Nefret Suçları yasa tasarısını bianet'e değerlendiren Sosyal Değişim Derneği Genel Sekreteri Levent Şensever tasarıda, en önemli unsurlardan olan mağdur tanımının yapılmadığını, etnik ve ulusal kimliklerle LGBT'lerin tasarı dışında kaldığını söylüyor.
Şensever Nefret Suçları Yasa Kampanyası Platformu olarak hazırladıkları tasarıya dair değişiklikleri hemen hemen içerdiğini ancak bazı sıkıntılar barındırdığını söylüyor:
"Yasa sadece nefret suçlarını içermeli"
"Yasada mağdur tanımlanmıyor. Bizim daha önce yaptığımız çalışmalar şunu gösteriyor ki Türkiye'de en çok nefret suçunun mağduru olan kesim etnik ve ulusal kimlikler. Bu durum diğer ülkeler için de geçerli ancak yasada buna dair tanımlama yok.
"En önemli sıkıntılardan biri de 'Bir kişiye veya gruba karşı dili, ırkı, milleti, rengi, dini, felsefi inancı, engelliği ve mezhebi nedeniyle işlenen suçlar' şeklinde tanımlanan nefret suçu ve ön yargı suçlarında cinsel yönelimin yer almaması. Medyaya sık sık yansıyan trans cinayetleri ve LGBT bireyler tasarıda yer almıyor.
"Cinsiyet' ise bunu kapsamak için yeterli değil, burada sorun yargıçların yorumuna bırakılıyor. Ne yazık ki Türkiye'de mahkemelerin bir trans cinayetini 'cinsiyet' kapsamında nefret suçuna dahil edeceğini zannetmiyorum. Hükümetin muhafazakar bir iktidar olduğunu bildiğimiz için de yasanın LGBT bireyleri kapsamamasının bir tesadüf olduğunu düşünmüyorum.
"İktidar, taslak hakkındaki açıklamalarında çok fazla islamofobi vurgusu yapıyor. Olası yasada islamofobi'ye aşırı vurgu ve diğer mezhep ile dinlerin göz ardı edilmesi sıkıntılı olacaktır."
Şensever'in bir diğer dikkat çektiği nokta ise "Nefret Suçu" ile "Nefret Söylemi"nin aynı yasa kapsamında değerlendirilmesi. Nefret söyleminin de yasa kapsamına alınmasının ileride ifade özgürlüğü ihlallerine sebebiyet vereceğini vurgulayan Şensever yasanın sadece "nefret suçlarını" kapsaması gerektiğini söylüyor.
"Yasa yeterli değil, eğitim verilmeli"
Şensever ayrıca nefret suçuna karşı mücadelenin sadece yasamayla bitmeyeceğini bir süreç olarak devam etmesi gerektiğini ifade ediyor:
"Misal, bir Ermeni mezarlığı tahrip edildiğinde suç mahalinine giden polislerin bu durumun bir nefret suçu mu araştırması gerekir. Buna dair delillerin Savcı'nın iddianamesine nefret suçu olarak alması gerekir. Yani sadece yasamayla değil yargı aşamasındaki tüm kademelerde eğitim gerektiren bir süreç bu. Sadece yasama yeterli olmayacaktır."
Bugün açıklanan tasarıda Türk Ceza Kanunu'nda sekiz maddede yapılması öngörülen değişikliklerle nefret suçlarında ceza artırımı yönünde düzenlemeler yer alıyor. Hakaret suçuna hapis cezasının kaldırılmasının öngörüldüğü taslakta yaşam tarzına müdahale ise hapis ile cezalandırılıyor. (EA)