Haberin İngilizcesi için tıklayın
Kadıköy Yoğurtçu Parkı'ndaki yürüyüş yolunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait hafriyat kamyonunun çarpması sonucu hayatını kaybeden Şule İdil Dere'nin davasının yedinci duruşması görüldü.
Kartal’daki İstanbul Anadolu Adliyesi, 57. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Dere’nin avukatlarının dosyada karar verilmesine ilişkin talebini reddeden mahkeme, yeni bilirkişi raporu düzenlenmesinin istenmesine karar verdi. Bu nedenle duruşmayı 10 Nisan 2019’a bıraktı.
Dava kapsamında bugüne kadar beş kez bilirkişi raporu hazırlandı. Raporların tamamında Şule İdil Dere değil İBB kusurlu bulundu. Açıklanan son raporda ise kamyon şoförü Mümin Kılıç’ın da aralarında bulunduğu 5 sanığın asli, bir sanığın tali kusurlu; Dere ile sanık Teyfur Bingöl’ün kusursuz olduğu belirtildi.
TIKLAYIN - Şule İdil Dere'nin Ailesi: 4. Bilirkişi Raporu da Kaza Değil Cinayet Dedi
İBB’nin yanıtı: Görev yazısı yok
Duruşmada bir önceki celsede sanıkların suç tarihinde hangi görevde olduklarının bildirilmesi istemiyle İBB’ye yazılan müzekkereye yanıt geldiği görüldü.
Yazıda yer verilen ihale teknik şartnamesindeki maddeye göre, meydana gelebilecek her türlü kaza ve zarardan yüklenici firmanın sorumlu tutulduğu kaydedildi. Ayrıca yargılanan İBB sanıklarına ilişkin görev yazısı olmadığı belirtildi:
“Kurbağalıdere’de yapılan çalışma ıslah çalışması değil, temizlik çalışmasıdır ve bu kapsamda sanıklar Kamil Celal Yıldırım ve Ergun Ata’nın saha sorumlusu, sanık Saffet Altındağ’ın ise koordinatör olarak görevlendirildiğine ilişkin resmi bir görevlendirme yazısı bulunmamaktadır.”
Nesrin Aslan: Bilirkişi benim
Dere’nin avukatları ve ailesi İBB’nin yazısında aleyhte olan hususları kabul etmediklerini söyledi.
Dere’nin annesi Nesrin Aslan, “İBB demek kızımı kaybetmem demek. Belediye ‘biz İdil’i öldürdük, cinayet işledik diye yazsın’. Bilirkişi benim, bilirkişi kamuoyu. Bana sorsunlar, kabul etmiyorum” diye konuştu.
Avukat Özveri: Asıl sorumlu İBB
Avukat Murat Özveri de yazıdaki aleyhte hususları kabul etmediğini belirterek bir takım iddialarını da doğruladığını söyledi:
“Yazı cevabındaki idareye ait araçlara E sınıfı ehliyete sahip şoför temini sağlandığı belirtilmektedir. Bu durum aradaki ilişkinin esasında üst işveren alt işveren şeklinde “işçi temini niteliğindeki ilişki” ve devamında da muvazalı bir süreç olduğunu göstermektedir. Sorumluluk asıl işi yapan İBB’ye aittir, görüntüdeki İSTAŞ A.Ş.’nin de sorumluluğu devam etmektedir.”
Savunmasının devamında konuya ilişkin Yargıtay kararları da sunan Özveri, alınan bilirkişi raporlarının karar verilmesi için yeterli olduğunu ifade etti.
Dere’nin diğer avukatları da yeni bir bilirkişi raporu talep edilmeden dosyada karar verilmesi gerektiğini savundu.
Sanık Yıldırım: Talimat böyle gelmiş
Ardından söz alan sanıklardan Saffet Altındağ savcı müzekkeresi ile soruşturmaya dahil edildiğini savunarak “Kusurum yoktur” dedi.
Sanık Kamil Celal Yıldırım ise “En zayıf halka olduğumuz için biz buradayız. Biz idari aşamada İBB müfettişine ifade vermeye gittiğimizde elimizdeki belgeleri teslim etmek istedik. O ise bize yukarıdan talimatın bu şekilde geldiğini, kendimizi mahkemede aklamamız gerektiğini söyledi” diye konuştu.
Sanık Ergun Ata ise beraatini talep ederek “Çalışma yapmadığım sahada ve vardiya tarihindeki olay nedeniyle yargılanıyorum” dedi.
Sanık avukatları: Yeni bilirkişi raporu alınsın
Son olarak söz alan sanık avukatları da İBB’nin yazısındaki aleyhte hususları kabul etmediklerini ve bilirkişi raporlarına itiraz ettiklerini belirterek yeni bilirkişi raporu alınmasını talep ettiler.
