Nevin Yıldırım Isparta’nın Yalvaç ilçesi Korukaya köyünde yaşayan genç bir kadındı.
Tüm Türkiye onu, tecavüzcü Nurettin Gider’i öldürdükten sonra, bir çuvala koyduğu başını köy kahvesindeki erkeklerin önüne fırlatıp, “İşte namusuma uzananın kellesi, benim arkamdan konuşmayın!” demesiyle tanıdı.
Bu olayın yaşandığı 28 Ağustos 2012’de Nevin Yıldırım 26 yaşındaydı, tecavüz sonucu 24 haftalık hamileydi.
“Karnımda her kıpırdanışında tecavüzü ve tecavüz edeni yeniden hatırlatıyor. Ölsem de doğurmam” dediği bebeği doğurmak zorunda bırakıldı. Bebek koruyucu aileye verildi.
Nevin Yıldırım’ın “tasarlayarak canavarca hisle kastan insan öldürme” suçlamasıyla yargılanmasına 4 Ekim 2013’de başlandı. Karar duruşmasının görüldüğü 25 Mart 2015’te, davayı takip etmek için İstanbul, Antalya ve Adana’dan Yalvaç Adliyesi’ne giden feministler polisler tarafından darp edildi, merdivenlerden aşağı sürüklendi.
Ve beklenen karar çıktı. Nevin Yıldırım müebbet hapis cezasına çarptırıldı. İyi hal indirimi ya da haksız tahrik indirimi uygulanmadı.
Yarın, 14 Eylül saat 10.00’da Yargıtay’da Nevin Yıldırım’ın temyiz duruşması görülecek. Feminist avukatlar Ankara’da olacak.
Yıldırım’ın avukatlarından Meriç Eyüboğlu “Sanık kadın da olsa, bu bir erkek şiddeti davası. Yasemin Çakal’da, Çilem Doğan’da da olduğu gibi. Bu kadınları ortaklaştıran nokta da bu: Çaresiz kaldıkları için, bu ikiyüzlü toplumun, devletin herhangi bir mekanizması Nevin gibi kadınların derdine derman olmadığı için, başka çözüm bulamadığı için öldürmek zorunda kalmışlar” diyor ve ekliyor:
“Biz ölümü savunmuyoruz. ‘Nevin’in baltasıyız’ demiyoruz, ‘Kadınlar hayatlarına sahip çıkıyor’ diyoruz. Ama bu kadınlar için başka çare olmadığını anlıyoruz. Nevin’in sesini duyuyoruz. Bu nedenle Nevin’in sesi olmak önemli.”
Kadın Avukatlara Çağrı: Nevin Yıldırım'ın Duyuramadığı Ses Olalım
“Herkes dedikodusunu yaptı, kimse yardım etmedi”
Avukat Eyüboğlu söze “Nevin Yıldırım’la ilgili söylenebilecek ilk cümle, İstanbul’da ya da büyük şehirlerden birinde yaşamadığı için ne kadar şanssız olduğu olabilir” diye başlıyor:
“Yalvaç küçük bir ilçe. Hikayesi malum, tüm köy halkının bildiği, izlediği bir tecavüze maruz kalıyor. Sistematik tecavüz uzun sürüyor. Tecavüzcü ekonomik durumu iyi bir adam, köydekilere iş buluyor. İnsanlar, ailesi yardım etmek yerine sadece dedikodusunu yapıyorlar. Nevin de son çare olarak tecavüz eden adamı öldürmek zorunda kalıyor.”
"Ağır Ceza'da üç kadın hakim vardı, hepsi önyargılıydı"
Eyüboğlu, davanın seyrinin daha ilk günden belli olduğunu anlatıyor:
“Dava başlamadan, dosyaya bakmak üzere Yalvaç Adliyesi’ne gittiğimizde, özel kalemde karşılaştığımız ‘Haa o mu, o kafa kesen kadın’ tavrı tüm yargının tavrını belirledi.
“Ağır Ceza heyetinde üç kadın hakim vardı. Üç kadın da daha ifadesini vermeden Nevin’e önyargılı davranıyordu. Mahkeme başkanı çok yargılayıcı sorular sordu. Nevin o sırada hamileydi ve henüz doğum yapmamıştı. Mahkeme başkanı Nevin’e ‘Doğum yaptıktan sonra evlatlık verecekmişsin, bir anne olarak için titremeyecek mi’ gibi sorular sormuştu. O sırada sadece izleyici olduğumuz için hukuki müdahalede bulunamadık ama bunu hiç unutmadık.
“Kalemdeki ilk günkü o hava karar olarak karşımıza çıktı. Nevin hiçbir indirim uygulanmadan müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
“Öyle bir yargı sistemi var ki, Nevin’e ‘aslında ne oldu, neden bu noktaya gelindi’ diye sorulmadı.
“Bir bütün olarak hayat kadınların üstüne üstüne geliyor. Toplumsal yaşam kurallarıyla, mahalle baskısıyla, yargı mekanizmasıyla geliyor. Sonrasında tüm hayatı boyunca cezaevinde olmasını sağlayacak kararlar verilebiliyor, gencecik 30 yaşında hakimler tarafından.”
“Aslolan hayat. Ölümden sonra gelecek adaletin anlamı yok”
Avukat Eyüboğlu, kadınların şiddete farklı yöntemlerle direndiğini, Nevin Yıldırım’ın ölmemek için öldürmek zorunda kaldığını söylerken, bu davanın aslında bir erkek şiddeti davası olduğunu belirtiyor:
“Kadınlar hayatlarına kimi zaman Hasret Çamoğlu (Hasret Kara olarak biliniyor) gibi inatla o şiddete direnerek ve yaşamaya devam ederek sahip çıkıyor. Kimi durumlarda Nevin Yıldırım, Yasemin Çakal gibi öldürerek, yani şiddetten yardım isteyerek sahip çıkıyorlar. Kimi durumlarda da otobüste tekme atılan Melis Sağlam örneğinde olduğu gibi şikayetçi olarak, yargılamayı takip ederek… Bizim açımızdan önemli olan hayatlarımıza sahip çıkmak ve bunu da güçlü bir kadın dayanışmasıyla yürütmek. Aslolan hayat. Ölümden sonra gelecek adaletin anlamı yok.
“Keşke Çilem Doğan’ın da, Yasemin Çakal’ın da, Nevin Yıldırım’ın da hayatlarının seyri böyle akmasaydı. Keşke onlar bu kadar mutsuz hayatlar yaşamak, şiddetle içiçe bir ömür geçirmek zorunda olmasalardı ve cezaevine de hiç girmeselerdi. Normal hayatlarını sürdürerek, bu erkek şiddetine hiç maruz kalmasalardı.
“Bu saydığım örneklerde sanık kadın da olsa, bu bir erkek şiddeti davası. Yarın da Yargıtay’da erkek şiddetini ve kadınların toplumsal ve devlet mekanizması karşısındaki yalnızlığını tartışacağız. İyi hal indirimi bile yapılmayan bir dosyayla karşı karşıyayız. Bu indirimlerin yapılması bile olumlu olacak, yarın bunları konuşacağız.” (ÇT)
* Nevin Yıldırım davasının kronolojisi için tıklayın.