Haberin İngilizcesi için tıklayın
bianet/IPS İletişim Vakfı’nın da paydaşlarından biri olduğu “Direnç/Resilience” projesi kapsamında yeni bir rapor yayımlandı. Rapor Türkiye’de nefret söylemi ve dezenformasyon konusunda yasal düzenlemelerin çerçevesini özetlerken, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) gibi “Eşitlik” kurumlarının uygulamalarına dikkat çekiyor ve yasal düzenlemelerin yeterliliğine dair bir fikir veriyor. Rapor, düzenlemelere ilişkin politika önerileri de sunuyor.
Direnç (Resilience) projesi
“DİRENÇ: Batı Balkanlar ve Türkiye’de nefret propagandası ve bilgi kirliliğinin önlenmesi, medya özgürlüğünün yeniden tesisi için sivil toplum hareketi” isimli üç yıllık proje Güney Doğu Avrupa Medyanın Profesyonelleşmesi Ağı (SEENPM) ve Orta ve Güney Doğu Avrupa’daki medya geliştirme örgütleri Arnavutluk Medya Enstitüsü (Tiran), Mediacentar Vakfı (Sarajevo), Kosovo 2.0 (Priştine), Karadağ Medya Enstitüsü (Podgorica), Makedonya Medya Enstitüsü (Üsküp), Novi Sad Gazetecilik Okulu (Novi Sad), Barış Enstitüsü (Ljubljana) ve IPS İletişim Vakfı/ bianet’in (İstanbul) ortaklığında uygulamaya konuluyor.
Resilience projesi kapsamında 2020'de, nefret söylemini konu alan iki rapor yayınladık. İlk raporda “Türkiye’de Nefret ve Propaganda Medyası: İlişkiler, Modeller ve Kalıplar”ı özetlerken, ikinci raporda “Türkiye’de Çevrimiçi Medya Ortamında Nefret ve Dezenformasyon Anlatıları”nı örneklemiş, Türkiye’de nefret söylemini medya açısından değerlendirirken kimi politika önerilerine dikkat çekmiştik. “Nefret Söylemi ve Dezenformasyona Karşı Ulusal Düzenleyici ve Öz Düzenleyici Çerçeveye İlişkin Bilgi Notu - Türkiye” başlığıyla proje kapsamında İngilizce yayımlanan son rapor ise Türkiye’de nefret suçu ya da nefret söylemine “ilişkin” kimi yasal düzenlemelere değinirken (Türk Ceza Kanunu/TCK 122, TCK 125 ve TCK 216), kapsamlı yasal düzenleme olmadığı için nefret söyleminin ne kadar dar biçimde tanımlandığına ve ortaya çıkan yasal boşluklara da işaret etmiş oluyor.
Raporda aynı zamanda TİHEK gibi kurumların uygulamalarını, nefret suçlarına ilişkin kimi yasaların (TCK 216 gibi) özellikle hangi gruplara (gazeteciler, LGBTİ+lar gibi) karşı uygulandığını örneklendiriyoruz.
Yasal düzenlemeler
“Nefret Söylemi ve Dezenformasyona Karşı Ulusal Düzenleyici ve Öz Düzenleyici Çerçeveye İlişkin Bilgi Notu - Türkiye” isimli raporda, İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) Eylül 2020’de yayımlan “Türkiye’de Nefret Suçları ve Son Dönemde Yaşanan Irkçı Saldırılar Özel Raporu”nu, 6 Ekim 2020 tarihli AB Komisyonu raporunu ve Doç. Dr. Ulaş Karan tarafından yayıma hazırlanan ve Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanan “Ayrımcılık Yasağı Ülke Raporu (Türkiye-2020)” gibi güncel raporları temel aldık.
Raporda, Türkiye’de nefret söylemiyle ilişkilendirilen yasalara referanslar verirken, yasaların nasıl uygulandığını çeşitli vakalarla (LGBTİ+lar, Kürtler, Aleviler) örneklendirdik.
Medya ve düzenleyici kurumlar başlığında 6112 sayılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) yasasının uygulama alanları da örneklendirdik. 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”da çevrimiçi medyada yayılan nefret söylemine dair bir düzenlemenin olmadığını da not düştüğümüz raporda, nefret söylemi kapsamındaki yaptırımların keyfi olduğunu ve dezavantajlı grupların hakları söz konusu olduğunda TCK 216 uyarınca suçun cezasız kaldığını gösteren örneklere de değindik.
RTÜK’ün anti demokratik uygulamalarını ve eleştirel medyaya verdiği cezaları örneklendirirken, TİHEK gibi kurumlarını LGBTİ+lara karşı ayrımcı tutumlarını, Diril ailesi için yapılan başvurunun kabul edilmemesini örneklerle aktardık.
Yargı organlarının nefret söylemi ve nefret suçuna yaklaşımının genellikle azınlık gruplarının korunmasından yana olmadığını, azınlık kimliklerinin korunmasından yana olan açıklamaları sınırlayarak ifade özgürlüğünü kısıtladığını da not düştük.
Dezenformasyon
Türkiye’de dezenformasyona dair bir düzenleme olmamasından bahsedilirken Irkçılığa ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu (ECRI) 2016 raporu gibi referansları da kullandık. Raporda ayrıca Sulh Ceza Hakimliklerinin 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un özellikle 8. ve 9. maddelerini kullanarak içerik kaldırılması kararı verebildiğine, ancak çevrimiçi medyada nefret söylemiyle mücadeleye dair tanımlamanın yapıldığı bir düzenlemenin olmadığına da değinildi.
Raporda, Ağustos 2021 itibariyle iktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) sosyal medyada “yalan haberlerin” yayılmasını suç sayan yeni bir yasa tasarısı ve yalan haber üreten ve yayanları denetleyecek bir mekanizmanın kurulmasına dair çalışmalar yaptığı, Mart 2021’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İnsan Hakları Eylem Planı”nında neefret söylemiyle mücadeleyi de kapsayan çalışmalardan söz ettiği, ancak henüz uygulamaya konulmadığı ve Şubat 2021’de yine hükümetin haberlere yönelik bir “doğrulama platformu” kuracağı gibi “gelişmeler”i de not düştük. Bunların çevrimiçi özgür medyayı ve bilgiyi daha fazla kontrol etmek için tasarlanmış hamleler olabileceği Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) referansıyla raporumuza eklendi.
Mevcut mevzuatın nefret söyleminin tanımını doğrudan içermesi gerektiği ve nefret söyleminin kapsamını mümkün olduğunca kişi ve konu bazında genişletmesi gibi politika önerilerini bir kez daha yineledik ve ayrımcılık karşıtı düzenlemelerin en dezavantajlı grupların haklarını korumaya ve ayrımcılık konusundaki hiyerarşinin ortadan kaldırılmasına odaklanması gerektiğini vurguladık.
Proje hakkında buradan bilgi edinebilirsiniz.
İlk rapor için tıklayınız.
İkinci rapor için tıklayınız.
RESILIENCE (DİRENÇ) Projesi
National Regulatory and Self-Regulatory Framework against Hate Speech and Disinformation Factsheet Turkey (October 2021) / Nefret Söylemi ve Dezenformasyona Karşı Ulusal Düzenleyici ve Öz Düzenleyici Çerçeveye İlişkin Bilgi Notu - Türkiye (Ekim 2021)
Yazar: Sinem Aydınlı
Editör: Brankica Petković
Yayıncı: bianet, İstanbul, SEENPM, Tiran ve Barış Enstitüsü, Ljubljana
(SA/NÖ)