Mahkeme: Bilirkişi raporları tutarsız
Ara kararını açıklayan hakim Rasim Uhrağ aşamalarda alınan bilirkişi raporlarında çelişkiler olduğuna hükmederek yeni bilirkişi raporu istenmesine karar verdi:
“10 Ocak 2017’deki bilirkişi raporunda sanıklar Kamil ve Ergun isimlerinin geçmediği, kovuşturma aşamasında alınan bilirkişi heyetinin ara karara uygun bulunmadığı, bu nedenle alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmakla yeni bilirkişi raporu düzenlenmesinin istenilmesine...”
Karara göre, yeni atanacak dört kişilik bilirkişi heyeti, “İSTAÇ A.Ş. ile İBB arasındaki hukuki ilişkinin ne olduğu, çalışma sahasındaki iş güvenliğine ilişkin gerekli yetki ve sorumluluğun kimde olduğu, gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığı ve sanıkların taksirli ölüme neden olma suçu bakımından kusurlu olup olmadığı” hususlarında rapor düzenleyecek.
Ne olmuştu?12 Mayıs 2016: İdil'in canına mal olan Kurbağalıdere çalışması İBB-İSTAÇ imzasıyla gerçekleşti. 23 Mayıs 2016: Çalışmayı yürüten ve işveren vekili olan bilirkişi raporunda “müteselsilen sorumlu-asli kusurlu” bulunan İBB Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı, 11 gün sonra İBB Teftiş Kurulu Başkanlığı’na terfi ettirildi. Şubat 2017: Birbirini tamamlayan ve 11 İBB çalışanını “müştereken ve müteselsilen” kusurlu ve sorumlu bulan 3 bilirkişi raporu çıktı. Savcılık devlet memuru olan 11 İBB yetkilisinin soruşturulması için Valiliğe başvurdu. 12 Mayıs 2017: İstanbul Valiliği, süresini ve yetkisini aşarak, hukuku çiğneyerek, İdil’in ölümünden 11 gün sonra İBB Teftiş Kurulu Başkanlığı’na terfi ettirilen ve asli kusurlu bulunan İdil’in canını alan çalışmanın daire başkanının atadığı müfettiş raporuna dayanarak asli kusurlu/kusurlu bulunanların sorumlu olmadıklarına karar vererek 11 İBB yetkilisinden 8’inin soruşturulmasına izin vermedi. Valilik bu kararını İdil’in ölüm yıldönümünde imzaladı. Haziran 2017: İstanbul Valiliği’nin yargılama hükmü kurarak hukuka aykırı yöntemlerle aldığı “soruşturulamazlar” kararına karşı Şule İdil Dere’nin ailesi İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nde itiraz davası açtı. Temmuz 2017: Bölge İdare Mahkemesi, soruşturmada savcılıkça asli kusurlu bulunan ve hakkında soruşturma izni istenen İBB Teftiş Kurulu Başkanı’nın atadığı müfettişçe kendini soruşturan raporunu kabul ederek İstanbul Valiliği’nin verdiği “soruşturulamazlar” kararını aynen kabul etti. Müteselsilen-Müştereken sorumlu ve kusurlu bulunan asıl işveren İBB'den 8 üst düzey yetkili böylece yargılanamadı. Ağustos 2017: İstanbul Bölge İdare Mahkemesi kararının yarattığı hak kaybı, Şule İdil Dere’nin yaşam hakkının alınması ve sorumluların korunması gerekçesiyle bireysel başvuru hakkı kullanılarak Anayasa Mahkemesi’ne başvuruldu. Ekim 2017: İstanbul Anadolu 57. Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen savcılık iddianamesinde İBB'den yalnızca 1 şef ve 2 şantiye sorumlusu, İSTAÇ A.Ş.'den yalnızca 1 müdür, 1 şef ve bir İSG uzmanı yargılama kapsamına alındı. İddianameDere’nin ölümünden 17 ay sonra kabul edilen iddianamede İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) asıl işveren; İSTAÇ A.Ş. yüklenici firma olarak sorumlu kabul edildi. Tutuksuz yargılanan sanıklar şoför Mümin Kılıç, İBB Çevre Koruma Kontrol Daire Başkanlığı Deniz Hizmetleri Müdürlüğü Kıyı Temizleme Şefi Saffet Altındağ, İBB Saha Sorumlusu Ergun Ata, İBB Saha Sorumlusu Harita Mühendisi Kamil Celal Yıldırım, İSTAÇ A.Ş. Deniz Hizmetleri Müdürlüğü'nde Yönetici İbrahim Ruhi Kelleci, İSTAÇ A.Ş. İş Sağlığı ve Güvenliği Şefi Zafer Karasaçlı ve İSTAÇ A.Ş. Asya Yakası Kıyı Temizlik Şefi Teyfur Bingöl’ün 2-6 yıl arası hapsi isteniyor. |
(TP)