türkiye'de kapana kısılmış Suriyeli mültecilerin emeğini tüketen ve onları sömürücü bir sektörün parçası haline getiren Türkiye fındık hasadına ışık tutuyor.
Yasal korumaya sahip değiller
David Segal imzalı haberde, dünyadaki fındık üretiminin yaklaşık yüzde 70'inin Türkiye tarafından yapıldığı ve bu fındıkların Nestlé, Godiva ve özellikle de hasadın üçte birini satın alan Nutella üreticisi Ferrero gibi büyük gıda şirketlerine satıldığı aktarılıyor:
"Ancak fındıklar öğütülmeden, birer çikolata ürününe dönüşmeden önce, birçoğu yasal korumaya sahip olmayan ve korkunç çalışma koşullarına maruz kalan Suriyeli mültecilerden oluşan bir işgücünün ellerinden geçiyor."
New York Times'ın işçilerle yaptığı görüşmelerde işçiler haftada yedi gün, 12 saatlik vardiyalarda fındık topladıklarını ve ağır çalışma koşullarında çalıştıklarını söylüyor.
Bir işçi çalışma zorluğunu "Aşırı dik tarlalarda 110 kiloluk çuvalları yola kadar götürmek zorundayız" cümlesiyle özetliyor ve ekliyor "Tarlalarda asla düz bir şekilde duramazsın."
Türkiye'de yasal prosedüre uyan çiftçi yok
Gazetenin Türkiye'de saha çalışmaları yapan Adil Çalışma Derneği araştırma direktörü Richa Mittal'le yaptığı röportaj da ise Mittal şu ifadeleri kullanıyor.
"Altı yıl boyunca, Türkiye'de yasal çalışma standartlarının yerine getirildiği tek bir fındık çiftliği/üreticisi bulamadık."
Gazete ayrıca zor ve tehlikeli çalışma koşullarının aşırı düşük ücret ve yasal düzenleme eksiklikleriyle birleştiğini yorumunu yapıyor.
57 yaşındaki bir mültecinin hikayesini yazdı
Gazete, Suriye'deki savaştan kaçarak Türkiye'ye gelen 57 yaşındaki Shakar Rudani ve ailesinin hikayesine de sayfalarında yer vermiş.
"2011'den bu yana Türkiye'ye gelen yaklaşık 3,4 milyon diğer Suriyeli mülteci gibi, Bay Rudani ve ailesi de Türkiye'ye geldi.
"Fındık mahsulüyle ilk karşılaşması, 2017 yazında, kısa ömürlü bir fiyaskoydu. O ve oğulları kiralanmış bir arabayla ülkenin kuzeyine, Karadeniz'e 24 saat süren 800 kilometrelik bir yolculuk yaptılar.
"Rudani, çalışacakları yere geldiğinde işin ne kadar tehlikeli olduğunu kavramıştı, paranın buna değmeyeceğine karar verdi. Ertesi gün o ve oğulları evlerine geri döndü."
Rudani o gün evine niye döndüğünü şöyle anlatıyor: "Dağlara inanamadım. Düşersem asla seni bulamazlar gibiydi."
Gazete ertesi yıl Rudani'ni para için daha çaresiz olduğunu ve çalışmak zorunda kaldığını yazdı. Ama bu sefer de iş bittiğinde anlaşılan paradan daha azını vermişler.
Rudani'in en büyük oğlu Muhammed Rudani yaşanan olayı gazeteye şöyle anlatıyor:
"Babama, bu yıl çiftçilerin işçilere günde 80 ila 100 Türk Lirası arasında bir para ödeyeceği söylendi. Ama babam çalışmak için gittiğinde çiftçilere işçi bulan aracıların insanları aldattığını fark etti. Onlardan biri babama 'Size günde 50 lira vereceğiz' demiş."
Aracılar işçilere eksik para veriyor
New York Times'ın konuştuğu aracı İbrahim Ergün ise iddiaları kabul edici açıklamalar yapıyor gazeteye:
"Evet gerçek. Çoğu aracı işçi getirdiği için para çiftçilerden alıyor ve işçilerine haklarını tam olarak hak vermiyor."
Gazete ücretlerin çok düşük olması nedeniyle birçok ebeveynin, çocuklarını çalışmaya göndermek istemediğini ama göndermekten başka çaresi olmadıklarını da yazmış.
Adana'daki portakal bahçelerinde günde 10 saat portakal topladığını anlatan Nawwaf İbrahim ise Times'a şunları söylüyor:
"Çalışacak kadar aile üyesine sahip olmayan insanlar, yolun kenarındaki plastik çadırlarda yaşamaya zorlanıyor. Hayal edebilir misiniz?"
İbrahim, üç çocuğu onunla birlikte çalıştığı için başlarını sokabilecekleri bir eve paralarının yettiğini söylüyor ama şu eklemeyi de yapıyor: Çürüyen bir ev.
Haberin sonunda ise gazete; uluslararası bu şirketlerin, talebi karşılayabilmesi ve daha çok para kazanabilmesi için, sömürücü sistemi destekleyen Türkiye'nin fındıklarını alması gerektiği yorumunda bulunuyor. (HA)